Öcalan kartı işe yaramadı mı?

Gündem gerçekten baş döndürücü. Nasıl yetişmeli, hangi sıklıkta yazı yazmalı, insan düşünmeden edemiyor. Akşam yatarken tasarladığınız yazı konusu sabah uyandığınızda gündem olarak eskiyebiliyor. Burası böyle bir ülke. Hep gündem hareketliydi ama son zamanlarda bu inanılmaz bir boyuta ulaştı.

Bazen düşünüyorum, İngiltere'de, Hollanda'da, Danimarka veya İsveç'te kaç köşe yazarı vardır diye. Hiçbir fikrim yok ama bizdekinin yüzde beşini bulmaz herhalde. Zavallılar haftada kaç yazı yazabilirler ki…

Aziz Nesin'in 'Bu ülkede her üç kişiden dördü şairdir' türünden bir sözü vardı sanırım. Ben bunu köşe yazarlığına uyarlıyorum ve kendimi de üç kişiden dördüncü konuma koyuyorum tabii ki. Aslında köşe yazarı değil de, yorumlarını dostları ile paylaşmaya çalışan biri olarak teselli buluyorum yazılarımla.

PKK lideri ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile İmralı'da yatan Öcalan için, önce Erdoğan'a meydanlarda idam urganı atan, DEM'i kapatmayan Anayasa Mahkemesi'ni kapatmayı öneren MHP Genel Başkanı, bir anda Öcalan'ı DEM Meclis Grubunda konuşmaya davet ediyor.

Tamam, içi dinamikler, dış dinamikler, Suriye ve Irak'ta, ABD destekli Kürt devleri veya Erdoğan'a tekrar iktidar şansı verecek bir anayasa arayışı için, Kürt seçmene el uzatma ama iki hafta içinde önce İmamoğlu öncülüğünde oluşan Kent Uzlaşısı modeli ile seçime giren Esenyurt Belediyesi'ne siyasi bir darbe ile karşılaştık. Belediye Başkanı hiç de ikna edici olmayan iddialar ile görevden alındığı gibi anında yerine kayyum atandı. Oysa ki bu iddialar, Öcalan'a yapılan çağrıdan çok öncesine ait bazı davranış ve beyanları içermektedir.

Ardından Mardin, Batman ve Halfeti gibi DEM'in çok sembolik bazı belediye yönetimlerine de el konunca, işin anlamı biraz daha değişiyor. O zaman bu sadece İmamoğlu'nun giderek artan rakip olma potansiyeline yönelik olmakla sınırlı bir hamle gibi gözükmüyor.

İmamoğlu'nun yıpratma ve oyun dışında bırakma hamlesinin yanı sıra, Cumhur İttifakı'nın pazarlıkta olduğu Öcalan ve PKK cephesinden gerekli yanıtı alamadığı izlenimini veriyor. Dolayısıyla ilk hamlenin doğrudan İmamoğlu ve Kent Uzlaşısına olmasına rağmen, ardından gelen görevden alma ve kayyumlar ise Öcalan ve DEM'e yönelik gözükmektedir.

Öcalan, Kürt siyaseti içindeki güç odakları içinde en tepede yer almasına rağmen, her dediğini kabul ettiremeyecek bir konumda. Nitekim medyaya ulaşan haberler, Öcalan söylese de Kandil'in silah bırakmaya ikna olmadığını göstermektedir.

Kırk yıllık silahlı mücadele sürecinde, bölgedeki konjonktür gereği, en avantajlı konuma ulaşmış olan PKK'nın bu pazarlığa yanaşmadığı anlaşılıyor. Nitekim Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, 'Pazarlıklardan istediklerini alamadılar' anlamına gelen bir yorumda bulunuyor.

O zaman, Esenyurt Belediyesi'ne yönelik darbe, İmamoğlu ve Kent uzlaşısına yönelik olmakla birlikte, Mardin, Batman ve Halfeti hamleleri ise Kandile mesaj gibi duruyor. Aynı anda birçok düğmeye basmış gibi bir panik havasındaki Cumhur İttifakı'nın bundan sonraki hamlesini tahmin etmek zor. Ama İttifakın işi de giderek zora giriyor.

Yumuşama ve normalleşmeden bir anda rota nereye döndü? Nereden, nereye