Lady Diana ve Çiller !..

Tansu Çiller'in başdanışmanı olan Hüseyin Kocabıyık, Yeni-Asır ve Star Gazetelerinde yayınlanan röportajında; 'Çiller'i, Lady Diana gibi öldüreceklerdi' dedi…
Çiller; danışmanlarından çok çekti. Biri; Susurluk olayını kastederek,
'Bu vatan için kurşun atan da, yiyen de bizim için birdir' dedirtti, diğeri kırk yıllık Kırat'ı 'Beyaz At'a dönüştürttü, öteki 'Boğazlayan Kaymakam'ı Kemal Bey'i, boğazlanan kaymakam yaptırttı!... Biri Türk Ordusuna ve Atatürk'e ağır hakaretlerde bulundu, diğeri cemaate kapağı attı. İçlerinden bazısı, parayı bulunca ikinci-üçüncü evliliklerini yaptı. Yani Çiller, diş ağrısından çekmedi danışmanlarından çektiği kadar.
Tüm bunlar yetmiyormuş gibi eski başdanışman, çok enteresan bir eşleştirme yaptı. Lady Diana ve Tansu Çiller!.. Aralarında ne benzerlik varsa?..
Lady Diana, 1997 yılında sevgilisi Dodi El Fayed ile birlikte paparazzilerden kaçarken hayatını kaybetti. Ölümü için suikast şüphesi vardır, fakat bunu kanıtlayan bir delil ortaya çıkarılamamıştır.
Lady Diana'yı anladık ama Çiller'e nasıl suikast yapılmış?
Başdanışmanın dediğine göre, bir gün Çiller'in arabasının iki tekeri birden patlamış! Yani, 'birileri oraları ellemiş.' Peki, bir delil, bir soruşturma var mı? Yok tabii ki !...
Başbakanın, Bakanların araçları görevleri bitince Başbakanlık Garajının yetkilisine teslim edilir. Aracın şoföründen başka kimse o araca dokunamaz bile. Ayrıca o araçların sağlamlığı da tartışılır. Makam otosuyla, yolda kaldığım çoktur. Hele zırhlı araçların lastikleri ağırlıklarından ötürü çok sık patlar.
Sahte suikast olayına zaman zaman siyasetçiler ve yakınları başvururlar.
Halbuki bunların her birinin gerçek sebebi başkadır.
*Semra Özal, İstanbul'da boğazda bir gece yarısı kaza yapmıştı, olaya suikast denilmişti. Halbuki olayın suikast ile ilgisi yoktu. Eğlenceden dönerken, aşırı alkol sebebiyle yapılan bir kazaya benziyordu.
Bu olayın gerçek yüzünü sadece Mehmet Ağar bilmektedir!...
Bülent Arınç; Türkiye'yi birbirine kattı. 'Subaylar bana suikast yaptılar, krokinin kağıdını bile yuttular' dedi, aradan yıllar geçti, soruşturma dahi açılamadı…
Özal ailesi ne zaman gündeme gelmek istese; 'Turgut Özal, eceliyle ölmedi, öldürdüler, elimizde belgeler var, zamanı gelince açıklayacağız' derler ama aradan 19 yıl geçti, ne belge gördük, ne delil!..
Başdanışman'a göre Çiller; 28 Şubat Kararlarının alındığı Milli Güvenlik Kurulunda, Asker Üyelere şöyle diyecekmiş; ' Siz elinizdeki gazete kupürleriyle Hükümeti nasıl suçlarsınız, kendinize gelin. Sizi emekli ederiz.
Haydi Sayın Başbakan(Erbakan) toplantıdan çıkalım ve bu generalleri emekli edelim…'
Daha sonra, Çiller evine gidip, 'Beyaz Elbise' giyip komutanlar emekli oluncaya kadar TBMM de oturma eylemi yapacakmış…
Çiller bunları niçin yapmamış? Elini tutup, ağzını mı bağlamışlar? Niçin konuşmamış, yoksa o arada Erbakan'ın devrilmesi ve kendisinin Başbakan olması için ellerini mi ovuşturuyormuş? Orasını kimse anlatmıyor!...
Milli Güvenlik Kurulundaki 28 Şubat tutanakları bir açıklansa da, her maddenin müzakeresinden sonra Cumhurbaşkanı Demirel'in 'Bu madde üstüne söz almak isteyen var mı' sorusuna, 'aynen katılıyoruz efendim, Laikliği korumak için ne gerekiyorsa yapalım' diyen soğan kahramanlarını Türk Milleti öğrense…
Servetinin hesabını açık alınla veremeyenlerin, servetlerinin anormal artışını anasının çıkınına, çocuklarının takılarına bağlayanların, hizmetçisinin üstüne çiftlik alanların, Amerika'da onlarca mülk sahibi olanların, çocuklarını 'gemiler, villalar, rafineriler, medya grupları' sahibi yapanların
' Ben demokratım, darbelerden mağdur oldum, hesap sorulsun' demeye hiç hakları yoktur…
Yamuk ağaçtan düz baston çıkmayacağı gibi, servetinin hesabını veremeyen ve biat kültürü ile yetişen kişilerden Demokrat çıkmaz, çıkamaz…