Spor

Masada Türk futbolu: İzmir'de 'Lord'lar buluşması

İzmir Büyükşehir Belediyesi ile İzmir Ticaret Odası ev sahipliğinde gerçekleştirilen Spor Zirvesi’nin son oturumuna Fatih Terim, Mustafa Denizli ve Şenol Güneş katıldı. Efsane isimler futbol hakkında çok önemli mesajlar verdi.

Ozan EKİZ / EGEDESONSÖZ – İzmir Büyükşehir Belediyesi ile İzmir Ticaret Odası ev sahipliğinde gerçekleştirilen İzmir Spor Zirvesi toplantısı Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi'nde gerçekleştirildi.

'Efsanelerle Futbol' başlığındaki zirvenin son oturumuna ülkenin bir dönem art arda milli takım teknik direktörlüğünü yapmış Fatih Terim, Mustafa Denizli ve Şenol Güneş konuşmacı olarak katıldı.

TERİM: AVRUPA'DA İSTİKRAR YAKALAMAMIZ LAZIM
Şansal Büyüka moderatörlüğünde gerçekleştirilen oturumda konuşan Terim, 'Kendi ülkemizde oynadığımız futbolla, Avrupa'daki rakiplerimiz arasında fark çok açık. Yıllardır bunu aşmak için çok çaba sarf ettik, kolay da olmadı. Orasını ayrı bir yer olarak kabul etmek lazım. O yüzden daha fazla konsantre, daha fazla dikkat gereken mecra Avrupa. Biz burada kendi içimizde yaptığımız yenilikleri çok beğenirken, onlar da durmuyor. Dolayısıyla akıl ile ekonomiyi çok iyi birleştirmek lazım. Bir transfer politikasını Avrupa için yapıyorsanız, herhangi bir baskı altında kalmadan takımınıza uygun davranmanız gerekiyor. Zaman zaman Avrupa'da hepimize sürpriz sonuç olmuştur, bunlar olacaktır da. Futbolda kimse durmuyor, herkes bir yere gidiyor. Her takım, her takımı yenebilir. Arada bir sürpriz sonuçlara hiçbir itirazım yok ama Avrupa da, Türkiye'deki gibi istikrar bekler. İstikrar yakalamanız lazım. Benim hayatım boyunca verdiğim tüm cevaplarda, Avrupa'nın önde olduğunu, Avrupa'daki başarının Türkiye'den daha önemli olduğunu ifade etmişimdir' dedi

'AVRUPA'YI TÜRKİYE'DEN DAHA FAZLA ÖNEMSİYORUM'
2000 yılında Galatasaray ile UEFA Kupası'nı kazanan Terim, 'Türkiye'de zaten sürekli oynuyoruz. 'Finale gelmek önemli, gelmişken, kupayı da alalım' demiştim. Sonuçta kazananlar hatırlanıyor, orada doğru oynamak lazım. Sonuçta kimse final oynayana bir şey vermiyor. Böyle bakmak lazım. Kendi kişisel fikrim, Avrupa'yı Türkiye'den daha fazla önemsiyorum' dedi.

TERİM: PARA OLUP AKLINIZ YOKSA BİR İŞE YARAMAZ
Futboldaki finansmanlara değinen Terim, 'Para olup, aklınız yoksa bir işe yaramaz. Aklınız var da paranız yoksa o da bir işe yaramıyor. İkisini de çok doğru kullanmak gerekiyor. Eğer ilki işe yarasaydı, dünyanın en büyük zenginleri dünyanın en büyük takımlarını alırlar, istediklerini yaparlar ve başarılı olurlar. İkisi bir arada güzel bir şey. PSG, Şampiyonlar Ligi şampiyonu olamıyor' ifadelerini kullandı.

'İZMİR'DE GÖZTEPE STADI DOLDURUYOR AMA ANADOLU'DA BÖYLE BİR DURUM YOK'
Futbol ekonomisi hakkında görüşlerini aktaran Güneş ise, 'Hazırı alırsanız, bu her alanda böyle. Nereye kadar? Ekonomi bittikten sonra hiçbir şey olmaz. Barcelona üretiyor. Bizde bu sürece geçmek için kulüpler sancılı. Başkan ve hoca kendini kurtarmak istiyor. Hiçbir firmada böyle bir harcama yok. Müdahale etmek ilgili kuruluşların görevi olmalı. Hiçbir taraftar bunu istemez. Bursaspor şampiyondu, şimdi başka yerlerde. Süper Lig'ten düşerken 40 bin kişi olsaydı bugün başkaydı. İzmir de böyle. Göztepe stadı dolduruyor. Almanya'da alt liglerde bile sahalar dolu, bizim ligler boş. Belediyelerin el ele vermesi gerekiyor' dedi.

