O gün bugündür!

Son yerel seçimden sonra...

'Memleketin durumu nedir?' demeye bile gerek kalmadı!

Aşağıdaki tablo...

AK Parti iktidarında geçen '22 yıl'da...

'Nereden nereye geldiğimizin acıklı halidir!'

Vatandaşın...

Gece başını yastığa koyduğunda...

Tatlı bir uykuyu haram eden...

Sadece altı tane 'anlamlı örnek' bile yeter de artar...

İşte...

Son 22 yılda...

Başka bir ifadeyle...

Hayatımızın son '8 bin küsur' gününde...

Paramızın nasıl 'pul' olduğunu...

Sofranın 'bereketi'nin nasıl kaçtığını...

Fırsatçıların ve...

'Zenginlik yarışı'na girenlerin nasıl 'daha zengin' olduğunu...

Gelecek nesillere 'ibretlik miras' olsun diye...

'22 yıl önce 22 yıl sonra'ya projektör tutan aşağıdaki tabloyu...

Bi'kez daha hatırlatmakta yarar var...

Dolar; 1.61 liraydı; şimdi 33 lira...

Benzin; 1.62 liraydı; şimdi 43 liranın üstünde...

Kırmızı et; kilosu 9 liraydı; şimdi 600 lira...

Ekmek; 18 kuruştu; şimdi 10 lira...

Asgari ücret; 163 liraydı; bugün 17 bin lira...

Emekli maaşı; 216 liraydı; şimdi 10 bin lira...

(Yani; 2002'de emekli maaşı, asgari ücretin 1.5 katıydı...)

***

Ve şu sırada biz, milletçe...

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile CHP'nin Lideri Özgür Özel'in...

Nerede? ve Ne zaman?

Buluşacaklarını?

Buluşup da masaya oturduklarında...

Neler konuşacaklarını merak ediyoruz...

Ya da...

Merak etmemiz arzu ediliyor(!)

Sahi...

'Yerel Seçim Depremi' ile sarsılan 22 yıllık AK Parti iktidarı...

Sen ne söylersen, O'nu 'hay hay...' deyip yapar mı?

***

Kimbilir; belki de...

Yerel seçim sonuçları nedeniyle canı çok sıkkın Beştepe...

CHP'den bi'şi isteyebilir(!)

'Olmaz, olmaz!' demeyin...

Çünkü...

CHP'nin önceki Genel Başkanı Kılıçdaroğlu...

Yıllar önce...

Bugünlerin Cumhurbaşkanı'nı işaret ederek şöyle dedi:

'Erdoğan'a başbakanlık yolunu biz (CHP) açmıştık...'

Cumhurbaşkanı, kesin bir dille o iddiayı tarihe gömdü:

'Alakası yok; doğru değil...'

Oysa...

Bundan beş yıl önceki...

İstanbul yerel seçimi için...

'Hiçbir şey olmasa bile mutlaka bir şey oldu!' diyerek...

Seçimi tekrarlatanların kulaklarını çınlatmak gerek...

Taaa, o zamanlarda da bi'şiler olmuş(!)...

Erdağan'ın 'başbakan olmasının' yolu kesilmek(!) istenmişti...

Birkaç satırla...

21 yıl öncesine gidelim...

Bugünün Cumhurbaşkanı Erdoğan...

6 Aralık 1997'de Siirt'te bir şiir okudu:

'Minareler süngümüz, kubbeler miğfer... / Camiler kışlamız, mü'minler asker... / Bu ilahi ordu dinimi bekler... / Allahu Ekber, Allahu Ekber...'

10 ay hapisle cezası aldı...

2001 yılında Erdoğan AK Parti'yi kurdu...

O parti...

2002 seçimlerinde %34 oyla iktidara geldi...

Gelgelelim...

AK Parti lideri Erdoğan, 'o malum şiir yüzünden' siyasi yasaklıydı...

Seçimlere giremedi...

Doğal olarak milletvekili seçilemedi...

58. Hükümet...

Abdullah Gül'ün başbakanlığında kuruldu...

O hükümet...

Erdoğan'ın siyasi yasağının kaldırılması için...

TBMM'ye yasa teklifi sunuldu...

O yasa...

O günlerin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından...

Önce veto edildi...

Sonra kabul edildi...

En nihayetinde...

CHP'nin 'tek vücut duruşu' ile...

Erdoğan'ın milletvekili seçilmesinin önündeki hukuki engel kalktı...

Arkası çorap söküğü gibi geldi...

Su gibi akan yıllar...

Erdoğan'ı...

Önce başbakan ardından Cumhurbaşkanı yaptı...

***

Ancaaak...

Daha sonraki tarihlerde...

Recep Tayyip Erdoğan'ı işaret eden Deniz Baykal'ın...

İzmir Narlıdere'de (2008)...

