Ne kadar çok istemişti Urla’ya başkan olmayı…

1973 yılının yazıydı…

Yani, taaa 47 yıl önce…

İzmir'in kavuran yaz güneşinde bir vaha gibiydi…

Çeşmealtı'ndaki Nebioğlu Tatil Köyü

Akşam saatlerinde ise…

O Cennet'te…

Portakal rengine dönen güneşin batışını izlemek…

Doğrusu ömre bedeldi…

Havuz kenarına hazırlanan uzun masa…

Her zamanki popüler isimleri ağırlamaya hazırlanıyor…

Yaş günü partisinin kahramanı kim?

Yoksa…

Masanın altından…

Neredeyse üç litrelik viski şişesini çıkaran o yakışıklı mı?

Tam isabet…

35 yaşına basıyor, o akşam…

Uzun boylu, gösterişli, 'bak yeşil yeşil' şarkısını hatırlatan gözleri ile…

Genç kızları hasta ediyor…

Henüz daha 'Kadınım' şarkısını patlatmamış…

O şarkı da yola çıkıyor; eli kulağında…

**

Viski şişesinin kapağını bi'çırpıda açtı…

Konuklarına ikram etti önce…

Kendi bardağını ağzına kadar doldurdu, batan güneşe doğru kaldırdı…

'Şerefe…' diyerek, başına dikti…

Konuklarının viskileri daha yarılanmamışken…

Ünlü sanatçı, kadehin dibini bulmuştu bile…

Konukların bazıları, O'nu uyardılar hafiften…

'Yeter artık, bu kadar içme…'

O da mahcup, söz veriyordu:

'Bu kadehten sonra tamam…'

Sabahın ilk ışıkları havuzun suyunda dans ederken…

Yaş günü partisi sona ermişti…

Aslında hem parti hem de viski bitmişti!

Yaş günü yakışıklısının…

Ayağa kalkıp konuklarını uğurlayacak hali yoktu…

***

Yeşil Tire'de dünyaya gelmişti ama…

Müzik öğretmeni babası ile…

Sevgili annesi Urla'da dünya evine girmişti…

Muhteşem bir delikanlılık geçirdi…

Her dediği yapıldı…

Balıkesir Lisesi'nde orkestra kuracak kadar müzikle iç içeydi…

Sonunda, liseyi bıraktı…

Manisa'daki Manolya Çay Bahçesi'nde…

Mızıka çalıp, şarkı söylemeye başladı…

Tahmin etmek zor değil…

Şehzadeler kentindeki hayranlarının…

Neredeyse yüzde 90'ı 'yaşıtı genç kızlar'dan oluşuyordu…

***

Askerlik yaşı gelince de…

Ha'di bakalım, adres Ankara Orduevi…

Önce vestiyerde görev yapıyor…

Paltolardan ve mantolardan sorumlu ama…

Rahat duracak gibi değil…

Hep şarkı mırıldanıyor ama aslında iyi de yapıyor…

Çünkü…

Bir ay sonra Orduevi Orkestrası'nın davudi sesli solisti oluyor…

Birkaç yıl içinde…

Türkiye'deki ünlü gece kulüplerinin neonlarında artık O'nun adı vardır…

Ve…

'Yürü Ya Kulum…' dönemi…

Şaşırırsınız, ilk plağın adı; 'Kunduruma Kum Doldu'

Sonra…

'İbibikler Öter Ötmez Oradayım' ile 'Haydar Haydar'…

Arkasından tabanca gibi patlayan 'Öyle Sarhoş Olsam Ki…' ve 'Koy Koy…'

Tabii, O'na tüm kapıları açan 'Kadınım'

***

Sahne… Plaklar… Romantik filmler…

Hepsi, kapalı gişe…

Ama…

Allah kahretsin şu alkol yok mu?

