Durdu, durdu, durdu…
Bi'kez daha Cumhurbaşkanı adayı olduğunu…
Resmi biçimde…
İzmir'den ufka bıraktı…
Başkan adaylığı tartışmalarının havada uçuştuğu…
Altılı yuvarlak masa buluşmalarında…
Safların sıklaşmaya başladığı…
MHP Lideri Bahçeli'nin…
İsim telaffuz etmeyip…
'Biliyorsunuz zaten Cumhur İttifakı'nın Başkan adayını…' diyerek…
Ortamın iyice ısınmasını sağladığı bir süreçte…
Cumhurbaşkanı Erdoğan…
Neden?
Tatbikat için geldiği İzmir'de…
'Malumun ilanı…' gibi görünse de...
'Cumhur İttifakı'nın adayı benim…' deyiverdi…
Ama…
Bu cümle ile kalmadı…
Arkasını hemen getirdi; CHP Lideri Kılıçdaroğlu'na seslendi:
'Bugünden tezi yok; yüreğin yetiyorsa ya adaylığını açıkla ya da adayını açıkla! Buna cevap vermezsen samimiyetsiz ve yüreksizsin demektir…'
Aslında, laf aramızda…
Millet İttifakı'nı temsil eden 'Altılı Masa' bu atağı tahmin etmeliydi…
***
Şimdi günün sorusu şu:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, adaylığını neden İzmir'de seslendirdi?
Geleceğiz oraya…
Ama, önce…
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan İzmir'e özel bir övgü:
'Sevgili İzmirliler… Büyük ve güçlü Türkiye'yi sizlerle inşa edeceğiz... Dağlarında açan çiçeklerin, sırma çiçeklerin bu gazi şehirde, düşmanı denize döktüğümüz yer, büyük Türkiye için ilk adımı attığımız yer de burası olacak…'
Dikkat!
Yukardaki tanımlamalar…
İzmir'i 20 yıldır kazanamayan…
Bu ülkenin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözleridir…
Artık güzel benzetmelerin zamanıdır…
Artık İzmir'in 'en kıymetli kent' olduğunu…
Türkiye'ye duyurma zamanıdır…
Sayın Cumhurbaşkanı…
Dün…
İzmir için sıraladığı güzelliklere…
Bu kentin gönülden inanmasını isteyen bir beden dili sergiledi…
Sahne hakimiyeti her zamanki gibiydi…
Ana muhalefet liderini…
Milletvekili seçildiği İzmir'de eleştirmeyi sürdürdü…
Hatta…
CHP Lideri'ni İzmirli'ye şikayet etti…
Peki, neden bunları yaptı?
***
Canlı yayında dün izlediğim Erdoğan…
İzmir'de…
Özgüveni elinden bırakmayan bir görüntü sergiledi…
Çünkü…
Dosta güven, düşmana korku salan Efes Tatbikatı'nı izledi…
İsveç ve Finlandiya'nın…
NATO üyeliğiyle ilgili kartlar masada açılınca…
Avrupa'nın nasıl karıştığını görüyordu…
Rusya – Ukraya Savaşı'nın gölgesinde…
Türkiye adına 'Barış Güvercini' rolünün getirdiği kalıcı güç…
Ve…
Giderek şımaran Yunanistan'a…
'Bak, şakam yok!' diye salladığı parmak…
Bunları dünya görüyor…
Ama…
İzmir de görüyor…
***
8 bin 500 yaşındaki İzmir…
Siyaset'en heyecanlı bir şehirdir…
Geçmiş'ten bi'örnek vererek…
Hiç bayatlamayan 'İzmir Farklıdır' sözünü bi'kez daha hatırlatalım…
***
Yıl, 1930'ların başı…
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde tek partinin (CHP) bulunması…
Hükümet'in denetlenmesini güçleştiriyordu…
Bu nedenle…
Atatürk, Ali Fethi Okyar'dan…
Cumhuriyetçi, milliyetçi ve laik bir parti kurmasını istedi…
Bunun üzerine Ali Fethi Bey…
Gazi Mustafa Kemal'in tarafsız olmasını şart koşarak…
12 Ağustos 1930'da Serbest Cumhuriyet Fırkası'nı kurdu…
İlk seçim, 1 Ekim 1930'de yapıldı…
İzmir Belediyesi ile 14 ilçenin belediye başkanları seçildi…
Sonuçları merak ettiniz di'mi?
İşte…
Atatürk'ün CHP'yi dengelesin diye yarattığı Serbest Cumhuriyet Partisi'nin (SCF) kazandığı yerler:
Bademiye (Ödemiş'e bağlı nahiye), Karantina (İzmir'in bugünkü Küçükyalı'sı), Kınık, Şirince, Seferihisar, Kuşadası, Menemen, Buca, Dikili ve Urla…
Sizce…
92 yıl önce yaşanan bu seçim sonucu…
Tesadüf mü?
Bitiriyoruz…
Cumhurbaşkanı Erdoğan…
İzmir'de…
Siyasi bir 'değişim ve dönüşüm'ün ya başlamakta olduğunu hissediyor…
Ya da…
Bir an önce 'o değişim'in start alması için…
Geçmişteki ataklarına hiç benzemeyen…
Harbi bir 'İzmir Sevdası' öyküsü yazmak istiyor…
Böylesi tempolu bir 'iktidar atağı'nın karşısında…
CHP İzmir Örgütü'nün…
Her gün değişen siyasi gelişmeleri…
Bu kadim kent adına biraz daha yakından izlemesi…
Yerinde olur…
Nokta…
Sonsöz: 'Politikada hiçbir şey kazayla olmaz… Olmuşsa, öyle planlanmıştır… / Franklin D. Roosevelt / ABD eski Başkanı…'