İçini döktüğü şu sözler hiç unutulmadı:

'Biz, herkesin hukukunu savunuruz... Senin de gün oldu hukukunu biz savunduk... Sen milletvekili bile olamıyordun, başbakan olamıyordun... Senin başbakan olma hakkını, hukukunu bendeniz CHP Genel Başkanı Deniz Baykal savundu...'

***

Kuşkusuz...

O günün Recep Tayyip Erdoğan'ı...

Bugünün Recep Tayyip Erdoğan'ı değil...

Yaşamı sürdürmek...

Giderek zorlaşıyor...

Daha beteri...

O büyük zorluk çocukların alın yazısı olacak diye ürküyoruz!

Çünkü...

'Yeterli Beslenememe Felaketi' ise...

Uzakta değil; hatta kapıda!

Mesela...

'Malnütrisyon' diye bi'hastalık var...

Büyüme ve gelişme için gerekli olan bir besinin...

Vücut dengesini bozacak şekilde...

Yetersiz alınmasıyla ortaya çıkıyor...

Yavrum, büyüyemiyor!

Mesela...

Allah korusun 'Raşitizm' var...

D Vitamini alamayan çocukların kemikleri 'kürdan' gibi oluyor!

Mesela...

Demir eksikliği anemisi...

Tam karşılığa 'kansızlık'...

Mesela...

Çocuklarda diş çürümesi artacak...

Çünkü gerekli gıda ile beslenemeyecekler...

Örnekler çok...

Şimdi farkında değiliz...

Ama...

Farkına vardığımızda kafamızı duvarlara vuracağız!

***

Ankara kulislerine bakılırsa...

CHP Lideri Özgür Özel ile...

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın buluşmasında...

Masada şunlar olacak:

* Emekli maaşları... * Belediyelere ait borçlar... * Atanamayan öğretmenler... * Can Atalay'ın durumu... * Gezi Parkı davası... * 1 Mayıs'ta Taksim'in kutlamalara kapatılması... * Anayasa değişikliği... * Dış politika başlıkları...

***

Oysa...

Hayat pahalılığı her maddenin önünde...

'Bir nesil sağlıksız doğup sağlıksız büyüyecekse...'

Yukarıdaki maddeler konuşulsa n'olur; konuşulmasa n'olur?

Biz önce bugünün evlatlarını kurtaralım...

Hastalanmadan büyümeleri...

En büyük dileğimiz...

O çocuklar peyniri, köfteyi hiç görmeden, tatmadan...

Nasıl serpilip, boy atacaklar?

***

Bitiriyoruz...

Sayın Cumhurbaşkanı da...

Millet'in...

Hastalıklı ve kahırlı yaşamasını istemez...

CHP liderine düşen görev...

Yeni doğan neslin 'firesiz' büyümeleri için...

Sayın Cumhurbaşkanına...

Gönül baskısı yapmalı...

Tabii ki...

Diğer maddeler de önemli ama...

Eğer vurduydum olmazsak...

Beslenemedikeri için...

Hastalıklı büyüyen çocukların ana-babaları...

'Ah edecek...'

İktidara da...

Muhalefete de...

O zaman...

Geçmişte... (Dolu dolu 21 yıl önce...)

Tayyip Erdoğan ile merhum Deniz Baykal arasında kendini hissettiren...

'Sıcak rüzgarları hatırlayarak'...

Beştepe de...

Gerçekleşmesi beklenen...

Tayyip Erdoğan ve Özgür Özel buluşmasının...

Aydınlık Türkiye'nin kapısının aralanması için vesile olmalı...

Ne de olsa...

Sayın Cumhurbaşkanının...

Yıllar öncesinden...

Bir 'Siyaset Borcu' var...

100 yaşındaki CHP'ye...

Nokta...

Hamiş: Bizim, Yavru Vatan Kıbrıs Lefkeli bir sahne yıldızımız var... Adı; Pembe Nihal Münsif ya da merhum Zeki Müren'in yakıştırdığı sanatçı adıyla 'Nil Burak'... Önceki gün, 75'ini bitirdi 76 yaşına 'merhaba' dedi... Tek şarkıyla şöhret oldu(!) 44 yıl önce 'Boşvere Boşvere' plağı satış rekorları kırdı... O plağın nakaratı adeta bir 'hayat dersi' olarak kabul edilir... Hatırlarsınız: 'Boşvere, boşvere ne hale geldik... / Her yüze güleni biz dost bildik... / Geçti yıllar bir su gibi... / Neredeydik nerelere geldik...' Demek ki; 'Hiç bir şey için boş vermeyeceğiz!'

Sonsöz: 'Sen uzattığın eli tutmayan ele mi dargınsın, yoksa onu tutamayacak birine uzattığın için kendine mi kızgınsın? / Hz. Mevlana...'