Ne kral adamdın be Ayhan abi!

Ömrü yetseydi…

İki gün önce (05 Mayıs)…

93 yaşını geride bırakacaktı…

Yaşamı prensipler yumağından farksızdı…

Ve dahi…

Kendisine çok iyi baktığı için…

Çok rahat…

Bugünleri görebilirdi…

Heyhat!

Zaman su gibi akıp gidiyor…

O'nu toprağa vereli…

Neredeyse 43 yıl geride kalmış bile…

Aradan geçen onca zamana karşın…

Hala gönüllerde…

Hiç unutulmadı…

Güzel İzmir'in delikanlısıydı…

Yeşilçam'ın Taçsız Kralı oldu…

Türkiye'yi gözü yaşlı bırakıp gittikten sonra…

Birbirinden yetenekli…

Gönül çelen onlarca aktör O'nun tahtına talip oldu ama…

Hala…

Kimseler o tahta oturamadı…

***

Tam Karataş Ortaokulu'nun karşısındaki…

İki katlı cumbalı evde gözlerini açtı dünyaya…

Adını…

'Ay ışığı' anlamına geldiği için 'Ayhan' koydular…

Selanik'ten İzmir'e göç etmiş...

Ermeni asıllı 'Işıyan Ailesi'nin...

Altı çocuğunun en küçüğü; evin 'tekne kazıntısı' olmuştu…

Ayakkabı ustası baba genç yaşta ölünce...

İstanbul'a taşınmaya karar verdiler...

Herkes evin en küçüğünün üstüne titriyordu...

Çok yetenekliydi...

Güzel Sanatlar Akademisi'nin 'yüksek resim' bölümünden mezun oldu...

İstanbul Darphanesi'nde ressam olarak çalıştı...

Zamanın dergilerinin kapakları…

O'nun yaptığı resimlerle renklendi…

Hayatını devam ettirebilmek için…

Paşabahçe Fabrikası'nda 'kırık şişe koordinatörlüğü' bile yaptı...

***

Çok yakışıklı bir genç adam olmuştu...

20'li yaşların ortalarında dolaşırken…

Yıldız Dergisi, 'Artist Yarışması' açtı...

Akademideki arkadaşları O'nu...

Dokuz Oscar'lı 'Rüzgar Gibi Geçti' filminin ölümsüz aktörü…

Clark Gable'a benzetiyordu...

Bastırdılar, 'Kafadan kazanırsın' dediler...

Ve, n'etekim kazandı...

Kızlar'da ise...

Birincilik tacını Belgin Doruk taktı...

***

Hemen kamera karşısına geçti...

Doğuştan yetenekliydi...

Üçüncü filmi 'Kanun Namına' ile zirveye oturdu...

Bi'daha da 'kral koltuğu'nu bırakmadı...

***

Şansını Hollywood'da denemeye kalktı...

Dünya çapında bir aktör olmak istiyordu...

Yakışıklıydı, yetenekliydi ama...

İngilizce bilmiyordu...

Sekiz ay sonra geri döndü...

Hüsrana uğramıştı...

Yine de...

Şansı yaver gidiyordu...

ABD'den döner dönmez...

Gişe rekorları kıran 'Küçük Hanımefendi' serisine başladı...

Belgin Doruk'la muhteşem ikili oldular...

Seyirci onları birbirine çok yakıştırıyordu...

***

26 yıl boyunca 200 filmde oynadı...

Bu filmlerin tamamında...

Adı, afişlerin en tepesine yazıldı...

Bir kez olsun 'ikinci adam' rolü üstlenmedi...

***

Kısacık yaşamı boyunca...

Ne magazin gazetelerine malzeme oldu ne de...

Çapkınlıkta, kaçamakta adı anıldı...

Evden sete, setten eve bir hayat yaşadı...

Tek kusuru vardı; eli pek sıkıydı...

Kendisi için 'cimri' diyenlere...

'Para kolay kazanılmıyor' diye karşılık verirdi...

***

Yeşilçam'ın seks batağında çırpındığı günlerde...

İster istemez 'şarkıcı' modasına uydu!

Aslında...

Sesinin iyi olmadığını, o da biliyordu...

İlk kez İzmir Fuarı'nda...

Zeki Müren'in alt kadrosunda sahneye çıktı...

Sanat Güneşi, baktı yakışıklının sesinde sıkıntı var...

Sinemanın ünlü 'Taçsız Kralı'na...