Üstelik, 'alkolle iyi gider' martavalı ile günde iki pakete çıkan cigara…

***

70'li yılların sonu gelirken…

O da, 40'lı yaşlarını geride bırakıyordu…

İnanılacak gibi değil ama…

İçki ve sigaranın yarattığı çöküş…

O yaşta…

İnsanların O'na 'Tanju Baba…' diye seslenmesine neden olmuştu…

Urla'da çok seviliyordu…

O sevgi çemberi 'usta sanatçı'yı heyecanlandırdı…

Siyaset yapmaya karar verdi…

1989 Yerel Seçimleri (31 yıl önce…) yaklaşıyordu…

Önce, birileri aklına girdi:

'Bağımsız aday ol, Urla garanti seni seçer!' dediler…

Gaza getirdiler…

Çok heyecanlanmıştı; yerinde duramıyordu…

Bir süre sonra gerçek dostları araya girdi…

'Yapma…' dediler:

'Urla'dan bağımsız aday çıkamazsın!'

O sırada ANAP'ın lideri Turgut Özal, güçlü bir dönem yaşıyordu…

El sıkışıldı…

ANAP'ın o dönemdeki il başkanı Yusuf Uz

Büyük sanatçıya…

Özal'ın adaylık için onayını tebliğ etti…

Ve…

Aşk Şarkılarının Efendisi Tanju Okan…

Urla'ya Reis olmak için ANAP'ın resmi ilan edildi…

Vaatlerinin ardı arkası gelmiyordu…

Her lokalde, her meydanda, her kahvede…

Urla'ya 5 bin kişilik bir müzikhol yapma sözü verdi…

'Burada sanatçı arkadaşlarım sahneye çıkacak… Konser gelirlerini Urla'nın imarı için harcayacağım…' diyordu…

Urla'nın denizini temizleyecekti…

Balıkçıları örgütleyecekti…

Urla-İzmir arasında vapur çalışacaktı…

Hep şunu söylüyordu:

'Göreceksiniz, Urla'mız; Bodrum'un önüne geçecek…'

O günlerde…

Urla'nın topu topu 15 bin nüfusu vardı…

Bu rakama bebeler, dedeler ve nineler de dahildi…

***

Tanju Okan için, Siyaset'en artık geriye dönüş olamazdı…

O'nu en çok ürküten rakibi…

SHP'li Bülent Baratalı'ydı…

Sol'un ünlü politika adamı ile sanatçı Tanju Okan

Seçim akşamı sandıklar kapandıktan sonra…

Bir araya geldiler…

Kıdemli siyasetçi Baratalı, Türkiye'nin ünlü sesine şöyle dedi:

'Bak Tanju Bey, sen 1005 oyla bu seçimi kaybedeceksin; ben de 6004 oyla seçimi kazanacağım…'

Tanju Baba'nın şaşkınlığı uzun sürmedi…

Baratalı'nın sandık sonucu…

Tam isabetti!

***

Tanju Okan, ne yazık ki politikayı bilmiyordu…

Seçim propagandasında çok para harcadı…

Kimilerine göre…

İçki ve sigaraya sığınan bir hayatın ünlü ismiydi…

Doktorlar ve dostları…

O'na son sözü söylediler:

'Ya sigarayı bırak ya da ölümü karşılamaya hazır ol!'

Ama…

Verdiği sözleri tutamadı…

Damar tıkanıklığı nedeniyle bir bacağını kesmek zorunda kaldılar…

Hayatıyla…

Resmen kumar oynuyordu…

Siroz teşhisiyle hastaneye kaldırıldığında…

Herkesi ağlattı…

24 yıl önce bugün…

Urla'da bu hayata veda ederken henüz 58 yaşındaydı…

***

Bitiriyoruz…

Ne gariptir ki…

'Kadınım' adlı eserinden sonra…

Sanat hayatı boyunca en çok satan iki şarkısı…

'İçki, Sigara Benim Tek Dostum' ile 'Öyle Sarhoş Olsam Ki…'

Bu dünyaya el sallayışının ve tabii ki, asıl…

'Tükeniş'in…

Sanat'sal ifade biçimi gibi…

Hep aklımızın bir köşesinde kalacak…

Okuduklarınız…

Bir büyük sanatçının…

Tanju Okan'ın…

Hayatla oynadığı kumarı nasıl kaybettiğinin öyküsüdür…

Nokta…

Sonsöz: 'Ölmek, unutulmak değil; asıl unutulmak ölmek! / Anonim…'