Mağduriyet algısı!

Cumartesi akşamı oynanan Göztepe-Fenerbahçe maçının yankıları hala sürüyor. Yaklaşık 40 saattir memleketin ana gündeminde ilk sıraya yerleşen olaylı gece futbol haricindeki her detayın en ince ayrıntısına kadar irdelendiği komplike bir kaos ortamına dönüştü.

VAR Hakemi olarak görevlendirilen Fenerbahçe maçlarının kadim dostu Mustafa İlker Coşkun ismi skandallar zincirinin ilk halkası olarak önümüze çıkıyor. Geçtiğimiz sezon yine Fenerbahçeli bir futbolcunun maç oynanırken 'Akıllı ol yoksa buradan çıkamazsın' diye açık açık tehdit ettiği Kadir Sağlam'ın da bu karşılaşmada düdük çalacak olması sergilenmesi muhtemel bir tiyatronun provası niteliğindeydi. İlk 2 aşamayı tereyağından kıl çeker misali sorunsuz çözdüğünü düşünen gizli ellerin işin esas zor kısmıyla ilgili de bir planlarının olacağı aşikardı. Deplasman kontenjanı ölçüsünde Gürsel Aksel'e gelen Fenerbahçe seyircisinden bir bölümünün stada alınmayıp güvenlik güçlerinin sert müdahalesine maruz kaldıklarını iddia edenlerden bunun gerçek sebebini acilen açıklamalarını bekliyoruz.

Biraz da gelelim saha içerisine!

Vücut dilinden baskı altında maça başladığı net belli olan Kadir Sağlam çaldığı alakasız faullerle henüz işin başında Fenerbahçeli futbolcuların dokunulmazlığını cümle aleme ilan etmiş oldu. Dakikalar 29'u gösterdiğinde Kubilay Kanatsızkuş'un mücadelesi ve gayreti sonucunda Romulo'nun atmış olduğu buz gibi golün bu kez de VAR'ın başında bulunan 'özel seçilmiş' kişi tarafından VAR Protokolüne aykırı biçimde iptal edilmesi süreci gerginliği iyice tırmandırmıştır. Tüm bunlar yetmezmiş gibi penaltıyla uzaktan yakından alakası olmayan bir pozisyonun sırf Fenerbahçe öne geçsin diye uydurulması futbolu temiz haliyle seven herkesin vicdanlarını kanatmıştır.

İkinci yarının hemen başı karşılaşma oynandığı esnada eşi benzerine az rastlanır bir olaya şahitlik ettik. Fenerbahçe Başkanı Ali Koç'un silahlı korumalarıyla birlikte kesinlikle yasak olmasına rağmen saha içerisine girip kendi seyircisinin yanına gitmesi bardağı taşıran son damla olmuştur. Gerginlik seviyesinin sınırlarının zorlandığı o anlar neticesinde Göztepemizin CEO'su Sayın Kerem Ertan'ın uyarılarını da duymazdan gelen Ali Koç Göztepe Tribünlerini iyiden iyiye alevlendirmiştir.

Ortaya çıkan tablo neticesinde 'Yazılı ve Görsel Basın' gücüyle yaratılmaya çalışılan mağduriyet algısı asla hedefine ulaşmayacaktır. Geçen sezon TFF'nin oluşan krizleri doğru ve hakkaniyetli şekilde yönetemeyip gerekli cezaları vermemesi, henüz ligin 2.haftasında ortalığın karışmasına yol açmıştır.

İşin ana fikrine gelecek olursak;

Göztepe, Trabzonspor, Bursaspor, Sakaryaspor ve daha nice Anadolu kulüpleri bu memleketin büyük değerleri, gözbebekleridir. Göztepe camiası ve taraftarı Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray öncelikli Türk Futbolu düzenini şiddetle reddetmektedir. Onlara tanınan sayısız imtiyaz ve imkanı tasvip etmemektedir. Haksız rekabet ortamını kabul etmemektedir. Anadolu kulüplerinin kapısına 8-10 milyon $ borç için kilit vurulup bunun kat ve kat fazlası borca sahip olan İstanbul ekipleri için bin bir kolaylık sağlanıyorsa bunun adı haksızlıktır, eşitsizliktir, adaletsizliktir.

Sürekli tartışılan ve gündemi meşgul eden Türk Hakemlerini de uyarmamız gerekiyor. Artık kendinize gelin, büyük maç alacaksınız, 3-5 kuruş fazla kazanacaksınız diye insanların vebaline girmeyin, camiaların tahammül ayarları ile oynamayın, şeffaf ve dürüst yönetim sergileyin, tehditlere boyun eğmeyin.

Son sözümüz de İZMİR'in tüm Yerel Yönetimlerine ve Vekillerine. Neden sessizsiniz? Nerede Göztepe'ye olan desteğiniz? Yoksa olayların soğumasını mı bekliyorsunuz ?

Korkma Türkiye Göztepe var!

Sevgi, Saygı ve Bağlılıkla…