EGEDESONSÖZ – İzmir Depremzedeleri Dayanışma Derneği (İZDEDA) Kurucu Başkanı, Bayraklı Belediyesi CHP'li Meclis üyesi Haydar Özkan, 117 insanımızın kaybettiği, 1000'den fazla yurttaşımızın yaralandığı 30 Ekim 2020 depreminin yıldönümünde SONSÖZ TV'deydi. Gazeteci yazar Muhittin Akbel'in sorularını yanıtlayan Özkan, çok fazla sorunları olduğunu, bunların çözümü için artık düğmeye basılması gerektiğini söyledi.
DEVLET, İZMİR'İ AFET BÖLGESİ İLAN ETMEYEREK YANLIŞ YAPTI
Depremin ardından geçen 4 yıl içerisinde depremzedelerin neler yaşadığını, hangi sorunlarla boğuştuğunu anlatan Haydar Özkan, şunları söyledi:
'Öncelikle, depremde hayatını kaybeden yurttaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum. Geride kalanlara da Allah sabır versin. Bir sürü mağduriyetler yaşadık. 4 yıl içerisinde neler oldu? Emsal ile ilgili kavgalarımız vardı. 11 ay boyunca, emsali devlet mi yoksa belediye mi verecek, onu konuştuk, tartıştık. 11'inci ayın sonunda Büyükşehir tarafından emsal verildi. Bundan sonra işler kolaylaşacak diye umut ederken, İzmir'i afet bölgesi ilan etmeyerek devlet yanlış bir uygulama yaptı. Dolayısıyla devlet bizi depremzede olarak değil, kentsel dönüşümcü gibi gördü. Sıfır faizli kredi verilsin, 18 yıl ödemeli, dedik; bunu başaramadık. Son Başbakanımız Binali Yıldırım'ın desteğiyle yüzde 0,69'luk bir kredi çıktı, Cumhurbaşkanı onayladı. Bu kredi tüm Türkiye'de uygulanacaktı ama İzmir, bu krediyi sadece bir apartmanda kullanabildi. Depremin 45'inci ayında dünya Bankası'ndan yüzde 0,69 faizli kredi geldi. Bu kredi de derdimize çare olmadı, çok az sayıda depremzedeyi rahatlattı. Hükümet, İzmir'e 4650 konut yaptık açıklamasında bulundu ve bu konutları yaptıktan sonra görevinin bittiğini düşündü. Yasa şöyle diyordu; ağır hasarlıların binalarını yaparım, hafif ve orta hasarlılara güçlendirme kredisi veririm! Ağır hasarlılar gibi orta hasarlı evler de yıkıldı ama ne kentsel dönüşüm kredisinden yararlanabildiler, ne deprem kredisi alabildiler, ne de rezerv alan oluşturulurken dikkate alındılar! Orta hasarlılar, böylece ortada kaldı. Hala sorunlarla boğuşuyoruz. Az hasarlı konutlar vardı, sayın bakan, burada oturmayın, dedi. Sonra, az hasarlılar testi geçti, oturabilirsin, durumuna getirildi. Devletin sitesinde 79 bin 270 adet arızalı bağımsız bölüm olduğu yazıyor, az hasarlı kategorisinde. 4650 konut yapıldıktan sonra, buradan ev sahibi olamayan depremzedeler kiralarda sürünüyor. 1999 yılında çıkarılmış deprem vergisi varken, ki o para, bizim tüm evlerimizin yapılmasına yeterdi. Biz onu da istemedik, uygun faizli kredi verin, kendimiz yapalım, dedik. Bu önerimiz de kabul görmedi.'
