Neuropathy tip IV

Neuropathy tip IV :Acı hissi bulunmayan insanların kendi organlarını yemesi hastalığı

Türkiye, son 9 yıldır adım adım Demokratik-Hukuk-Laik-Sosyal Devlet ilkelerinden uzaklaştırılıyor.
Cumhuriyetin damarları teker teker koparılmaya çalışılıyor. Ülkemiz yavaş yavaş Ortadoğu'ya doğru sürükleniyor. Hayat tarzımız değiştiriliyor.
Ekonomik durumumuz bıçak sırtında. Ali Babacan bunun sinyallerini açıklamaya başladı. Sanayide gerileme yaşanıyor. Cari Açık rekor kırıyor.
İç güvenliğimiz alarm veriyor. Ülkemizin önemli bir kısmında terör örgütü hakim. Yol kontrolü yapıyor, haraç topluyor, adam kaçırıyor,otobüsleri kurşunluyor, insanları öldürüyor.
Van Depreminde beceriksizlikleri ortaya çıkan hükümet hatalı tutumuyla insanlarımızın göz göre ölmelerine ve çocuklarımızın çadırlarda yanmaları karşısında sessiz kalıyor. Türkiye'de binlerce Küçük Sanayi Sitesi var. Çoğu işsizlikten boş-boş oturuyorlar. Hükümet; 'Her Küçük Sanayi Sitesi, bir hafta içinde, ölçüleri ve yapım kalitesi ekte gönderilen tipte ON tane Prefabrik evi maliyetine yapıp gönderecektir' diye ricacı olmayı ve insanlarımızı bir tarafı donmak, diğer tarafı yanmak olan bir yaşamdan kurtarmayı akıl edemiyor…
Şaşkınlık içinde çırpınan AKP Hükümeti, tüm bunları gizlemek ve eşbaşkanı olduğu Büyük Ortadoğu Projesi gereği, Suriye ile savaş noktasına geldi. Türkiye'yi savaşa soksun diye Başbakan Erdoğan'ı Time Dergisine bile kapak yaptılar!...
İktidar istediği kadar saklamaya, yanıltmaya çalışsın durum maalesef bu.
Türkiye'yi içinde bulunduğu bu çıkmazdan siyaset yoluyla çıkaracak kurumların başında Muhalefet Partileri gelmelidir. Bugün izninizle 'Ana Muhalefet Partisi' CHP'ye bakalım…
Yazının başlığını Neuropathy Tip 4 koydum. Vücuttaki acı hissini kaybeden kişilerin ellerini-dillerini-ayaklarını yeme hastalığının adıdır bu.
Bugünkü CHP'nin durumu tam da böyle. CHP, bırakın muhalefet yapıp millete umut olmayı, hayret edilecek şekilde kendi tarihi ile çatışmaya girmiş durumda ve kendi yetişmiş adamlarını yemekle meşgul…
CHP, yaşı neredeyse Cumhuriyetle eşit, kurumsallaşmış olması gereken bir parti. Böyle köklü partilerde Genel Başkan değişimi, bünyeyi hasta etmeden yapılabilmelidir.
Sayın Deniz Baykal'ın ayrılmasından sonra Genel Başkan seçilen Sayın Kılıçdaroğlu, ilk hatasını, bir gün dahi CHP geçmişi olmayan,daha düne kadar Cindoruk'un yanında DP'ye Genel Başkan olmak için koşan birini partide ikinci adam, yani Genel Sekreter makamına oturtarak yaptı!...
Daha önceleri Kurultaylarda 'Çarşaf Liste' isteyen Kılıçdaroğlu, kendisi Genel Başkan olunca 'Blok Liste' uyguladı ve tam 4 kez Merkez Yönetim Kurulunu değiştirdi. Büyükşehirlerde İl Başkanlarını defalarca değiştirdi.
*Anayasa Profesörü ve Eski Genel Sekreter, 'Yeni Anayasa'dan Türklük ibaresi çıkarılabilir' diyebiliyor.
*Öcalan'ın eski Avukatı, yeni Genel Başkan Yardımcısı, 'Kürtçe eğitim ve öğretim olabilir' diyebiliyor.
*Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, adaylık bildirgesinde; 'CHP Üyesi olmadığım gibi, CHP'ye adaylık başvurusu da yapmamıştım. Sosyalist soldan gelen birisi olarak adaylık teklifini Kılıçdaroğlu'ndan aldım. Bizzat Sayın Genel Başkanımızdan Alevi-Dersim- Kürt sorunlarında 'yeni bir dönem' açılacağını yönünde işaretler aldığım için aday oldum' diyordu.
Bu kişi Zaman Gazetesine verdiği röportajda; 'Dersim katliamının sorumlusunun o dönemin CHP İktidarı olduğunu ve Atatürk'ün katliamdan haberi olmamasının mümkün olmadığını' söyleyerek, hem tarihi çarpıtıyor, hem de Atatürk'e hakaret edebiliyor. Genel Başkan'dan tık yok…
*13 Milletvekili bu olayı grupta konuşacaklarına, kamuoyuna taşıyorlar.
*Önümüzdeki hafta yönetimden yeni istifaların olacağını televizyonlarda söyleniyor…
Dost acı söylermiş. CHP'nin görüntüsü maalesef böyle. CHP bu haliyle Türk Halkının umudu olamaz. Zaten, Genel Başkan'ın eşi hanımefendi, CHP'nin alacağı oy oranını belirleyerek bunu ilan etmişti.
Bugün CHP ve MHP'nin üstlendikleri görev sıradan bir iktidar yarışı, sıradan bir siyasi mücadele değildir. Gün, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bekasının sağlanıp, sağlanamayacağı gündür.
Tarihimizin böylesine önemli günlerinde bu ülkeyi sevenlerin,bulundukları mevkilerde eteklerindeki taşları döküp, parti içi çatışmaları bırakıp, gece-gündüz çalışmaları gerekmektedir.
Muhalefet Partilerinin karşısında, her yanı defolu bir iktidar var. AKP gibi bir iktidarın karşısında muhalefet görevi yapmak ve kamuoyunu diri tutmak, siyaseti bilenler için çok kolay bir iş…
Yalnız birbirini yemeyi bırakıp, enerjiyi dışa harcamak gerek…
Aklın yolu bu değil mi? Lütfen herkes aklını, hırsının üzerinde tutmayı bilsin…