Bugün Pazar...
Hiç bitmeyen sevgi ve saygıyla...
Atatürk'ü bu köşede anma ve hatırlama günü...
Bir kez daha...
Az bilinen önemli bir gelişmeyi paylaşalım...
Hürriylet Gazetesi, 16 yıl önce Romanya'nın Devlet Arşivi'nde çok önemli bir belgeye ulaştı… 80 yıl öncesinin Romanya temsilcisi V. Anastasiu, Atatürk ile Latife Hanım'ın biten evliliğine değiniyor ve ilginç bir iddiayı gün ışığına taşıyordu… İşte, o 'boşanma harçlığı' öyküsü…
*
Sevda masalları başlarken özellikle…
'Gün gelecek bu masal da bitecek!' deseler, kimse inanmaz…
Ama…
Kader bazen öyle yeni kapılar açıyor ki…
'Seni ömrüm boyunca seveceğim…' diyen bir erkek…
Ya da…
'Seninle yaşlanmak istiyorum…' diyen bir kadın…
Gün gelip, yollarını ayırdıklarında…
Biz de film seyreder gibi…
'Hani o aşk ateşi hiç sönmeyecekti?' diye mırıldanıyoruz…
Olmayınca olmuyor işte…
***
Atatürk 42 yaşında İzmir'de evlendi…
Uşakızadelerin kızı Latife Hanım, o sırada 25 yaşındaydı…
Paris'te Sorbonne Üniversitesi'nde hukuk eğitimi almış…
Ayrıca Londra'da dil öğrenimi görmüştü…
Gazi Mustafa Kemal ile Latife Hanım…
29 Ocak 1923'te…
Muammer Bey'in Güzelyalı'daki evinde nikahlandılar…
***
Kısa bir süre sonra…
Mustafa Kemal Paşa ile Latife Hanım arasında…
Tartışmalar yaşanmaya başladı…
İzmirli Latife Hanım…
Gazi Paşa'nın gece yarılarına kadar arkadaşlarıyla ile ülke sorunlarını tartışıp, kendisine fazla zaman ayıramadığından yakınıyordu…
Mustafa Kemal Paşa da…
Latife Hanım'ı…
Siyasi işlere sıkça müdahale etmekle suçluyordu…
***
Sonunda bardak taştı…
Anlatılanlara göre…
Gazi Paşa ile yurt gezilerine katılsa da…
Bu hayatın kızı değildi Latife…
Doğrusu, biraz da tatlı şımarıktı…
Sonunda…
Herkesin arasında…
Atatürk'e, 'Mustafa…' diye seslenmesi…
Bardağı taşıran son damla olmuştu…
***
Artık bu evlilikten 'hayır' gelmeyeceğine…
Karar veren Mustafa Kemal…
İsmet Paşa'yı arayarak, kararının kesin olduğunu…
Boşanmak istediğini ve gelişmelerin…
Anadolu Ajansı eliyle radyodan tüm yurda bildirilmesini emretti…
Ayrıca…
Latife'nin İzmir'e gönderilmesini istedi!
5 Ağustos 1925'te resmen boşandılar…
***
Ancak, bu olayın bir 'tık' öncesi vardır…
Ve pek az kimse bilir…
Hayatı boyunca Atatürk'ün yanı başından…
Taaa vefatına kadar ayrılmayan Salih Bozok…
O özel ayrıntıyı şöyle anlatıyor:
Atatürk, o geceyi (13 Ekim 1924) Kayseri'de geçirdi…
Sabah, İnönü'ye verilmek üzere yazdığı mektubu…
Ne yaptığımı sordu…
'Yanımdadır…' dedim…
'Onu yırt at!' dedi…
Mektubu önünde yırttım…
Sonra…
Yırtılmış mektubu korumamı istedi…
O mektupta şunlar yazıyordu:
Azizim İsmet,
Latife Hanım Ankara'ya geliyor… Beraber seyahate devam etmeyi münasip görmedik… Çünkü iki senelik tecrübe, beraber yaşamak imkanı olamayacağına kanaat hasıl ettirdi… Kararımdan kendisini haberdar ettim… Çok mahzundur… Zatıalinizin ve Fevzi Paşa Hazretleri'nin ihtilaf için delaletinizi rica edecektir… Kararım katidir… Yalnız gerek kendisinin ve gerek ailesinin şeref ve haysiyetini rencide etmek istemiyordum… Kendisine ve ailesine hürmetimi ve hakiki dostluğumu muhafaza edeceğim… Suret-i infikaki (ayrılış biçimini) Ankara'da kararlaştırınız… Sükunetle İzmir'e gitmeye muvafakatını temin lazımdır… Gözlerinizden öperim… Gazi Mustafa Kemal…
***
Bu mektup adresine hiçbir zaman ulaşmadı…
Ve bu mektubun yazılış tarihinden…
Aşağı yukarı 400 gün sonra boşandılar…
Bu evlilik iki yıl, altı ay, dört gün sürmüştü…
Aralarında derin bir aşk var mıydı?
İşte onu, kimseler bilmiyordu…
***
Bitiriyoruz…
Atatürk, zarif bir erkekti…
Latife Hanım'ı baba evine (İzmir'e) gönderirken…
Çantasına '50 bin lira' harçlık koymuştu…
5 Ekim 1925'te İstanbul darphanesinde ilk Cumhuriyet altını basılmıştı… Beş lira(!) değerindeki ilk altın Mustafa Kemal Paşa'ya gönderildi…
Latife Hanım, çantasındaki o 50 bin lira ile…
O tarihte 10 bin adet Cumhuriyet altın alabilirdi…
Yapmadı…
Bugün 10 bin tane Cumhuriyet altını almak için…
Cebinizde olması gereken para ise…
Yaklaşık 40 milyon lira (eski parayla) 40 trilyondur…
Sonsöz: 'Aşk biterse yorulur insan…' diyenler ne kadar haklı… / Anonim…'