’“Mazeretim var, asabiyim ben’”

’“Erkekler neden psikiyatriste gitmez’” ile ilgili bilimsel temelleri açıklamaya söz vermiştim. Konuya kadınlardan başlayacağım’¶:
Ruhsal hastalıkların bir kısmı kadınlarda, erkeklere göre daha sıklıkla görülür. Bunların başında (major) depresyon, distimik bozukluk (yani kronik ama hafif depresyon), panik bozukluğu, yeme bozuklukları (anoreksiya nevroza, bulimiya nevroza), somatizasyon ve konversiyon bozukluğu (bedensel yakınmalarla giden ruhsal hastalıklar) ve yaygın kaygı bozukluğu gelir. Yani duygularla ve kaygılar ile ilgili durumlar, kadınlarda daha sık. Bu hastalıklar çoğunlukla kişinin yani çekenin keyfini kaçıran ve yaşam kalitesini bozan durumlardır. Yaşam boyu görülme olasılıkları da fazladır. Örneğin, her beş kadından biri depresyon ve her sekiz kadından biri de panik bozukluğundan yakınır.
Mutlaka ilaçla tedavi edilmesi gereken durumlar ise kadınlarla erkekler arasında eşit sıklıkla görülmektedir. Bu hastalıkların arasında bipolar bozukluk (manik-depresif hastalık), şizofreni ve paranoya bozukluk gibi düşünce bozuklukları ve obsesif kompülsif bozukluk (takıntı hastalığı) gelmektedir. Bu hastalıklar daha uzun süreli tedavi gerektirir ve hastane yatışları da olabilir. Yatarak tedavi edilen hastaların cinsiyet oranlarına baktığımız zaman, arada cinsiyet farklılığı olmadığını görüyoruz. Tüm dünyada, Türkiye’’de, İzmir’’de kadınlara ve erkeklere ayrılan yataklar eşit sayıdadır ve yatarak tedavi edilen hastalar da...
Erkeklerde daha sık görülen durumlara gelince:
Alkol ve madde (sigara, alkol, kahve, eroin, kokain vd.) kullanım bozuklukları ve antisosyal kişilik bozukluğu (psikopatlık). Okuduklarınız tüm dünyada yani gelişmiş, gelişmekte olan ve ilkel toplumlar için geçerlidir. Alkol ve madde kullanım bozukluklarının tedavisindeki başarı, kişinin yardım arayışına bağlıdır. Zorunlu tedaviler geçicidir ve kısa sürelidir. Bu hastalıkların tedavisinde motivasyon önemlidir. Terapi ile tedaviye uyumla başarı şansı yüksektir.
Yardım arayışına gelince’…
Psikiyatrik tedaviyi kabaca ikiye ayırabiliriz: zorunlu tedaviler (hastaneye yatırarak tedavi ettiğimiz ya da ailesinin zoru gelip mutlaka tedavi edilmesi gereken durumlar) ve danışanın yardım arayışı ile başlayan tedaviler (kimi ilaç tedavileri, psikoterapilerin hepsi)’…
Yardım arayışı olan, yakınmaları ve yakınmaların neden-sonuçları konusunda içgörüsü olanlarla alınan yol, yüz güldürücüdür. Kadınların erkeklere göre daha yardım arayışı (sadece ruhsal yakınmalar için geçerli değildir, diğer bedensel hastalıklar için de geçerlidir) içindedir. Yakınmalarını erkeklere göre daha başarı ile tanımlayabilirler. Her ne kadar doğu toplumlarında duygu dili yerine beden dili kullanıyor olsa da’… Yani sıkıntıların, üzüntülerin, kızgınlıkların bedensel bir yakınma ile tarif edilmesi ya da bu duyguları ayrıştıramayıp, bedenin dile gelmesi’…
Ne ile olursa olsun, kadınlar yardım istiyorlar. Doktora daha fazla başvurmaktadır.
Kimi karikatürlerde erkek beyni resmedilirken, yol sorma ya da yardım arama merkezi rudimente yani güdük bir nokta olarak çizilirken; kadınların konuşma merkezi, beynin yarısından fazlasını işgal etmektedir. Mizah yanını bir yana koyarsak, bu durumun bilimsel dayanağı vardır. Her şey bir şekilde evrime ve yaradılışa dayanmaktadır. Daha sonraları toplumda kadın ve erkeklere verilen rollere’… Daha sonra da atıflara’…
’“Erkek adam ağlamaz’”, ’“Karı gibi gülme ya da konuşma ya da dedikodu yapma’” sözleri erkeklerin yardım arama davranışına olumlu etki yapmamaktadır.