TERİM: ANADOLU KULÜPLERİNİN BİR MEHMET SEPİL'İ YOK
Taraftar konusunda araya giren Terim, 'Anadolu kulüplerinin bir Mehmet Sepil'i yok' ifadelerini kullandı.

DENİZLİ: İZMİR FUTBOLCU İHRACATINDA STOP ETTİ
İzmir temsilcisi Altay'da uzun yıllar boyunca hem futbolcu hem de teknik direktör olarak çalışan Denizli ise, 'Ben sizlerden biriyim. Bu grup bir daha bir araya gelir mi, bilmiyorum. Kuzeyi Ege'yi ve Akdeniz'i temsil eden bu ülkenin hem sporcuları olduk sonra hoca olduk. Ben bir Altaylıyım. Bu iki can yoldaşımla daha değişik ortamlarda konuşuyoruz. Bizim değil dünya futbolunun bir derdi ama futbol ekonomisi inanılmaz boyutlara oluştuğu için FIFA ve UEFA maç sayılarını arttırıyor. Haftanın 7 günü maç izleyen ülke olmaz, bıktırır. Yıllarca bu şehrin takımında oynadım, bu şehir futbolcu ihracatı yapan bir şehirdi. Burada stop etmiş durumda. Benim kulübüm yıllarca futbolcu çıkardı ama bu imkan maalesef İzmir'de yok. Göztepe çok zorluklar yaşadı ama tekrar hak ettiği yere geldi' ifadelerini kullandı.

'BİR TEK ŞENOL HOCA'YI İZMİR'E GETİRMEDİK'
Kendisinin ve Terim'in bir dönem İzmir'de teknik direktörlük yaptığını anlatan Denizli, 'Bi' Şenol Hoca'yı getiremedik buradaki camialara. Futbolun tutulacak bir tarafı kalmadı. Bu maliyetler ile karşılaşmak… '80'li yılların sonunda para ve başarı doğru orantılı değildi. Galatasaray Şampiyonlar Ligi'nde yarı final oynadı, Fatih Hoca UEFA Kupası'nı aldı. Şenol Hocamız üçüncülük yaşadı. Galatasaray şampiyon olurken kaç tane yabancısı vardı? Para ile doğru orantılı değil. Türkiye harcadığı paranın yaklaşık onda 1'ini geri alamıyor. Böyle ligin bir tadı olmuyor. Türkiye aşağıdakiler ve yukarıdakiler ligi. Aşağısı kalabalık ve durumları sıkıntılı. Şu anda 9'uncu sıradan sonraki takımların hepsi küme düşebilir' ifadelerini kullandı.

DENİZLİ'DEN TERİM VE GÜNEŞ ANISI
Terim ve Güneş ile ilgili anılarını anlatan Denizli, şu ifadeleri kullandı:

Yaşanmışlıklar var. Fatih ile inanılmaz bir dostluğumuz vardı. Burada bir Galler maçı oynuyorduk. Arkadaki ölü topları o, öndeki ölü topları ben kullanıyordum. 192'lik Galler defansı vardı, Fatih arkadan ölü top kullanacaktı. Ben dirsekle defansa vurdum, içeri giderken bir dirsek yedim yüzüm kırıldı. 'Büyük Kaptan' dediğimiz arkadaş… Gaipten sesler duyuyorum. Kırık elmacık kırığına tokat atıyor, 'kalk kırmızı kartı gördü' diyor. Yarım saat sonra ameliyat oldum. Bu kaptan yani Şenol ile bir milli takımda aynı odadayız. Nasıl korner golü yiyor senden dediler, senin gibi kaleci değiller dedim. Daha sonra bir maçta rakip olduk birkaç zaman sonra. Bir korner oldu, çıkardı arka direkte. Sonra bir daha çıkardı ama üçüncüyü çıkaramadı. Ben Şenol'a koştum, 'gördün mü nasıl yeniyor' dedim.

