Neydik, ne olduk, nereye gidiyoruz?

Türkiye Cumhuriyeti 29 Ekim 1923'te kuruldu…

Kanla yoğrulmuş topraklarda…

O yıllarda tahmini nüfusumuz 11 milyondu…

Al sancaklı bayrağın altında…

Osmanlı'dan kalan miras evlere şenlikti…

Nüfusun yüzde 80'i kırsalda yaşıyordu…

Üstelik, yerleşik değil resmen göçebeydik…

40 bin köyün, hilafsız…

37 bininde ne okul, ne postane ne de dükkan vardı…

Nüfusun ancak yüzde 2'si okur-yazardı…

O yılın istatistiklerine göre…

37 bin köyün iki bininde sığır vebası vardı…

Ülke yangın yeriydi…

Yeniden kurulması şarttı…

Köylü topraksızdı…

Ne sabanı ne öküzü vardı…

Doğu vilayetlerinde…

Ne Cumhuriyet'le ne de insanlıkla bağdaşmayan…

Aşiret, bey, ağa, şeyh düzeni vardı…

Koca ülkede topu topu dört bin kilometre demiryolu vardı…

Bir metresi bile bizim değildi…

Üç tarafımız denizdi ama denizciliğimiz acınacak durumdaydı…

Tüm Türkiye'de sadece 337 doktor görev yapıyordu!

Memleketteki toplam eczacı sayısı 60'ı geçmiyordu…

Pek az şehirde eczane vardı…

Salgın hastalıktan kırılıyorduk…

Sıtma, tifüs, verem, frengi ve tifo salgın halindeydi…

Neredeyse 11 milyon nüfusun yarısı hastaydı…

Diplomalı ebe sayısı 150'yi bulmuyordu…

Elektrik kullanımı sınırlıydı…

Telefon, motor ve makine yok denecek kadar azdı…

Ekonomik hayatımız içler acısıydı…

Kapitülasyonlar, dış borçlar hele hele…

Duyun-u Umumiye belimizi bükmüştü…

Topu topu 282 sanayi kuruluşumuz vardı…

Madenler, limanlar ve demiryolları yabancıların elindeydi…

Erkeklerin yüzde 7'si, kadınların ise yüzde 0.4'ü okuyup-yazabiliyordu…

Doğru düzgün mühendisimiz bile yoktu…

Çocuklar okula gidemiyordu…

***

Tarih; 30 Ekim 1923…

Cumhuriyet'in ilanının ertesi günü…

Sabah erken saatler…

Atatürk, İsmet Paşa'yı Pembe Köşk'e çağırdı…

Yukarda saymaya çalıştığım…

Osmanlı'dan kalan mirası anlattı ve şöyle dedi:

'Bize; geri, borçlu, hastalıklı bir vatan miras kaldı… Şu anda yoksul bir köylü devletiyiz… Elimizde sadece yokluk ve yoksulluk var İsmet!'

Ulu Önder çok haklıydı…

***

Aradan 95 yıl geçti…

Bugün artık 81 milyon olduk…

Toplu iğne yapamıyorduk…

Şimdi otomobil, tank, helikopter yapıyoruz…

An itibarıyla…

65 binden fazla okulumuz…

18 milyona yakın öğrencimiz…

Bir milyondan fazla öğretmenimiz var…

180'den fazla üniversitemiz…

Yedi milyonu aşan üniversiteli gencimiz var…

50'den fazla havalimanımız…

1.200'den fazla hastanemiz var…

Atatürk'ün, 'Türk; öğün, çalış, güven…'

Sözünü şiar edindik…

Çok çalıştık…

80'li yıllara kadar dünyayı şaşırttık…

Sonra bize galiba 'nazar' değdi…

***

Eğitimin kalitesi düştü…

Çocuklar okullardan 'tın tın' mezun olmaya başladı…

Üniversite sınavında 50 bin gencin 'sıfır çektiğini' yaşadık…

Terör canımızı çooook yaktı…

Dizi dizi şehitler gelmeye başladı…

Sözüm ona teknoloji diyoruz…

Akıllı telefonlar aklımızı aldı!

