O belediye başkanını neden yaşatmadılar?

Takvimler o günü…

16 Mayıs 1995 olarak 'insanlık tarihi'ne kaydettiler…

Ne de güzel bir Kuşadası akşamüstüydü…

Ada'nın eski Reisi…

Elinde meyve torbası, yürüyerek evinin önüne geldi…

Komşusu otomobilini tam kapıya park etmişti…

Hiç sevmezdi böylesi düzensizlikleri…

İkinci katın penceresine doğru seslendi:

'Atıverin arabanın anahtarını da kenara çekivereyim…'

Kontak anahtarını havada yakalayamadı Reis…

Arkasındaki karaltı…

Dört el ateş etti tabancasıyla, tam da başına…

Tak… Tak… Tak… Tak…

Katilin ayakkabısının etrafında anında bir kan gölü oluşurken…

Pencereye doluşanlar…

Çığlık çığlığa bağırıyorlardı:

'Koşun, başkanı vurdular; koşuuuun…'

Karanlık gölge katil telaşla kaçarken…

Karşıdaki bakkal dükkanının ışıklarına da iki el mermi sıktı…

Sokak merdivenlerinden adeta uçarak iniyordu…

Belli ki…

Kimse O'nu takip etsin istemiyordu…

Komşuları…

Sokak kapısına indiğinde 'yürüyen Azrail' çoktan…

Sokak aralarından bir yılan gibi kıvrılarak gözden kaybolmayı başarmıştı…

Kuşadası'nın…

Ünlü 'Flamingo Yolu'nda kahpe kurşunlara kurban giden ise…

O Turizm Cenneti'ne…

Sekiz yıl belediye Başkanı olarak hizmet eden…

Lütfi Suyolcu'dan başkası değildi…

Aradan…

Koca bir 28 yıl geçti…

Çeyrek asırdan fazla yani…

Ada'nın yeni yetme bebişlerine bile öğretmişler…

'Alaca karanlık' bir suikaste kurban giden efsane belediye başkanı…

Lütfi Suyolcu'nun…

Şu seçim tekerlemesini:

'Ne sağcıyım ne solcu…

Suyolcuyum, suyolcu…'

Ne kadar, bizden… Ne kadar Egeli değil mi?