'TÜRKİYE'NİN FUTBOL EĞRİSİ AŞAĞI DOĞRU DEVAM EDİYOR'
Türkiye'deki futbol ekonomisi konusunda yaşanan zorluklara değinen Denizli, 'Türkiye maalesef futbolda bu bütçeler ile hiçbir kulübün kaldırması mümkün değil. Türkiye'de şartlar böyle devam ettikçe başarı beklemek mümkün değil. Bizim jenerasyonun başarılı yıllarında bütçeler belli ve kısıtlıydı. Fatih gitti ben geldim, ben gittim Şenol geldi. O dönemki bütçelerde farklı bir durum var. Türkiye bunu gösterdi, yine gösterecektir. Ben futbola başladığımda İzmir'den beş tane takım vardı. Bugünkü ortam yoktu. Yüzde 50-50 taraftarla oynuyorduk. Bunu bütçelerle yapman mümkün değil. Harcanan bütçelere bakın, oynanan futbola bakın. Avrupa'da yıllar önce nasılsak şimdiki rakiplerimiz bütçe olarak aynı ama ortada bir başarı yok. Takımlarımızın rakipleri kaliteli değil. Milli maçlardan sonra ülkenin insanı nasıl sokağa döküldüyse kulüplerin başarıları sonrası yine sokağa döküldü. Bu bütçeler çok yüksek, bu maç sayılarını çıkarmak mümkün değil. 25 kişilik kadroları var. Fenerbahçe ve Galatasaray arasında iki tane kadro yaptım, hangisi daha değerli net şekilde cevap veremezsiniz. Bu fiziksel harcamalarda dinlenme süreleri uygun değil. Şu anda marka değeri yükseldiyse verilen para ile gösterilir. Türkiye'nin futbol eğirisi aşağı doğru devam ediyor' dedi.

'ÇOĞU KULÜPLERİMİZ KURUMSAL DEĞİL'
Sürdürülebilir başarının önemine değinen Terim, 'Bazı şeyleri beraberce tekrar söylemek istiyorum. Bugün artık her şey ölçülüyor. Performansın ve hocaların her şeyi anında ölçülüyor. Sürdürülebilir bir başarı nasıl elde edilir? Bu başarı acaba kurumsallaşamayan bir kulüp kapısında nasıl elde edilir? Çok zor. Bunların sürdürülebilir olması lazım. Bunların bir kurum tarafından. Ne var ya ben de yaparım başkan veya yönetici olan büyük bir kesim var. Bir kulüp yapısının da diğer hayatımızda ve siyasette olduğu gibi kurumsal yapısı olması lazım. Bunların hiçbirini kendi ülkemizde yaşamıyoruz. Birkaç tane istisnayı tenzih ediyorum. Profesyonelliği en doğru şekilde tanımlandığı, yöneticinin idareci olmadığı, ekonominin her sene artı gösterdiği ortam, kaybettiğinde devam edebilen… Önce bunları halletmeliyiz. Zaten sistem içerisinde 1960'larda lig başlarken dernekler kanununun amacı şu; kar etmemek. Milyar dolarla gidiyorsunuz mantık doğru değil. Şimdi kar etmeyeni yolluyorlar. Olaya kurumsallaşamayanlardan bakmak lazım. Hocalarımın söylediklerine katılıyorum. Her başarı hiç kolay olmamıştır, ekonomisi de anlatmayalım. Ana hatlarıyla bunlardan vazgeçmeden devam etmemiz lazım. Kulübün sahibi belli Avrupa ayarında kulüpler var ama çoğu kulüplerimiz öyle değil' dedi.

TERİM SIKIŞIK FİKSTÜR ELEŞTİRİLERİNE SERT ÇIKTI
Sıkışık fikstür eleştirilerine yanıt veren Terim, 'Trafik sıkışmış, gün yokmuş. Hep kendi ülkemizde oynarsak sıkıntı yok. Başarılı olmak istiyorsan 60'tan aşağı maç oynamayacaksın. 30 kişilik kadroda her oyuncuya maaş ödüyorsanız o zaman haftanın belirli günlerine bilimsel olarak her takım hazırlanıyor. Avrupa'da çok maç oynamamızdan yanayım. Program ve planı var bunun. Bilimsel bir şekilde bir sürü dönüşü var. 2000 yılında şampiyon olduğumuz yıl 70 maç oynamışız. O zaman için çok yüksekti bu sayı. Türkiye Kupası'nı, ligini, Avrupa'yı aldık. Biz 30 tane oyuncuya neden para veriyoruz, lig ve kupa için 22 oyuncu yeter. Oyuncuyu, hocayı, yöneticiyi sebebe alıştırmayalım. Pazar'dan Çarşamba'ya maç olmasa şikayet ediyorsunuz. Yağmur yağıyor maç kaybediyoruzdan geldik buraya. Rakip başka yerde mi oynuyordu? Direğe çarpmanın mutluluk verdiği tek ülke biziz. 10 cm'den direğin eni mutlu oluyor, içeriye atamadın. Şanssızlık değil beceriksizlik bunun adı. 7 günde daha fazla oynanmasından yanayım. Bulgaristan'ın ötesi diye cümle vardı. Tarihin en yetenekli milli takımı ile hiç başarılı olamadık. Ben bu sıkışık trafiğe rağmen böyle olmasından yanayım. Üç güne bir maç oynanmıyorsa Ocak'tan sonraya kalamadınız demektir. Avrupa'da kalalım, biz birbirimizle oynarız' diyerek eleştirilere yanıt verdi.

