Masum insanları öldürmek

Psikomanyaklara en çok bu zevk veriyor. Sadece öldürmek yetmez. Öldürmenin en acısı, yürekleri en çok yakanı ve insanı dehşete sürükleyen biçimi, özellikle masum insanları kurban seçmek biçiminde tezahür ediyor. Dünyanın neresinde olursa olsun, bir terör örgütü sesini en ziyade, sıradan halk yığınlarını hedef haline getirdiğinde duyurabiliyor.

'Savaş savaşı, terör terörü besler, terörün dini, ırkı ve milleti olmaz' diye tüm insanlığa çağrıda bulunanlar, dün gece Fransa'daki terör saldırısından sonra bir kez daha haklı çıktılar. Geçmişte Irak'ı parçalayan, Afganistan'ı işgal edenlerin çocukları ya da torunları, bir zamanlar babalarını, kardeşlerini, ailelerini ve vatanlarını bu savaşlarda kaybedenler tarafından katlediliyor...

Fransa'daki saldırıdan sonra terör yine kınanacak. Lanetlenecek. Teröre karşı duygu yüklü mesajlar yayımlanacak. Belki bir kaç yerde protestolar düzenlenecek. Ya sonra? Teröre karşı sıkı önlemler alındığının açıklanmasının üzeri daha soğumadan, muhtemelen başka bir terör saldırısı gerçekleşecek. Ve aynı sahne tekrarlanarak masum insanlar ve çocuklar ölmeye devam edecek...

İşte 21. yüzyılda insanlığın ulaştığı muhteşem uygarlık seviyesi!

Dünyanın onda biri onda dokuzunu sömürürken ve her gün kimbilir nerede ve ne kadar masum insan ve çocuk bu bencil, iki yüzlü, din kisvesi altında dünyanın iliğini kurutan kapitalizmin ağababaları, emparyaller ve uşakları tarafından ölüme, sakatlığa, yoksulluğa sürüklenirken, 21. yüzyılın daha barışçı ve yaşanılası bir dünya getirmesini beklemek hayalcilik olurdu aslında...

Belki de bir şarkının sözlerindeki gibi 'hiç birimiz masum değiliz'! Anne karnındaki ceninlere kadar içimizdeki zehri, kini ve intikam dugularını akıtıyoruz, besbelli... Yoksa insanoğlunun birbirini bu kadar canice katletme duygusunu, genetik olmaktan başka, nasıl izah edebiliriz?

Şiddete başvurmanın, doğal bir tepki ya da savunma mekanizması haline gelmesini önlemede en önemli etken 'sevgidir' diye düşünürüm. En yakın çevremizden başlayarak birbirimizi, komşularımızı ve tüm canlıları sevmeyi öğrenebilsek ve çocuklarımıza da bu sevgi ve merhamet duygusunu aşılayabilsek, kaplerimizde kin, nefret ve bencillik duygusuna da yer kalmayacak zaten.

Bence şiddete ve teröre karşı en güçlü dayanışma, kapı komşumuz ve mahallemizden başlamalı. Bugün, yarın ve terör saldırısının olduğu diğer günler komşularımıza sarılmalıyız, kolkola yürümeli, şarkılar söylemeli, yoksulumuza bir kap yemek vermeli, çocukları sevindirmeli, bir huzur evini ziyaret edip yaşlılarla dertleşmeli, bir sakat insanın uzun süredir karşılayamadığı ihtiyaçlarını karşılamalı ve hayata daha çok gülümsemeliyiz. Bu tür bir toplumsal edinimin, öfkeli kalabalıklar halinde sokaklarda 'intikam naraları ' atarak başka tür bir şiddet gösterisi düzenlemekten daha insancıl ve barışa davet edici olduğuna inanıyorum.

Bu zamana kadar, şiddeti kınamak için hep tehdit ettik, hep bağırdık, burunlarımızdan öfke soluyarak nefret kustuk. Ve başka bir şiddetin tarafına düştük ister istemez! Bu kez başka türlü cevap verelim. Siz ne kadar çok öldürseniz, biz o kadar çok kenetleneceğiz mesajını vermek için Fransız Konsolosluklarının önüne çiçekler yağdıralım. Masum insanlar öldürülmesin diye, masum kalabildiğimizi ispat edelim...