EGEDESONSÖZ – 12 Temmuz'da İzmir'de yağan yağmurda elektrik kaçağı nedeniyle akıma kapılan Özge Ceren Deniz ile onu kurtarmaya çalışan İnanç Öktemay'ın hayatlarını kaybetmesine neden olan olayın yankıları devam ediyor.

Hastanede ortalık birbirine girdi: Husumetlisini bıçakladı Hastanede ortalık birbirine girdi: Husumetlisini bıçakladı

TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası İzmir Şube Yönetim Kurulu Üyesi Muhammet Demir, SONSÖZ TV'de bu olayla ilgili çok önemli açıklamalarda bulundu. Gazeteci yazar Muhittin Akbel'in sorularını yanıtlayan Demir, 'Biz Ocak ayında, hiç kimse hayatını kaybetmeden, gereken çalışmaları yapın, diye uyarmıştık. Bugün Alsancak'ın pek çok yerinde açıkta enerji taşıyan kablolar var. Bunların bir an önce koruma altına alınması lazım' dedi.

KABLONUN 80 CM DERİNLİKTE OLMADIĞI DOĞRUDUR
Geçtiğimiz Kasım ayında İzmir'de meydana gelen taşkın olayından sonra 2024 Ocak'ta Oda olarak yayımladıkları bildiride, Alsancak'ta açıktaki kablolar nedeniyle ciddi bir tehlike olduğuna işaret ettiklerini anlatan Muhammet Demir, şunları söyledi:

'Özge Ceren Deniz ve İnanç Öktemay kardeşlerimize Allahtan rahmet, acılı ailelerine sabır diliyorum. Keşke böyle bir acı yaşanmasıydı. Geçtiğimiz yıl Kasım ayında Alsancak'ta meydana gelen su taşkınından ders çıkarılması gerektiğini, gereken önlemlerin alınması için vakit kaybedilmemesini ifade etmiştik. Açıklamamızın son cümlesi, 'Hiç kimse hayatını kaybetmeden…' diye de vurgu yapmıştık. Maalesef iki canımızı yitirdik. Umarım bundan sonra başka canlar yitmesin diye bu uyarımız, bu notumuz yerine getirilir. Geçtiğimiz Cuma günü yaşanan olayla ilgili olarak savcılık, Elektrik Mühendisleri Odası'ndan bilirkişi talebinde bulundu. Bilirkişi heyeti oluşturuldu, olay yerine gidildi, incelemeler yapıldı. Gördüğümüz ilk hata, kablonun, olması gerekenden çok daha yukarıda olduğuydu. Standartlara göre kablonun 80 santimetre derinlikte olması gerekir. Fakat kablonun olay yerinde, yüzeyin 25-30 santimetre altında olduğu tespit edildi. Ayrıca izolasyon borusu gibi koruyucuların olmadığı görüldü. Kablonun tahrip olduğu da tespitlerimiz arasında. Gediz Elektrik'in bir açıklaması olmuş; İZSU bizden sonra, bizden habersiz bir çalışma yapmış, o çalışmada kabloya zarar vermiş, şeklinde. Burada cevap bekleyen sorular var. İZSU, orada çalışma yaparken Gediz'e haber verdi mi? Onların bilgisi dahilinde mi o çalışmayı yaptı, bu çok önemli. Normalde bu çalışma yapılırken mutlaka iletişim halinde olmak gerekir. Çünkü orada elektrik hattı olabilir, doğalgaz hattı olabilir ve ilgili kurumlardan gözlemci talep edip onların nezaretinde o işlemlerin yapılması gerekir. İZSU gözlemci talep etti mi? Eğer böyle bir şey yapılmadıysa, İZSU'nun da hatası var, demektir. Kablo, gerçekten yüzeye çok yakın noktada mıydı? Normal standarda uygun şekilde 80 santimetre derinlikte miydi? İZSU orada çalışırken mi kablonun yeri değişti? Bu soruların cevapları ortaya çıktığında gerçeğe ulaşılacaktır. Fakat 80 santimetre derinliğinde kablonun olduğu kabul edilse bile İZSU'nun onu yüzeye yakın bir yere taşıması çok zor. Soruşturmanın sonunda kimin hatası olduğu ortaya çıkacaktır.'

