Bugün Pazar…
Hiç bitmeyen sevgi ve saygıyla...
Atatürk'ü bu köşede anma ve hatırlama günü...
Bir kez daha...
Az bilinen yaşanmış bir öyküyü paylaşalım...
Bunu yaparken de...
'Çankaya' kitabının yazarı…
Falih Rıfkı Atay'ı…
Saygıyla analım…
***
Her evliliğin bir 'altın' kuralı vardır…
Zincirleme hatalar yapıp…
'Birbirinizi kırıp-dökmeyeceksiniz…'
Çünkü…
O hatalar 'derin iz' bırakıyor…
Ve yaralar hiç ama hiç kapanmıyor…
***
Böyle bir girişten sonra…
'Zaman Tüneli'ne dalalım ve…
Atatürk'ün…
1000 gün evli kalan İzmirli Latife Hanım'la yaşadığı…
Garip bir olayı anlatalım…
***
Falih Rıfkı Atay'ın 'Çankaya' adlı kitabında…
'Gaf' başlığı altında yer alan o unutulmaz anı şöyle anlatılıyor:
Bir akşam yine eski köşkte toplanmıştık…
Bir kaç bayan misafir de vardı…
Biri de Latife Hanım'dı…
Misafirlerine tek tek ne içmek istediklerini soruyor…
Ardından garsona emir veriyordu…
Sıra Şükrü Saracoğlu'na geldi…
(Burada bir parantez açalım… Saracoğlu, İzmir'in Ödemiş İlçesi'ndendi… Mülkiye mezunuydu, Ödemiş'te belediye başkanlığı yapmıştı… 1923'te İzmir mebusu olarak TBMM'ye girmişti… 1938 – 1942 arasında Dışişleri Bakanlığı, 1942-1946 arasında Başbakanlık, 1948-1950 arasında da TBMM Başkanlığı yaptı…)
Saracoğlu pek içki içmezdi… Birden, 'Şampanya istiyorum!' dedi…
Misafirlerinin mutluluğunu…
Son derece kibarca her şeyin üstünde tutan Atatürk…
Garsona seslendi:
'Beyefendiye şampanya getiriniz…'
Nedense ev sahipliğini fazlaca üstüne alan Latife Hanım…
Garsona 'Getirme, hatır için söylemiştir…' der gibi işaret ediyor…
İçkiler geliyor, ancak Saracoğlu…
'Şampanyamı isterim…' diye tekrarlıyor…
Tatlı sohbetlerine başlamak için acele eden Atatürk'ün canı sıkılıyor…
Garsona biraz sertçe sesleniyor:
'Canım beyefendinin şampanyasını getirseniz ya…'
Latife Hanım, yanında oturduğu Saracoğlu'na…
Kimseye işittirmeyecek bir sesle…
'Eskiden beri hep şampanya mı içerdiniz?' demesin mi?
Demesi bir şey değil!
Pek hassas olan Atatürk bunu duymasın mı?
Saracoğlu bir saracın oğluydu…
Atatürk de nihayet bir gümrükçünün!
Gazi Paşa, kıpkırmızı kesilmişti…
Latife Hanım'a elinde olmadan şöyle seslendi:
'Hanımefendi; siz bu centilmenlerle bir mecliste bulunmaya layık değilsiniz…'
Bu sözden haklı olarak alınan Latife Hanım…
Ayağa kalktı ve sofradan ayrıldı…
Ortam buz gibi olmuştu…
Gazi Paşa yüzünü asmış, kimse ses çıkarmıyordu…
Ölüm sessizliği denen şeydi bu…
İşte o sırada…
Nuri Conker'in, sanki şarkı söylemek için…
Boğazını hazırlıyormuş gibi öksürdüğü duyuldu…
Herkes O'na bakıyordu…
Tekrar sesine ayar verdi ve…
Pek ciddi bir görüntü sergilerken…
Dudaklarından şunlar döküldü:
'La hayre fi hine ve la büdde min hünne…'
Atatürk de şaşırmıştı…
Başını kaldırdı; 'Ne demek o?' diye sordu…
Conker, hiç bir şey olmamış gibi…
Şöyle deyiverdi:
'Yani efendim, (Onlardan hayır yoktur; fakat lüzumludurlar!) Hanımefendilerimiz için söylenmiştir…'
Davetli hanımefendiler bile kendilerini tutamayıp güldüler…
Sofranın üstündeki karabulut dağılmıştı…
Ancak…
Latife Hanım, müthiş alınmış ve kırılmıştı…
Gece boyunca aşağı inmedi…
Nokta…
HAMİŞ: Sevgili okuyucularım… Tarih'i didik didik etseniz de 'abartılmış' hatta 'inanılması zor' anılardan kendinizi alamazsınız… İzmir'in Ödemiş ilçesinin tarihindeki ilk belediye başkanı, Başbakan, Dışişleri Bakanı, TBMM Başkanı, Milli Eğitim, Maliye ve Adalet Bakanı koltuklarında oturan Şükrü Saracoğlu'yla ilgili, araştırmacı - yazar Aytunç Altındal'ın müthiş iddiasını gazeteci Arda Uskan, bundan 13 yıl önce (27 Eylül 2010) 'Takvim Gazetesi'nin sayfalarına taşımıştı… Yazar Altındal'a göre, 1942'de Başbakan olarak görev yapan Şükrü Saracoğlu, Amerikan ajanıydı… Hatta kod adı; 'Harem'di… O iddia kanıtlanamadı…
Sonsöz: 'İyi bir kadın erkeği etkiler, zeki bir kadın ilgi uyandırır, güzel bir kadın büyüler, anlayışlı bir kadın ise, o erkeğe sahip olur… / Anonim…'