Facebook hayatımızı allak-bullak etti…

Sohbet etmeyi bile unuttuk…

Şiddet aldı, yürüdü…

Kadın cinayetlerinin önünü alamaz hale geldik…

Gençlerimiz Bonzai'den ölmeye başladı…

Para budalalarının sayısı arttı…

Gösterişe merak saldık…

Aşısı henüz keşfedilmeyen…

'Onda var, bende neden olmasın?' mikrobu içimize girdi…

Bayram tatilleri 10 gün olsun diye…

Yalvarır hale geldik…

Devlet Baba…

Ürettiği sucuğun içine eşek eti koyanları bir bir açıkladı…

Aynı pişkin firma üretime devam etti…

Uzun bayram tatillerindeki trafik kazalarında…

Ölü sayısı 150'yi geçti…

Adam taş ocağı açıyor…

Yöre halkı isyanları oynuyor…

Mahkeme 'dur' diyor…

O hala çevreyi kirleterek üretime devam ediyor…

Yerli tohumu çeyiz sandıklarında saklar olduk…

Bir organik diye tutturmuşuz…

Ne yiyip-içtiğimizin farkında değiliz…

Adam, arabası ile kaldırımdaki yaşlıyı altına alıyor…

İki yıl yiyip, çıkıyor…

Biz hala 'genel af' muhabbeti yapıyoruz…

Sözüm ona 'asker milletiz' di'mi?

Öyle sanın…

Cumhuriyet Tarihi'nin en büyük…

'Bedelli Askerlik' seferberliğini yaptık…

350 bin kişi başvurdu…

***

Sadece bugünden haberler…

1923'te… O yoklukta…

1 Dolar= 1.67 TL. idi…

14 yıl önce Lira'dan 'altı sıfır' attık…

Bugün 1 Dolar=6.67 TL.

Memleketimden manzaralara bakar mısınız?

Geçtiğimiz Cuma, gece yarısı…

Bir devlet bankası resmi sitesinde…

Dolar satış fiyatlarını açıklıyor…

Dolar o sırada serbest piyasada 6.65 TL.

Ama…

Banka 3.88 TL.'den satışa sunuyor…

2000'e yakın vatandaş anında…

Topu topu 30 dakika içinde

4 milyon 600 bin Dolar'lık alım yapıyor…

Bu rezalet değilse…

Başka neye rezalet denir ki?

***

Dolar ve Euro karşısında…

Türk Lirası öyle küçüldü ki…

Yunan adalarından Çeşme'ye…

Domates-biber-patlıcan akını başladı…

Haklı Komşu'nun ev kadını…

5 Euro'ya bir haftalık erzağını alıyor…

Çünkü arkadaşın 1 Eurosu, bizim 7.70 TL'miz!

Gelirken de bi'de bedava deniz havası alıyor!

Ohhh, ne ala…

***

Kurban Bayramı'nın hemen ertesi…

Ankara'da 'şarbon' hastalığı patlıyor!

Önce Ankara'da, sonra İstanbul'da…

Medya 'bulaşıcı hastalık' skandalını bırakıyor…

'10 Soruda Şarbon Hastalığı' diye…

Faydalı bilgiler haberi yapıyor…

CHP bile resmen önerdi hükümete:

'Enflasyona uyum sağlanması için maaşlara her ay zam yapın!'

Olacağı bu işte…

***

Tam bitirirken…

Bir haber düştü bilgisayarıma…

İzmir Urla'da bir festival düzenleniyor…

Şenliğin adı; 'Korkuluklar Canlanıyor!'

Amaç…

Üretmekten vazgeçen yöre halkının…

Yeniden tarlaya dönmesini sağlamak…

Büyük-küçük herkes elinde bir led ışıklar…

Ve de korkuluk makyajı ile…

'İçi beni yakar, dışı seni…' misali…

Anlamlı bir etkinliğe imza atıyor…

Haberin fotoğrafına baktım, baktım, baktım ve…

Belki de…

Hepimizin silkinip…

O korkuluklar gibi…

Yeniden canlanmamızın zamanı gelmiştir…

Ne dersiniz?

Sonsöz: 'Dert, insanı yokluğa götüren rahvan attır… / Mevlana…'