Ne yapmalı?


Olayı bir örnekle anlatmak daha uygun olacaktır;
Siz 1000 seçmeni olan bir mahallede muhtar adayısınız. Karşınızda bir aday daha varsa, kazanmanız için 1000 oy’’a değil, en az 501 oya ihtiyacınız var demektir. Hele birden fazla aday varsa ihtiyacınız olan oy sayısı daha da aşağıya düşecektir. Bu mahallede 200 oy’’u kontrol eden biri size seçimi kazandırabilir. Kazanmaya ’“mecbursanız’” sizden istediği tavizi de alır. Mahalledeki seçmenlerden yaklaşık 230 kadarı da rahatını bozmayıp sandığa dahi gitmezlerse, kontrol altındaki bu oyların sahipleri sizin mahallenize yavaş yavaş hakim olur.

İşte gerçek budur ve son derece korkunçtur. 50 Milyon seçmeni olan Türkiye’’de, demokrasi dışı güçler tarafından kontrol edilen 11-12 Milyon oy saatli bomba gibidir ve ne zaman kimin elinde patlayacağı belli olmaz’…
Ne Yapmalı;
*SEÇSİS adı verilen bilgisayar programı derhal kaldırılmalı, yerine tüm partilerin onay vereceği ve denetleyebileceği bir sistem getirilmelidir. Muhalefet partileri, mevcut sistemle yapılacak ilk seçimi ’“BOYKOT’” edeceklerini şimdiden ilan etmelidirler.
*% 10’’luk seçim barajı, %5’’e düşürülmelidir.
*Siyasi Partilerin, seçim ittifaklarına izin verilmelidir. (Bu yasak, 1954 yılında DP tarafından, kendisinden ayrılan Hürriyet Partisinin CHP ile ittifak yapmasını engellemek için konmuştur ve o günden beri gereksizce devam ettirilmektedir.)
*Mevcut sistemde öncelikle her ile 1 Milletvekili dağıtılmakta, kalan 469 Milletvekili nüfusa göre dağıtılmaktadır.(550 Milletvekili sayısından 81 İl düşülünce kalan sayı 469 dur). Bu, Anayasanın ’“temsilde adalet’” ilkesine aykırıdır. Doğrusu ve adil olanı 550 milletvekilinin nüfusa göre dağıtılmasıdır. Mevcut durumda Güneydoğudaki iller fazladan 16 milletvekili çıkarmaktadırlar. İzmir’’de milletvekili olmak için bir kişinin en az 170 bin oy alması gerekirken, Şırnak veya Tunceli’’de 10-15 bin oyla milletvekili olunmaktadır.
*Dar bölge (her bölge 1 milletvekili) seçim sistemine derhal geçilmelidir. Bunu her söylediğimde karşı tez olarak; ’“Efendim ülkemizin bir bölgesinde feodal yapı var, onlar istediğini seçtirirler’” söylenmektedir. Halbuki o bölgede mevcut sistemde de feodal düzen istediğini seçtiriyor. İki gündür anlatmaya çalışıyorum. Eğer demokrasiyi önce yaşatabilirsek ve ileri bir düzeye getirebilirsek bu olay kendiliğinden düzelecektir. Fakat dar bölge sistemine geçilirse, her parti o seçim bölgesinde ’“Parti Liderinin dediğini değil’”, seçimi kazanabilecek en iyi kişiyi aday gösterecek ve seçilen kişi liderin sözüne değil, kendisini seçen halkın gözüne bakacaktır. Böylece hem lider sultası kırılacak, hem de parti içi demokrasi gerçekleşecektir.
*Siyasi Partiler Yasasında yapılacak değişikliklerle; Parti Genel Başkanlarının
1000-1200 kişilik delegelerin değil, çok daha fazla katılımla seçilmeleri sağlanmalıdır. Ayrıca Siyasi Partilere üye kabulünde de yargı yolunun açılması gereklidir.
Bu ve daha da geliştirilmiş öneriler tartışılıp gerçekleştirilmezse, yukarıda söylediğimiz gibi bu saatli bombanın kimin elinde patlayacağı hiç belli olmaz. Çünkü cemaatler ve bölücüler ’“zehirli sarmaşık’” gibidirler. Girdikleri yeri sararlar ve önce büyümelerine fırsat verenleri boğarlar. Yapılarında tatmin olmamak, doymamak vardır. İçlerindeki lider kavgaları bile çok ama çok kanlı olur’…
Bu yüzden herkesin aklını başına alması, Türkiye’’ye ve Türk Demokrasisine zarar verecek davranış ve tertiplerden kaçınması şarttır.
Kimse Türk Milletinin sağduyusunu küçümsememelidir. Türk Milleti bazı şeyleri af edebilir ama ihaneti asla affetmez!...