Diyarbakır Tavşantepe Mahallesi’nde 8 yaşındaki Narin Güran’ın öldürülmesiyle ilgili dört tutuklu sanığın ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılandığı dava 26 Aralık’a ertelendi.
Mahkeme heyeti sanıkların tutuklu yargılanmasının devamına karar verdi.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturma kapsamında tutuklu 12 şüpheliden dördü hakkında iddianame hazırladı.
Bu dört sanık şöyle:
Aracında Narin Güran’a ait DNA ve kıl örneği bulunan amcası Salim Güran
Annesi Yüksel Güran
Abisi Enes Güran
Gözaltına alındıktan sonra cesedi dere yatağına taşıdığını itiraf eden komşu Nevzat Bahtiyar.
Salim, Yüksel, Enes Güran ve Nevzat Bahtiyar’ın, HTS ve baz istasyonu kayıtlarına göre olay anında aynı evde olduğu tespit edildi. Bu nedenle savcılık, sanıklar hakkında “iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istedi.
ARİF GÜRAN’IN JANDARMAYA VERDİĞİ İFADE ORTAYA ÇIKTI
Munzur Press’ten Ferit Demir, özel haberinde Narin Güran’ın babası Arif Güran’ın kızının kaybolduğu 21 Ağustos’ta jandarma tarafından kayda alınan yüz yüze görüşme tutanağına ulaştı.
İşte Arif Güran’ın yüz yüze mülakatta verdiği ifade:
“Birinci günün sabah saatlerinde üvey annem Süheyla Özkan evime geldi. Kendisi olayın birinci gününden sonra bir daha evime gelmedi. İki – üç gün kendisi, kız kayıp olmasına rağmen bu şahsın evlerinin önünü sildiğini, yıkadığını, saman torbalarını taşıdığını, rahat bir tavır ve hareketlerde olduğunu fark ettim. Konuşmalarında kendisini saflığa vurarak konuştuğunu anladım. Evde olduğum esnada insanların hal ve tavırlarını gözlemlemeye başladım.
Süheyla Özkan ve çocukları olan Ömer Güran, İbrahim Güran isimli şahısların tavır ve hareketlerini beğenmedim, bunlar çok rahat gözüküyordu. Bunu da orada görevli jandarma komutanına da söyledim. Bu esnada Barış Güran isimli şahsın yanında çalışan Ömer diye söylenen şahsın da olaydan sonra köyden ve ortadan kayboldu. Düğün davetiyesinin dağıtılması hususunda kardeşim Barış Güran’ın Derik tarafına davetiye dağıtmaya gittiğini, oğlu olan Hüseyin Güran 21 Ağustos’ta yani Narin’in kaybolduğu gün nasıl ve kimle gittiğini bilmiyorum ama Mardin/Derik ilçesine gittiğini, kendisinin neden babası ile gitmediğini, dönüşte de Hüseyin Güran’ın babasını arayarak beni de Derik’ten alın ve Diyarbakır’a götürün dediğini öğrendim ancak ne ile kim ile gittiğini bilmiyorum."
“HÜSEYİN GÜRAN’DAN ŞÜPHELENİYORUM”
"Bu hususların yeğenim Uğur Güran bana 28 Ağustos’ta söyledi. Bende ona kızdım neden şimdiye kadar söylemedin dedim. O da bilemediğini söyledi. Bu durumdan dolayı hususunda kardeşim Baran Güran’ın Derik tarafına davetiye dağıtmaya gittiğini, oğlu olan Hüseyin Güran’dan şüpheleniyorum. Uğur Güran’ın ifadesinin alınmasını istiyorum.
Güran beni arayarak, beni ve köylüleri bizim köyün etrafında alakasız köylere doğru göndermeye çalışıyor, arama esnasında Barış’ın boşuna bağırıp çağırdığı ve anlamsız konuşmalarının olduğunu Ömer Güran’ın aynı şekilde bizi köy mevkiinin uzak çevre yolunda Necmettin Duran isimli şahsın oğlu ile konuştuğunu, evlerinin altına atıldığını öğrendiğini ve bu hareketlerinden dolayı yine kendisine kızdım. Görevli jandarma ekibi ile ayrıldım, arama olayında devamlı hedef şaşırtma yapıyorlar kendilerinden şüpheleniyorum."
"BEN ARTIK KİMSEYE GÜVENMİYORUM"
"Maşallah Güran’ın köyde bize söylediği kızımızı sözde kızı olan Birsen Güran’ın 17:00’de gördüğünü, onların evinin kapısını çaldığını söylüyor, kamera saatinde zaten bu saat tutmuyor. Benim kızım neden okulun önünden değil de köyün altından gitsin? Hiç kullanmadığı yolu niye kullansın? Kamera görüntüsünde okulun oraya gelmemiş gözüküyor, okulun arka tarafında da kamera vardır.
Bu hususla ilgili de eşimin ifadesinin alınmasını istiyorum, tahmince bizi ve jandarmayı şaşırtıyorlar ben onun iddiasına inanmıyorum. Bizim kızımız okulun orda o saatte zaten gözükecektir. Üvey annem Süheyla Özkan, ‘Saat 17:00 ve 18:00’e kadar saman dolduruyorum. Kimse buradan geçmedi’ diyor. En doğrusu kameradır. Benim kızım hayatta yanlış yol kullanmaz. Ben artık kimseye güvenmiyorum artık bundan sonra huylandığım herkesi söyleyeceğim.”