Mülteci sorunu çözülür mü?

Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras 95 yıl sonra Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi Toplantısı için İzmir'e gelen ikinci Yunan başbakan olarak kayıtlara geçti. Zaten ondan önce kente ayak basan Dimitrios Gunaris de Yunan ordusunun 1922'de Mustafa Kemal Atatürk'ün yönetimindeki orduya yenilmesinden sorumlu tutularak Yunan devrim komitesi tarafından 5 arkadaşı ile birlikte kurşuna dizilerek Atina'da idam edilmiş… Bu da tarih kitaplarında ve kayıtlarda var.

Türkiye ile Yunanistan arasında yıllardır devam eden gerilimli ilişkiler zaman zaman kopma noktasına geliyor. Kardak Kayalıkları krizi, kıta sahanlığı sorunu, it dalaşı mevzusu ve iki ülkenin parlamentosunda farklı tarihlerde kabul edilen 'casus belli' konusu bunlardan bazıları…

İki ülke daha önce de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı sırasında eski Yunanistan Başbakanı Konstantin Aleksandru Karamanlis ile kişisel dostluğu üzerinden yakınlaşmıştı. Şimdi ise iki ülkeyi birbirine yakınlaştıran en önemli unsur ise siyasi çıkarlar. Bu konunun en önemli başlığı ise mülteci sorunu... Suriye'deki savaş sonrasında Türkiye tarihten gelen sorumluluğunun gereği mültecilere kucak açarak ev-aş-iş verdi. Resmi olmayan kayıtlara göre Türkiye sınırlarından içeri giren mülteci sayısı 3 milyona yaklaşmış durumda. Gelenlerin büyük bölümü daha büyük hayaller uğruna Avrupa ülkelerine gitmek için çabalıyor. Ege Bölgesi de bu geçiş için mülteci köprüsü görevini yürütüyor. Tabi ki organizatörlerin para kazanma hırsı, yasa dışı göçmen kaçakçılığı rantı ve arz-talep konusu da gündeme gelince denizleri aşamayanlar da oluyor. Sadece bu yılın ilk üç ayında 200'e yakın kişi denizde boğularak can verdi. Uluslararası Göç Örgütü'nün rakamlarına göre savaşın çıktığı dönemden itibaren Türkiye üzerinden, ölümü göze alan 821 bin kişi Yunanistan'a geçmeyi başardı.

İzmir'de bakanların da katıldığı toplantının ardından Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Yunanistan Başbakanı Çipras'ın açıklamalarından da anlaşılacağı üzere Türkiye hem ortağını hem de diğer Avrupa ülkelerini 'Suriye'deki savaşın sorumlusu olmama' konusunda ikna etmiş durumda... Mülteciler meselesinde kamuoyunun ilgisini vize muafiyeti çekse de mültecilerin iade edilmesinin etkisini her halde yaşadıktan sonra hissedeceğiz. Birincisi, 10 bin kişilik iade olması durumunda Türkiye şartları uyan yeni 10 bin kişiyi yasal yollardan Avrupa'ya gönderebilecek. Tabi ki geçiş için parasını kaptıran, organizatörlerin kucağına düşen, çocuğunu, ailesinin fertlerini kaybeden fakat buna rağmen karşıya geçmeyi başaran göçmenler tercih edilmeyecek. Hiç denememiş, Türkiye'de çalışan ya da kamplarda barınanlar tercih edilecek. Avrupa yine, anlaşma şartları gereği Suriye dışında başka bir ülkeden gelenleri kesinlikle kabul etmeyeceğini ifade ediyor.

İki ülke ayrıca Ege Denizi'nden mülteci geçişini anlaşma sonrasında sıfırlamak üzerine bir sistem kurmuş durumda... Çipras toplantıda Türk tarafı ile temasında, 'bu teknolojide geçiş engellenebilir' sözlerinin altını çizdi. Bu yüzden NATO'nun konuya el atmasının önü açılıyor. Şu anda geçiş noktası konumunda olan İzmir, iki ülkenin aldığı bu kararda büyük sorumluluk taşıyor. Hemen ifade etmek gerekirse en büyük sorun 'Hot Spot' olarak ifade edilen kabul merkezlerinin yetersizliği… Denizde yakalanan mülteciler okulların spor salonlarında, kötü koşullarda, beton duvarlar arasında işlemlerinin yapılmasını beklemek zorunda kalıyor. Yine, sahil güvenlik komutanlığının ekipman ve araçları yetersiz. Hem havadan, hem de karadan yeterli denetim yok. Sahillerde görevli devlet yetkilileri bile milyarları bulan ekonomik rant karşısında suça karışabiliyor. İnsan kaçakçılığı iddiasıyla tutuklanan cami müezzini, karakol komutanı, polis merkezi görevlisi bunlardan sadece bir kaçı…

Son olarak uluslararası toplumun yakından takip ettiği coğrafyanın önemli merkezi olan İzmir'den verilen mesajlar umarım muhataplarına ulaşır ve yetkili makamlar hızlı bir şekilde gereğini yapar. Başta Yunanistan olmak üzere Avrupa ülkeleri başlarına gelen en büyük sosyolojik sorun nedeniyle Türkiye ile işbirliği yapmak zorunda olduklarını biliyor. İki ülke hükümetinin liderinin ölümleri 'utanç verici' olarak nitelendirmesi de meselenin çözümündeki kararlılığı ifade ediyor. Umarız sorun kısa sürede çözülür, savaşlar olmaz, insanlar ölmez, Ege Denizi barış-dostluk ve kardeşlik şarkılarına ev sahipliği yapar.