'TEKNOLOJİ İLE HALA ŞÜPHEYLE BAKIYORSAK…'
VAR teknolojisi ile ilgili görüşlerini aktaran Güneş, 'Teknoloji ile doğruyu bulursunuz ama tartışmayı durduramazsanız niyet sorgulanır. Hata varsa eski haline gelsin. VAR sistemine karşı değilim. En çok şüpheyle bakılan bir durum futbol, teknoloji ile şüpheyle bakıyorsak hala… Kurumsallığın arttığı yerde hata olunca kabul edilmiyor. Avrupa'da hakemlere güven var, burada bu durum yok. Güvensizlik sonrası kötü niyet başladı. Ben hakemlerle ilgili konuşmayacağım. Oyuncuya veya kendime mazeret bulmak istemiyorum. Hakem sahaya çıktığı zaman koşu alanını bile bilmiyor. Bu hakem Süper Lig'te olmaması. Hakem yenilemek acemileri oraya koymak değildir. İyi niyetli olmak yetmiyor. Biz düzgün ama aynı zamanda becerili insanlara ihtiyacımız var. VAR sisteminde hakem gözünün gördüğü olayı vermiyor. Teknoloji madem bu kadar ama VAR'ı dinlesin ama göstermesine gerek yok. Kalitenin ve başarının doğru orantılı olduğu bir dönemde değiliz. VAR'daki kötü niyetle yaptı diyorlar, güvensiz bir ortam var. Tartışmaya devam edeceğiz' ifadelerini kullandı.

DENİZLİ: TÜRKİYE FUTBOLUNDA GÜVENSİZLİK İKLİMİ VAR
Türkiye futbolunda güvensizlik ortamına değinen Denizli, 'Yerel yapıya baktığımızda sistem güvensizlik üzerine kurulmuş. 50'li yıllardan beri devlet vatandaşa güvenmemiş sonra vatandaş güvenmemiş. Bu güvensizlik hep bir soru işareti. Buraya gelene kadar hatalar olmuş. Yüreği olmayan insanların ne futbolcu, ne teknik adam, ne gazeteci olma şansı olmaması lazım. Risk dediğimiz faktörü ele almıyorsan bu işi yapmayacaksın. Genç yaşlarda başladık bu işlere. Bu Türkiye'de yıkılması gereken birinci etken, güvensizlik ortamı. Türkiye'nin futbol tarihine bakınca başarılı olduğumuz için bir aradayız. Sayfanın arka tarafına bak, bize yapılan eleştirilere bak. Övgü mü eleştiri mi çok, tartışılır. Güvensizlik üzerine kurulu bir sistemde yarının ne olacağını hocalar biliyor. Bu sistem üzerine yöneticilier teknik konularda konuşma yapıyor. Yöneticinin olmayan fikrini maalesef kabul ediyorsa. Böyle olunca yönetici tavrından vazgeçmiyor. Arsenal'da 25 yıl görev yapan adam 1 defa şampiyon oldu, 25 ay tahammül edilmez bizim ülkemizde. Belki kovulur Çeşme'ye gelir kızımın yerine belediye başkanı olurdum… Başarısız olarak gelirdim Çeşme'ye rehber olurdum. Başarmaktan başka çarem yoktu. Biz milli takımlarda oynarken ilk kalktığım zaman hocamın vücut diline bakardım. En fazla güldüğüm zamanlar maç günlerimdi, yapmacık da olsa inandırıcı oluyordu. Futbolcuya güven vermek bakımından… İddialı demeç verince seni destekleyen bir grup vardı. Tarihsel olarak hepsini yaşadım. Kaçar saat uyku uyuduk hoca olarak? 35 yıldır 5 saat uyku uyumadım. Bana her türlü uyku ilacı getirttiler. Fatih Terim başarılı hoca değildir diyemeyenler kendisinin değerini ispat etmek için eleştiri yaparlar. Bizi eleştirenler daha iyi biliyor olsalardı onlar geldi. Onlarda bir tek yürek yoktu, riski göze alamadılar. 50 yıldır bunların hepsini yaşadık. Tesadüfen gelmedik. Çocuklarımızın ve ailelerimizin yüzünü görmediğimiz aylar oldu. Sadece Türkiye'de değil dünyada da başarmanın karşılığı yalnızlıktır. Restorana yalnız gidip yemek yiyemedim, aç yattığım geceler oldum. Tek başına mekana girince depresyona giriyorum. Yalnızlığı çok yaşadım. Yalnız yaşayan bir insandım. Fatih Şenol eve giderdi çocukları ile' dedi.

