Ne çabuk unuttuk ‘dağ başını duman almış’ marşını?

Çık kapıya, çek bir delikanlıyı sor:

'Dağ başını duman almış marşını ezbere oku bakim!'

Büyük ihtimalle…

Tısss yok!

Neden?

Unuttuk…

Belki de 'unutmamıza' vesile oldular, kimbilir?

***

Oysa o güzel, bi'okadar da anlamlı marş…

Kaç yaşında bilir misiniz?

Tam bir asırlık…

Orijinali 'milli' değil ama orijinalinden bile güzel!

'Dağ başını duman almış,

Gümüş dere durmaz akar…

Güneş ufuktan şimdi doğar,

Yürüyelim arkadaşlar…'

***

Yıl; 1919…

Memleket işgal altında…

19 Mayıs'ta Samsun'a çıkan Mustafa Kemal…

İngilizler'in istediği gibi hareket etmesine izin vermeyeceğini gördü…

Anadolu içlerine doğru ilerlemek gerekiyordu…

İlk durak Havza olacaktı…

Yaverinden hemen bir otomobil bulunmasını istedi…

Aradılar, sordular…

Sonunda Benz marka, çok eski bir otomobil buldular…

Mustafa Kemal, 'Tamam' dedi…

Arkadaşları kuşkuluydu:

'Ama bu çok eski…'

Mustafa Kemal, 'Olsun' dedi…

Arkadaşları bi'daha uyardı:

'Her an arıza çıkarıp bizi yolda bırakabilir!'

Bunun üzerine Mustafa Kemal, 'Başka otomobil var mı?' diye sordu…

Arkadaşları, 'Yok' dediler…

Kararlıydı Mustafa Kemal:

'Öyleyse bununla yola çıkacağız…'

Gecenin karanlığında Samsun'dan çıkıp, Havza'ya ilerlemeye başladılar…

Korkulan sabaha karşı başlarına geldi…

Motor su kaynatmaya başladı…

Çaresiz, suyun soğumasını bekleyeceklerdi…

Mustafa Kemal otomobilden indi…

Şafak yeni söküyordu…

Dağların bulutlara dağen tepeleri yeni yeni pembeleşiyordu…

İşte tam o anda…

Mustafa Kemal daha önce kimsenin duymadığı bir marşı…

Mırıldanmaya başladı:

'Dağ başını duman almış,

Gümüş dere durmaz akar…

Güneş ufuktan şimdi doğar,

Yürüyelim arkadaşlar…

Sesimizi yer, gök, su dinlesin,

Sert adımlarla her yer inlesin!

Bu gök, deniz nerede var?

Nerede bu dağlar taşlar?

Bu ağaçlar, güzel kuşlar,

Yürüyelim arkadaşlar…'

***

Nerede duymuş, ne çabuk ezberlemiş ve…

Neden şafakta bu marşı mırıldanmıştı?

Mustafa Kemal anlatıyor:

'Samsun'a çıktığım gün, elimde hiç maddi kuvvet yoktu… Yalnız büyük Türk Milleti'nin asaletinden doğan ve benim vicdanımı dolduran yüksek ve manevi kuvvet vardı… İşte ben bu ulusal kuvvete, bu Türk Milleti'ne güvenerek işe başladım… Samsun'dan Anadolu içlerine kırık bir otomobille giderken, daima düşünür ve yaverime (Dağ Başını Duman Almış) marşını söyletirdim… Türk ufuklarından bir gün behemahal (ne olursa olsun) bir güneş doğacağına, bunun hareket ve kuvvetinin bizi ısıtacağına, bundan bize bir güç çıkacağına o kadar emindim ki, bunu adeta gözlerimle görüyordum…'

***

Sizin, benim, hepimizin…

Daha parmak kadar iken sular seller gibi ezbere…

Okuduğumuz…

'Dağ başını duman almış' marşı…

Aslında Cumhuriyet'ten bile yaşlıdır…

Aslı İsveçli besteci Felix Körling imzası taşır…

Asıl adı, 'Tre Trallande Jomtor / Şakıyan üç kız'

Sözleri ormanı anlattığı için…

İsveç'in ormancıları tarafından çok tutulmuştu o günlerde…

Marşın melodisini çok beğenen…

Eğitmen, spor yöneticisi ve siyasetçi Selim Sırrı Tarcan

1909 yılında…

Notaları Türkiye'ye getirtti…

Türkçe öğretmeni arkadaşı Ali Ulvi (Elöve) Bey'e…

'Buna bir güfte yazar mısın?' dedi…

Ortaya öylesine güzel bir marş çıktı ki…

1915 yılında okullarda seslendirilmeye başlandı…

***

Şimdi hatırlayanı mumla ara, bulamazsın!

Sonsöz: 'Ey yükselen yeni nesil! Cumhuriyet'i biz kurduk, onu devam ettirecek sizlersiniz… / Atatürk…'