Önemli olan iç güzelliği mi?

Güzellik merkezlerine duyulan ilginin güzel olma arzusuyla sınırlı kalmadığı bir süreçten geçmekteyiz. Bu süreçte neredeyse emin olduğumuz bazı düşüncelerimizin doğrulandığı bir aşamaya da nihayet adım attık. Sosyal medya influencerları, güzellik merkezleri ve kara para aklama üçgeninde olup bitenleri açıklayan pek çok haberin dışında neden güzel merkezlerinin tercih edildiğine ilişkin yazılmış yazıların üzerine ekleyecek yeni bir şeyim, niyetim ve hatta hevesim yok. Fakat insanın daha güzel ve çekici görünebilmek için hem kendini hem de başkalarını kandırma arzusunun adeta cisimleşmiş bir hali olan güzellik merkezlerinin kara para aklama konusunda bu kadar popülerleşmiş olmasını da çok manidar buluyorum.

İnsanların kendilerini daha güzel ve çekici gösterme isteği binlerce yıldır devam ediyor. Evrim sürecinde üreme başarısını en iyi hale getirmek için her daim güzel ve çekici olanın tercih edilmesi bize atalarımızdan kalan bir mirastır. Ancak yüzyıllar içinde değişen güzellik algılarının insanlar üzerindeki olumsuz etkisi hiç bugünkü kadar vahim hale gelmemiştir ve bu durumu sadece bu miras ile açıklamak oldukça yetersiz kalır.

Farklı dönemlerin ve kültürlerin güzellik algıları farklı olsa da yapılan tüm çalışmalar bu farklı kültürlerden gelen insanların bir grup yüz arasında güzel olanı belirlerken birbirine çok benzer seçimler yapması,güzellik algımızı oluşturan kriterlerin herkeste aynı olduğu fikrini doğuruyor. Yüz oranları, simetri, yaş ve sağlık durumu gibi pek çok parametreye bağlı olan bu seçimler konusundaki bu şaşırtıcı hemfikirlik bugüne geldiğimizde mevcut krizi daha da derinleştiriyor.

Güzellik bir yandan da estetiğin ve sanatın konusu. Yüzyıllar boyunca sanat güzelliğin bir ifadesi olarak ele alındı. Rönesansın üstatlarından Leonardo da Vinci'nin insan bedenine ilişkin Altın Oran çalışması sanat tarihinin kilometre taşlarından biri olarak kabul edilir. Felsefi olarak da sanat, güzelliğimen saf haliyle iyi olanın, hoşa gidenin güzel kabul edildiği temeller üzerine inşa edildi. Peki sanat eserlerini seyrederken de insan güzelliğine verdiğimiz tepkiyi mi veriyoruz?

Çin'in en saygın üniversitelerinden olan Tsinghua Üniversitesinde yapılan bir araştırma bu soruyu olumsuz yanıtlıyor. Güzel bir yüze veya sanat esrine baktığımızda beynimizin farklı bölgelerinde değişimler gözlemleniyor. Öyleyse beynimizde 2 farklı güzellik merkezi olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Sanat eserlerinden zevk almayı sonradan öğreniyoruz. İnsana yönelik güzellik algımız ile sanat eserlerine bakarken duyduğumuz zevk beynimizde farklı süreçlerden de geçirilerek değerlendiriliyor. Güzel bir yüze baktığımızda beynimizin birincil ödül mekanizması çalışıyor. Bu mekanizma açken bir yemeğe baktığımızda çalışan ödül mekanizmasının aynısı.

İnsanın birey olarak kendini inşa ve ifade etme isteğinin çok yoğun yaşandığı günümüzde kendimizi bir ödül olarak sunmamız oldukça yıpratıcı olsa da şaşırtıcı değil. Bu ödül için hem maddi hem duygusal kaynaklarımızı tüketmekten hiç çekinmiyoruz. Üstelik yeteri kadar gelirinizin veya zamanınızın olmaması bahanelerini de bir yere kadar kullanabiliyoruz.

Makroekonomide Ruj Etkisi diye bilen bir olgu var. Kozmetik devlerinden olan Leonard Lauder (Estee Lauder markasının patronu) tarafından ortaya konan bu teoriye göre ekonomik daralmaların, krizlerin olduğu ortamlarda lüks ürünlere olan talep azalsa bile nispeten daha ucuz bir lüks olan kozmetiğe olan talep azalmıyor. Herkes meşrebince basit bir rujdan pahalı bir parfüme kadar geniş bir skalada alışveriş yapmaya devam ediyor. Güzellik merkezlerinde sunulan hizmetlere ilişkin talep de arz da katlanarak büyüyor.

Hayatın asıl anlamına ilişkin farkındalıklarımızı her ne kadar arttırmaya çalışsak da güzel ve çekici olma isteği yolundaki mücadelemiz kolayca çözülecek gibi durmuyor. Dünyada açlıktan ölen bunca insan varken genç ve güzel kalma için harcanan milyar dolarları saymıyorum bile.Biz en azından kara para aklama, vergi kaçırma gibi suçların tespit edilip gerekli şekilde cezalandırılması için mücadelemize devam edelim. Nihayetinde önemli olan iç güzelliği diyerek kendimizi avutmak da oldukça ucuz bir çözüm.