TERİM: HAKEMLERE GÜVENİRSEK ÇOK ŞEYİ ÇÖZERİZ
VAR hakkında düşüncelerini dile getiren Terim, 'VAR'ın geliş sebebi çok açık, yardım edecek. Başka bir görevi yok. Yanlış kararları beraberce minimize etmek. Teknik adamlar gibi hakemlerin de şanssızlığı var. Benim için faul olan senin için olmayabilir. Münakaşaya açık konularda futbol kültürü çok gelişmemiş ülkelerde anlaşmak çok zordur. Biz hakemlere çok yardım etmiyoruz. Atamaları kulüplerin ortak. VAR olmayanı orta hakeme göstermekle başladı. Baksan iyi olur diye başladı. 30 saniyeyi geçmezken 5 dakika duruyor. Bana göre penaltı, bence faul bunlar çok yanlış. Yönetecek olan orta hakemi. Maçın hakimi o. Hakim savcılarına danışır, hakem 1 saniyede karar vermek zorunda. VAR hakemleri yardım etmek gerekirken 'bence, bana göre, benim görüşüm' olmuyor. Her şeyi olduğu gibi göstereceksin. VAR olmadan da tartışıyorduk, yarın yok olsa yine tartışacağız. Zamanı azaltarak kararlar verelim. Orta hakem idare ediyor, onlar orta hakemi idare etmesin. İtalya'yı seyredin, neredeyse VAR'a gitmeden bitiyorlar. Yardımcı olsunlar sadece. Bazı yerlerde VAR'a gidiyor, 30 kişi orada yanında. İnsana olan güven çok önemli. Onlara güvenirsek çok şeyi çözeceğiz' dedi.

'MOU İLE BURADA HİÇ GÖRÜŞMEDİK'
Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mouruinho hakkında görüşlerini dile getiren Terim, 'Mourinho konusunda çok fazla bir şeylere gerek yok. Dünyada en başarılı antrenörlerden bir tanesi. Burada hiç görüşmedik' dedi.
Futboldaki ekonomiye değinen Güneş, 'Trabzonspor'daki idari ve ekonomik konuları başkan yürütüyor. Oradaki amaç faize büyük para gidiyordu onu azaltmak için. Sık sık yönetimler değişti, ekonomik harcamalara müdahale edildi. 4 milyar idi o zamanlar 4 büyüklerin borcu bugün 30 milyardır. Denetleme Kurulu ile yaptırımlar yapıldı, kısmen kısıtlama oldu. Zaman geçti kısıtlamalardan sonra bu sefer tam tersi bir duruma düştü. Yönetimler geçici olduğu bugün yapılan harcamalar bir sonraki yönetimi ilgilendiriyor. Bu yönetim oldukça kulüpler aklı selim oldukça düzeltmeye çalışıyorlar. Bunun kulüplere bırakılmaması gerekiyor. Her şampiyon takım bir süre sonra krizler geçirebiliyor. O harcamaların yüksekliğinden dolayı oluyor bu. Kulüplerin idari ve ekonomik yapısını düzeltmesi lazım' dedi.

ÖZGENER VE TUGAY'DAN VEDA KONUŞMASI: SENEYE BULUŞMAK ÜZERE
Son olarak zirvenin bitiminde konuşma yapan İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, 'Çok kıymetli üç hocamıza çok teşekkür ediyorum. Bizim için çok büyük bir onurdur. Çok keyifli bir sohbet oldu. Bu bölümden önce çok kıymetli sporcularımızın başarı öykülerini dinledik. Onlara da çok teşekkür ediyorum, hepinize seneye buluşmak üzere diyerek veda ediyorum' dedi. Özgener'in ardından veda konuşması yapan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay ise, 'Hayatımızda çok önemli yer kaplayan bu dört misafirimizle sahneyi paylaşmanın onurunu yaşıyorum. Mahmut Bey'in mesajını anlıyorum ve seneye bir defa daha yapacağız diyorum' ifadelerini kullandı.