Rauf Denktaş, Fazıl Küçük ile birlikte Türkiye dışında yeni bir Türk Devletinin kurulmasına önderlik etti. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kurulması aşamasında bilinen-bilinmeyen, anlatılan-anlatamayan birçok olay vardır. Bunlar önümüzdeki yıllarda tarihçiler tarafından araştırılacak ve açıklanacaktır.
Bu kuruluş esnasında çok sayıda şehit, yaralı ve gazimiz var. Çekilen çileler var, yaşanan üzüntüler, dökülen gözyaşları, gencecik ölümler, parçalanan vücutlar var. Örneğin, bilinmeyen yönleriyle Türk Mukavemet Teşkilatının(TMT) kuruluşunun siyasi ayağı nedir? Kıbrıs Türküne destek olmak için neler yapılmıştır? Serdarlı ve Erdemli isimleri neden şirin iki beldeye verilmiştir? Serdarlı Sancağı, niçin en çok şehit veren Sancaktır? Bunlar hepsi araştırılacak ve açıklanacaktır…
Türkiye olarak, Kıbrıs Davasında ki en önemli hareket noktamız, 1959 Londra ve Zürih Antlaşmalarıdır. Bu tarihten itibaren, Uluslararası platform'da yasal bir zemine oturtulan Kıbrıs Davasında elimiz güçlenmiş ve seçimle gelmiş tüm Türk Hükümetleri Kıbrıs Türkünü ve Liderlerini desteklemişlerdir.
Bu destek AKP'nin iktidara gelişi ile kesilmiş ve AKP yönetimi, Denktaş ve Eroğlu yönetimini adeta düşman olarak görmeye başlamıştır. Denktaş ve Eroğlu ekibini yönetimden uzaklaştırmak, içerde ve dışarıda itibarsızlaştırmak için üretilmeyen yalan kalmadı. Denktaş'a, 'Kıbrıs'ta çözümü engelleyen adam' , 'Takoz' , 'Huysuz İhtiyar' gibi yakıştırmalar yapıştırıldı. Bu propagandaya Kıbrıs Müftüsü bile alet edildi… Mehmet Ali Talat ve ekibi desteklendi. Ne olduğu bugün dahi anlaşılmayan 'kazan-kazan', 'Yes be annem' gibi saçma sapan politikalarla, Kıbrıs Türkü'nün kafası karıştırıldı.
Başbakan Erdoğan'ın, Mehmet Ali Talat ile yaptığı konuşmanın dökümünü iki gün önce yazmıştım. 'O artık bitti' , 'Dünyada itibarı kalmadı' , 'Çözümü engelleyen adam' , 'Takoz' denen adamın cenazesinin önünde üç kişiyi yan yana görünce, acaba vicdan muhasebesi yaptılar mı, diye düşündüm !..
17 Ocak Salı günü, Kıbrıs Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş'ın Cenaze Törenine katılan Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Erdoğan, Eski Kıbrıs Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat; Denktaş'ın naşı önünde, başları eğik olarak duruyorlardı…
Cenaze namazını kıldıran İmam, herkesten 'helallik' istediğinde bu üç kişinin yüksek sesle, 'Helal Olsun' diye bağırdıkları televizyonlardan duyuluyordu.
Çoğunuz gibi benim de içimden geçen şu idi; 'Siz Denktaş'a hakkınızı olan helal ettiniz ama, acaba o sizlere olan hakkını helal etti mi ?..'
Buradan çıkarılacak ders şu olmalıdır;
Ülkelerin her gelen iktidara göre değişmeyen davaları vardır. Bunlara 'Milli Dava' denir. Bu davalar ülkelerin geleceğini, gelecek nesillerin hayatlarını doğrudan ilgilendiren davalardır. Kıbrıs Davası da böyle bir 'Milli Dava'dır. Kıbrıs'ta izlenecek politika 'Devlet Politikası' olmalıdır. Eğer AKP'nin savunduğu 'ver kurtul' politikası hayata geçseydi Kıbrıs, kendi elimizle Rumlara armağan edilmiş olacaktı.
Kıbrıs; Türkiye'nin Akdeniz'in doğusuna ve batısına çıkış kapısıdır. Kıbrıs kaybedilirse, Türkiye nefes alamaz. Kıbrıs'ın üstü ve altındaki doğal zenginlikler tüm dünyanın dikkatini bu bölgeye çekiyor. Ayrıca stratejik ve askeri açıdan Kıbrıs, doğal bir uçak gemisi gibi tüm Akdeniz'e ve Ortadoğu geçiş yollarına hakim bir yer.
İngilizlerin Rum tarafında bir üslerinin olması, yine Amerika'nın bu bölgede ki en büyük dinleme tesislerinin Kıbrıs'ta olması, adanın önemini anlatmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti bu coğrafyada yaşadığı müddetçe, bugün yaşadığımız PKK Terörü-Kıbrıs gibi sorunlarla devamlı olarak karşılaşacaktır. Tarih boyunca bu topraklarla, yani vatanımızla ilgili hesap yapanlar hep olmuştur, yarın da olacaktır. Önemli olan bizlerin ve bizi yöneten hükümetlerin sağlam durmalarıdır.
Bakın, Rumların Terör Örgütü EOKA'yı ancak Kıbrıs'a Türk Askeri çıktığında yani 1974 yılında bitirebilmiştik. Hemen arkasından Ermeni Terör Örgütü Asala kuruldu. Onlarca Diplomatımızı ve Dışişleri çalışanımızı katlettiler. Asala'yı 1983 yılında bitirebildik. Onu bitirdik 1984'te militanlarının üçte biri Ermeni, üçte biri Suriyeli olan PKK Terör Örgütünü başımıza bela ettiler. Hala bu terör örgütü ile uğraşıyoruz. Bu sapıkların da hakkından geleceğiz, ama bitmeyecek, yenileri çıkacaktır.
Bu topraklar iki gerçek çok iyi bilinirse rahat yönetilir; Tarih ve İnsan…
Hem insanınızı çok iyi tanıyacaksınız, hem de tarihi çok iyi bileceksiniz.
Tarihinizi bilmezseniz, özellikle Cumhuriyet Tarihine düşmansanız, çağlara ve imparatorluklara sığmamış ve özgürlüğü sindirmiş Türk Milletini, ortaçağ karanlığındaki bir cemaatin dar kalıplarına sokmaya çalışırsanız bu toprakları yönetemezsiniz.
Nuh Peygamber, dünya da yaşamı yeniden yeşertmek görevini Tanrı'dan alınca, gemisini niçin Amerika'ya-Rusya'ya-Çin'e değil de bizim topraklarımıza getirdi… Herkes bunu bir defa olsun düşünmeli, değil mi?..
Koca Denktaş, tarihini ve insanını çok iyi bilen liderlerimizden biriydi… Yaşarken her türlü zorluğa karşı dik durdu, insanına güvendi, çok güçlü idi…
Ölümü tüm Kıbrıs'ı birleştirdi, ölüsü bile çok güçlüydü… Mekanı cennet olsun…