BÖYLE BİR İŞİ YAPARKEN PROSEDÜRE UYMAK ZORUNDASINIZ
Orada en çok kimin iş yaptığı konusundaki belirsizliğe dikkat çeken Demir, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Kendimden örnek vermek istiyorum. Ben bir Elektrik Mühendisi olarak bir vatandaşın evine, işyerine, panodan enerji nakil işi yaparken AYKOME'den izin alıyorum. Bu, prosedürün ilk adımıdır. Daha sonra AYKOME bir dosya veriyor ve İZSU'nun hem temiz su hem pis su biriminden, elektrik dağıtım şirketinden, İzmirgaz'dan, Telekom'dan bilgi istiyorum, burada hattınız var mı, diye soruyorum. Hattınız varsa, bir gözlemci gönderin, diyorum. Çalışmanın yapılacağı gün, gözlemcilerin gözü önünde gereken çalışmaları yapıyoruz. Bir kurum da böyle bir çalışma içine girdiyse, aynı prosedüre uymak zorundadır. İZSU bu prosedürü uygulamadıysa, hata yapmış demektir. Bu kurallara uymak gerekiyor.'

KASIM'DAKİ SELDE YERALTI HATLARI KULLANILAMAZ HALE GELDİ
Tüm kurumlarla işbirliği içinde olmaya çalıştıklarını belirten Muhammet Demir, 'Çalışmalarda Oda'dan görüş alıyorlar mı?' sorusuna şu yanıtı verdi:

'Biz sonuçta elektrik dağıtım şirketiyle, büyükşehir ve ilçe belediyeleriyle, elektrikle ilgili bir sıkıntıları olduğunda irtibata geçiyoruz. Geçen dönem trafonun yeraltına alınmasıyla ilgili bir sıkıntı olmuştu. Hem elektrik dağıtım şirketiyle hem belediyeyle bunları görüştük. Olması gereken nedir, standardı nedir, anlattık. Elbette işbirliği yapıyoruz. Kasım ayındaki su taşkınından sonra, elektrik şebekesinin yüzeyden geçirilmesi, koruyucu önlemlerin alınmamış olması gibi hatalar tespit edildi. Çok büyük bir acı yaşadık. Alsancak'ta açıkta olan kablolu yerler hala var. Bunların bir an önce düzenlenmesi, koruyucu malzemelerle koruma altına alınması gerekir. Alsancak'ta çok riskli yerler var. Kasım ayındaki selden sonra yeraltı hatları kullanılmaz hale geldiği için geçici olarak kabloları yerüstünden götürmek zorunda kaldılar. Onların projeye, yönetmeliğe uygun şekilde kapatılması gerekir. Yoksa bir ihmalde başka üzücü olaylarla karşılaşılabilir. Sadece Alsancak değil, riskli bölge. Kemeraltı başta olmak üzere çeşitli semtlerde hatlar kontrol edilmeli, varsa bir yıpranma veya sorun, hemen çözülmelidir. Tehlike arz eden yerlerin güvenli hale getirilmesi için vakit kaybedilmemeli. Biz Oda olarak her türlü desteği vermeye hazırız.'

ELEKTRİK İŞİ KAMU ELİYLE YAPILMALI, ÇÜNKÜ…
Elektrik dağıtım işinin kesinlikle devlet eliyle yapılması gerektiğinin altını çizen Muhammet Demir, denetlemeyle ilgili görüşlerini de dile getirdi:

'Elektrik hizmeti, bir kamu hizmetidir. Dolayısıyla kamu tarafından bu hizmetin verilmesi gerekiyor. Bu iş devletin elindeyken hem mühendis, hem teknisyen olsun, uzman personel yeterince donanımlıydılar ve sayısal olarak da yeterliydi. Özelleştirmeden sonra uzman mühendisler, teknisyenler, başka kamu kurumlarına geçmek zorunda kaldı. 10 kişinin yaptığı işi iki kişi yapar hale geldi. Hal böyle olunca da işin hatalı olma ihtimali güçleniyor. Çalışan sayısı minimum seviyeye düşürüldü. Elektriğe yüzde 40 zam yapıldı. Elektrik şirketlerine yüzde 37'si gidiyor, elektrik dağıtım bedeli olarak. Bunu vatandaş olarak bizler ödüyoruz. Yaşanan olaylara bakarak, şirketin ciddi yatırım yapması gerektiğini görüyoruz. Bunu da kamu adına yapması gerekiyor. Çünkü bugün o yatırımı yapıyor, yarın sözleşmesi bittiğinde kamuya devrediyor. Dolayısıyla bu hizmeti, bir kamu hizmeti olarak görüp yapması gerekiyor. Bu arada insanlar enerji yoksulluğu yaşıyor. Televizyonun ışığında oturuyor, lambayı yakmıyor, yüksek fatura gelmesin diye. Eskiden elektrik faturası, oturulan evin kirasının yanında çok küçük kalıyordu. Şimdi neredeyse bir kira kadar olmasa da yarısı kadar faturalar geliyor. Burada esas sorun, elektriğin özelleştirilmesidir. Bu hizmet kamu eliyle verilmiş olsaydı, insanlar o kadar yüksek faturalar ödemek zorunda kalmayacaktı. Gediz gibi şirketler yeterince denetleniyor mu? Denetlenseydi, böyle üzücü bir olay yaşanmaz, iki yurttaşımızı kaybetmezdik. Denetleme ve kontrol anlamında yetersizlik olduğu kesin. Bu kurumlar, mali açıdan, yapılan işler açısından denetliyorlar. Sonuçta o şirketler, yaptıkları her yatırımın karşılığını devletten alıyorlar. Dolayısıyla elektrik şirketlerinin çok daha ciddi bir şekilde denetlenmesi gerekiyor. Bu noktada TEDAŞ ve EPDK'ya çok büyük görev düşüyor' yanıtını verdi.

YURT GENELİNDE PEK ÇOK HATTIN BAKIMA İHTİYACI VAR
Kurumlar arasında iletişim kopukluğu olduğunu öne süren Muhammet Demir, yurt genelinde pek çok yerde elektrik tesisatını, hatlarını yenilemek gerektiğini söyledi:

'Diyarbakır – Mardin arasında çıkan yangında 15 insanımız hayatını kaybetti. Buradaki yangının, hatların bakımının yapılmamasından kaynaklandığı bir gerçektir. Gerekli tadilatların yapılmadığı tespit edildi. Aynı şekilde Isparta benzer olaylar yaşandı. Özel şirketler maalesef yapmaları gereken bakımları ihmal ediyor, hatları onarmıyorlar, en büyük sıkıntı da buradan geliyor... Eskiyen hatların yenilenmesi, güvenli hale getirilmesi şarttır.'

KALICI YAZ SAATİ UYGULAMASINDA TASARRUF GÖRMÜYORUZ

Muhammet Demir, kalıcı yaz saati uygulamasıyla ilgili olarak şu görüşlere yer verdi:

'Kalıcı yaz saati uygulamasında bu ısrar nedendir, biz de çözemiyoruz. 2016'den beri bu uygulamanın karşısında olduğumuzu herkes biliyor. Bu uygulama vasıtasıyla bir tasarruf sağlandığını görmedik. Gerçekten bir tasarruf sağlandıysa, devletin bunu rakamlarla ortaya koyması gerekiyor. Mesela ben karanlıkta okula gittiğimi hatırlamıyorum. Fakat bugün çocuklar, karanlıkta okula gidiyor, karanlıkta eve dönüyor. Çalışanlar keza öyle. Uyuması gereken zaman diliminde yollara düşüyorlar. Kalıcı yaz saati uygulaması yanlıştır. Bununla ilgili sık sık itirazlarda bulunuyoruz. Bu yanlıştan, önümüzdeki kışa girerken dönülmesini istiyoruz.'

HER YANGINDA ELEKTRİK KONTAĞI SUÇLU GÖSTERİLİYOR
Elektrik kontağından çıktığı iddia edilen yangınlarla ilgili değerlendirmelerde bulunan Muhammet Demir, vatandaşlara uyarılarda bulundu:

'Eski yapıların tesisatları ömrünü yitirmiş olabilir. Eskiden çekilmiş kablolar, trafolar, sigortalar işlev görmüyor olabilir. Onların yenilenmesi gerekebilir. Pek çok yangında suçlu olarak hep elektrik kontağı gösteriliyor. Sigortası uygunsuz bir şekilde değiştirildiyse, amperi yükseltilmişse, tesisata müdahale edilmişse, ekstra yanlış bir şey yapılmışsa, ancak elektrik kontağından yangın çıkabilir. Böyle hatalar yapılmadıysa, standartlara uyulmuşsa, elektrik kontağından yangın falan çıkmaz.'