***

60'yı yılların ortalarıydı…

Ada'ya demir atmaya karar verdiğinde…

Ortadoğu Üniversitesi, İşletme Bölümü'nden mezun olmuştu…

Tarsus Amerikan Koleji'ini bitirdiği için…

İngilizce'yi ana dili gibi konuşuyordu…

Memleketi Aydın'dı ama…

Babacığı müfettiş olduğu için…

Denizli'nin Çal İlçesi'nde gözlerini dünyaya açmıştı…

Eğitimini tamamlar tamamlamaz…

Soluğu…

Dünya Cenneti Kuşadası'nda aldı…

Ada'nın en güzel kızına aşık oldu…

Dünya evine girdi…

Mutluluğu katmerlendi…

Sahi, hayat ne kadar güzeldi…

Hele Kuşadası…

O Cennet(!)…

Hayattan bile güzeldi…

***

Lütfi Suyolcu

1977 yerel seçimlerine CHP belediye başkan adayı olarak girdi…

31 yaşındaydı…

Ertesi sabah, 'o turizmci delikanlı' artık belediye başkanıydı…

Mutluluğu uzun sürmedi…

12 Eylül 1980'nin şafağını makamında göremedi…

Askerler darbe gerçekleştirmişti…

Yaptıkları, yapacakları artık birer 'hayal' olmuştu…

İhbarcıların dolduruşuyla…

Sözde 'Komünist Partisi Aydın Başkanı' olduğu iddiasıyla…

45 gün tutuklu kaldı…

1980 sonrasında…

Gidecek parti kalmamıştı Türkiye'de…

Bir süre…

Halkçı Parti ve SODEP'de siyaset yaptı…

1984 yerel seçimlerinde…

Kuşadası'nın reisi olmak için bağımsız adaylığa karar verdi…

SODEP adayı Engin Berberoğlu'na karşı…

Seçimi sadece '44 oy' ile kaybetti…

Takvimler 1989'u gösterirken…

Muradına erdi…

DYP adayı olarak girdiği seçimlerde…

Yüzde 38,67 oy toplayarak…

Yine… Yeni… Yeniden…

Kuşadası Belediye Başkanı seçildi…

***

Açık söylemek gerekirse…

Türkiye'nin düzeni de…

'Devlet – Mafya – Siyaset' iç içe geçmeye başlamış…

Faili meçhul cinayetlerin arkası alınamaz hale gelmişti…

Bitmedi…

Güzelim Ada'yı…

Türkiye'nin 'kumar merkezi' yapmayı isteyenler vardı…

Hatırlayın…

Susurluk'ta 'o meşhur' kaza geçirenler bile…

Kuşadası'nda yaptıkları toplantıdan sonra…

(3 Kasım 1996…)

Yola çıkmışlardı…

***

Lütfi Suyolcu…

İkinci kez belediye Başkanlığı sırasında…

Kimilerinin(!)

İsteklerini yerine getirmediği için…

Sık sık tehdit alıyor…

Hiçbirine kıymet vermiyordu…

O'na göre:

'Ölüm gelecekse o hiçbir yere kaçmıyordu; buradaydı!'

***

Bu yazının girişinde anlatmıştım…

Ada'nın eski Belediye Başkanı Lütfi Suyolcu…

16 Mayıs 1995'te…

Bir kiralık katilinin tabancasından çıkan kurşunlarla…

Evinin önünde hayattan koparıldı…

Sonrasını…

Bütün Adalılar biliyor…

Çünkü…

Suyolcu Başkan'ın evinin önünde canını alanları…

Kuşadası'ndaki…

Yeni yetme bebeler bile büyüklerden masal gibi öğrenerek büyüyorlar…

Diyeceksiniz ki…

Hak yerini buldu mu?

O günleri yaşayanların…

'Ne gezer?' dediğine tanığım…

***

Şu ayrıntıyı yazmazsam…

Allah'ı var…

Haksızlık olur…

Çünkü…

Babasının kızı, Çiğdem Suyolcu

10 yıl önce…

Nesiller geçse de unutulmasın diye…

Sinema eğitimi aldı…

Babasını ve anılarını 'unutulmazlar' haline getirdi…

Senaryoyu yazdı…

Kendisi de kamera karşısına geçti…

Filmin adı; 'Gitme Baba' olacaktı ve…

O titiz çalışma…

Başkan Suyolcu suikastinin gelişimini ve şifrelerini konu ediyordu…

Kendisi de kamera karşısına geçti…

Lütfi Başkan'ın öldürüldü sahne çekilirken…

Çiğdem, fenalık geçirdi…

Hastaneye kaldırdılar…

***

Bitiriyoruz…

Belli yaşın üstündeki Adalılar'a sorarsanız…

Size şunları söyleyeceklerdir:

'O günlerde karanlık güç odakları…

Teslim alamadıkları başkanın susturulması gerektiğini…

Düşünmeye başlamışlardı…

Lütfi Suyolcu'nun elindeki bilgi ve belgelerle…

Genel seçimlerde milletvekili aday adayı olması…

Çıkar çevrelerini daha da telaşlandıracaktı…'

Hiç de mantıksız değil!

Kuşadası'nın tarihe geçen Belediye Başkanı Lütfi Suyolcu…

Çocuklarına…

Çok okumalarını öğütlerken…

Hep şöyle dermiş:

'Sıradanlaşmayın, tabulara boyun eğmeyin, kendi seçtiğiniz hayatı yaşayın ve kimseye de hesap vermeyin…'

Hamiş 1: 28 yıl önce evinin önünde uğradığı silahlı saldırıda öldürülen Kuşadası eski Belediye Başkanı Mustafa Lütfi Suyolcu adına her yıl 'Kent ve Yaşama Onur Ödülleri' dağıtılıyor…

Hamiş 2: Demokrat ve çalışkan bir kişiliğe sahip olan Başkan'ın adı (Lütfi) ne anlama geliyor biliyor musunuz? 'İçi iyilik ve güzelliklerle dolu'…

Nokta…

Sonsöz: 'Kazananlar, hiç hata yapmayanlar değil; asla vazgeçmeyenlerdir… / Anonim…'