Ağır şarkılar yerine...

İstanbul türkülerinden oluşan repertuar hazırladı ve durumu kurtardı...

***

Okuduklarınız...

Türk Sineması'nda hala yeri doldurulamayan...

'Taçsız Kral' lakaplı...

Aktör, yapımcı, yönetmen, senarist, ses sanatçısı ve ressam...

Ayhan Işık'ın hikayesidir...

Ve de...

Acıklı bir finali vardır...

Özetleyelim...

***

Tam 43 yıl öncenin Haziran ayıydı…

İstanbul Bebek'teki evinin balkonunda...

Güneşleniyordu...

Bi'ara uyku bastırdı...

Gözlerini açtığında midesi bulanıyordu...

Güneş çarpması sonucu beyin kanaması geçirmişti...

Anında hastaneye yetiştirdiler ama...

Kurtaramadılar...

Üç gün sonra hayata veda etti...

O sırada tam 50 yaşındaydı...

***

Ve…

Ne ilginçtir ki...

Vefatından bir kaç ay önce tamamladığı...

Son filminin adı, 'Ölüm Benimdir' olmuştu...

***

Noktalayacağız ama önce…

Ayhan Işık'la ilgili 'az bilinen' iki önemli ayrıntı…

***

Birincisi…

Yeşilçam'da...

Ayhan Işık gibi onlarca Ermeni asıllı sanatçı vardı...

Kenan Pars (Kirkor Cezveciyan), Danyal Topatan (Danyel Bayrıyan), Vahi Öz (Vahe Özinyan), Sami Hazinses (Samuel Agop Uluçyan), Adile Naşit (Adele Özcan)... Yakışıklı aktör, İstanbul'a gidince 'Işıyan' soyadını bıraktı... Ermeni kimliğini gizlemeye özen gösterdi...

Ama...

En çok Nubar Terziyan'ı sevdi...

O tonton ağabey, Yeşilçam'da Ermeni kimliğini gizlemeyen tek aktördü...

Ayhan Işık, bu tonton aktöre 'amca', Nubar Bey de O'na 'oğlum' derdi... Ayhan Işık'ın ani ölümü Nubar Terziyan'ı yıkmıştı...

Ertesi gün, Ayhan Işık için gazetelere şöyle bir ilan verdi:

'Oğlum Ayhan, dünya fani ölüm herkese nasip ama sen ölmedin... Zira geride bıraktığın bizlerin ve milyonların kalbinde yaşıyorsun... Ne mutlu sana... Amcan Nubar Terziyan...'

Gazetelerde çıkan o vefat ilanı...

Ayhan Işık'ın ailesini rahatsız etti...

Onlar da gazetelere hemen bir karşı ilan verdiler:

'Önemli düzeltme... Amcan Nubar Terziyan imzasıyla yer alan ilanla, sevgili varlığımız Ayhan Işık'ın hiç bir ilgisi yoktur... Görülen lüzum üzerine üzüntüyle duyururuz... / İmza: Ailesi...'
Nubar Terziyan'nın bi'daha hiç yüzü gülmedi; derin bir acı yaşadı...

***

İkincisi…

Ayhan Işık'ın vefatıyla yıkılan bir isimle ilgili…

Sadri Alışık…

Kral Ayhan Işık'la 10 filmde oynadı…

Arkadaşlıkları çeyrek asrı geçiyordu…

Turist Ömer…

Kadim dostu gidince resmen çöktü...

Bazı geceler ortadan kayboluyor…

Uzun arayışların ardından onu Zincirlikuyu Mezarlığı'nda…

Ayhan Işık'ın mezarı başında buluyorlardı…

Yine…

Buz gibi bir kış günü…

Sadri Alışık'a…

Dostunun mezarı başında soğuktan titrerken rastladılar…

Ceketini…

Üşümesin diye arkadaşı Ayhan'ın mezarının üzerine örtmüştü…

***

Bitiriyoruz…

Aradan 43 yıl geçti...

O tarihlerde...

Ayhan Işık, Türk Sineması'nın ilk büyük kaybıydı...

Hatırlayın…

Hangimiz O'nun filmlerinde mutlu bir delikanlılık yaşamadı ki?

Gel gör ki…

Türk Sineması'nın...

43 yıldır 'ışığı' sönük!

Nokta...

Sonsöz: 'Bazılarının yeri neden doldurulamıyor acaba? / Anonim...'