KURNAZ MÜTEAHHİTLER, SÖZLEŞMELERİNİ BOZUYOR
Haydar Özkan, depremzedelerle sözleşme yapan bir kısım müteahhidin, kurnazlık yaparak çeşitli bahanelerle sözleşmeleri bozduğunu öne sürdü:
'Depremzedeler evlerini yaptırmak için müteahhitlerle yaptıkları görüşmelerde anlaşma sağladıktan sonra bir sözleşme yapıyorlar. Piyasa fiyatının altında bir rakam söylüyorlar. Biz İZDEDA olarak depremzedelerimizi uyardık, bakın burada bir sıkıntı var; önümüzdeki süreçte bir problem yaşarsanız, bize gelmeyin, sizi uyarıyoruz; dedik. Depremzedelerimiz gelecekte başına gelecekleri düşünemiyor, tahmin bile edemiyor. Düzgün çalışan müteahhitlerimizi tenzih ediyorum; üzerlerine alınmasınlar. Bazı müteahhitler var ki, kurnazlığa başvuranlar, onlar üzerlerine alınsınlar. Müteahhit, iki birim fiyatına mal olacak bina için bir birim fiyat veriyor, bir süre sonra biraz yükselttiği binayı nadasa çekiyor. Neden inşaat devam etmiyor diye soruluyor, efendim, belediyeden ruhsat alamıyoruz, diyorlar. Belediyeye gidiyoruz, bu sorunun çözülmesi için ve bize deniyor ki; bir sorun yok, müteahhit eksik evraklarını tamamlayıp getirmedi! Müteahhit, bu şekilde bir oyalama taktiği içine giriyor. Depremzedelerden baskı gelince, ruhsatı alıyor ve bir zahmet başlarsa, bu sefer, para bitti, mazeretini ortaya atıyor. Bazı müteahhitlere de avukatları şöyle öneride bulunuyormuş. Müteahhit, depremzedelerden aldığı parayla binanın ana hatlarını tamamlıyor, çatıyı yapıyor, param bitti, diyor. Mahkemeye gitmeyi düşünüyor mağdurlar ama mahkeme 4-5 sene sürecek! Dolayısıyla müteahhidin istediği paraya yeniden anlaşmak zorunda kalıyorlar. Diyor ya müteahhitler, biz depremzedeler için çalışıyoruz falan, bunların hepsi yalan! Yok öyle bir şey. Bununla ilgili bir yaptırım yok. Sözleşmeniz ne kadar sağlam olursa olsun, çok önemli değil. Mahkemeye gittiğinde süreç uzuyor. Şu gerçek göz ardı ediliyor; o işi yapacak müteahhitle yapamayacak müteahhidi bir araştırın arkadaş! İşi, gerçek müteahhitlere verin!
ORTA VE HAFİF HASARLI BİNA SAHİPLERİNE SATIŞ ÖNCELİĞİ TANINSIN
Rezerv alanda yapılan 3560 konutun 1200'ünün boşta olduğunu hatırlatan Haydar Özkan, boştaki dairelerin, orta ve hafif hasarlı konut sahibi mağdurlara satış önceliği tanınarak verilmesi önerisini tekrarladı:
'Bu çağrıyı hep yapıyorum ama maalesef çağrılarımız karşılık bulmadı. Maalesef bu çağrılarımız karşılık bulmadı. Ben o konutları bedava verin demiyorum, satış önceliği tanıyın diyorum. Ağır hasarlıydı benim evim, rezerv alandaki yerde yapılan evime geçtim. 240 bin lira ödeyeceğim aşağı yukarı. Ne zaman ödeyeceğim? İki yıl geri ödemesiz, daha sonra 18 yılda ödeyeceğim. Ben de diyorum ki yetkililere, orada yaklaşık 1200 konut boş duruyor. Bu bir milli servettir. O konutlar, başkasına gitmesin, orta hasarlı, hafif hasarlı evleri olan depremzedelere satış önceliği tanınarak onlara satılsın. Hem vatandaş kiradan kurtulmuş olsun, hem de o binalar boş durup devlete zarar yazmasın. Başkalarına peşkeş çekilecek, gibi iddialar var; benim öyle bir endişem yok. Önerimiz hayata geçirilirse, 120 depremzede daha ev sahibi olacak.'
BİZDEKİ HALK KONUT, DİĞER HALK KONUT'TAN FARKLI
Halk Konut uygulamasının da depremzedelerin derdine derman olmadığını belirten Özkan, bu konuda şu görüşlere yer verdi:
'Halk Konut, seçimler yaklaşırken, 4 aylık süreçte sahipsiz kaldı. Örnekköy kooperatifi gibi kooperatifle bizim kooperatifler karıştırılıyor. Bizdeki Halk Konut'un, oradaki Halk Konut ile hiçbir alakası yok. Bizde kooperatifi apartman kendisi kuruyor, kendi yöneticileri parayı topluyor, belediye de burada danışmanlık hizmeti veriyor. İZBETON ve Ege Şehir'den görevlendirilen kişilerle Bayraklı Belediyesi'nden görevlendirilen kişiyle, bizim dernekten bir kişiyle orada bir sistem oluşturuldu. O sisteme göre çalışmalar devam ediyordu. Seçim sürecinde 6 aylık bir kayıp yaşadık. Cemil Tugay başkanımız işbaşı yaptıktan sonra İZBETON her şeyden elini eteğini çekti. Şimdi bize Ege Şehir Planlama bize teknik destek sağlıyor. Bayraklı Belediyesi de tamamen konunun içine girdi. Orada 14 arkadaş görevlendirildi. Ben de kurucu başkan ve Meclis üyesi olarak orada destek sağlıyorum. Zaten inşaatlar başladı. Bir süre çalışmaların askıya alınmasının sebebi şuydu. Dünya Bankası kredisiyle ilgili sorun vardı. Dünya Bankası diyor ki, size krediyi veriyorum, fakat bu krediyi kullanabilmeniz için binanın temelini atmamış olmanız lazım! Aslında bu kredinin çıkış sebebini anlatmam lazım. Deprem olmadan önce, Çevre, Şehircilik Bakanlığı'ndaki bürokratlar demişler ki, Dünya Bankası kredilerinden yararlanalım! Depremin beklendiği şehirler var; İzmir, Manisa, İstanbul, Kahramanmaraş, Tekirdağ gibi… Buralar için kentsel dönüşüm kredisi alalım! Ve o krediye başvurulduktan sonra onaylanıyor. Görüldüğü gibi bu aslında deprem kredisi değil, kentsel dönüşüm kredisi. Dünya Bankası, binanın yıkılmamış olmasını şart koşuyor. Müteahhitle yaptığınız sözleşmeyi bana getireceksiniz, ondan sonra ben de krediyi açacağım, diyor. Fakat biz Halk Konut olarak, temeli de açmışız, kazıkları çakmışız! Temeli açmayı kabul ediyor ama kazıkların çakılmış olmasından dolayı krediyi veremeyeceğini söylüyor. Dünya Bankası yetkilileri sürekli gelip incelemelerde bulunuyorlar. Bu krediden sadece üç tane kooperatifimiz yararlanamadı. Diğer kooperatiflerimiz yararlandılar.'
850 LİRA AİDAT ÖDÜYORUZ, HİÇBİR HİZMET ALAMIYORUZ
Rezerv alandaki konutlarda oturan depremzedelerin mağduriyetlerinin halen devam ettiğinin altını çizen Haydar Özkan, 'Sağlık ocağını açtıramadık. Bir camimiz var, Cuma günleri hoca geliyor, Cuma namazını kıldırıp gidiyor' dedi ve sorunları şu sözlerle özetledi:
'AFAD, rezerv alandaki binaların kuralarını çekti, gidin oturun, dedi ve bitti! Ondan sonra hiç kimse hiçbir işe el atmadı. Emlak Konut'tan geldiler, oradaki eksiklikleri gidereceklerdi. O sıralarda 6 Şubat depremi oldu. Tüm müteahhitler acilen deprem bölgesine gitti. Buradaki müteahhitler, birer personel bıraktılar sembolik olarak, bir de eli pense tutan birer kişi bıraktılar. Rezerv alanda yaşayan vatandaşlar, ayda 850 lira aidat ödüyor. Bu parayı ödüyoruz ama karşılığında en küçük bir hizmet dahi alamıyoruz. Normalde biz bir yönetimle anlaşmış olsak, ya da kendimiz yönetimi kurup yönetiyor olsak, toplanan parayla biz orada her şeyi yaptırırdık. Sonuçta biz orada havuzlu bir yerde oturmuyoruz! Çöpleri almak gibi bir hizmet yok! Apartmanların temizliğine yetişemiyorlar. Çünkü 100 daireye bir personel düşüyor. 8 etapta üç ayrı yönetim var. Onlar sıkıntılı. Sağlık ocağı var mesela, inşaatı bitmiş. Sağlık ocağını açamadık. Geçmiş dönemdeki Valimiz Yavuz Selim Köşger ile bu konuyu görüşmüştük; aynı gün İl Sağlık Müdürünü aradı, sağlık ocağının açılması talimatını verdi. Maalesef ertesi gün Vali Bey'in tayini çıktı. Sonra bizim sağlık ocağı unutuldu. Yeni Valimiz de sağ olsunlar, bizi muhatap almıyorlar. Cami var, hoca Cuma günleri geliyor, cuma namazını kıldırıp gidiyor. Işıklandırma sorunu var, bir bölüm kapkaranlık. 4 bin kız öğrencimizin kaldığı bir yurt var. En önemli sorun, asayiş, güvenlik sorunu! Gece vakti gidin, yol kenarlarında arabaları park etmiş, içinde alkol alan insanları görürsünüz. Orada dolmuş sistemini geliştiremedik. Otobüs sisteminde 4 hat var, 5'incisi geliyor. Belediyeden bir hizmet istiyoruz, ama belediye o bölgeyi teslim alamadığı için bir şey yapamıyor. Bayraklı Belediyesi'nin rezerv alanda oluşan mahallenin 100. Yıl Mahallesi olması için bir çalışma başlattı. Bayraklı Meclisi'nde alınan karar Büyükşehir'e gönderildi. Orası hala TOKİ'nin üzerinde görünüyor. Mesela Halk Ekmek büfesi, Halkın Bakkalı getirelim istiyoruz, devir sorunu yüzünden getirtemiyoruz. Özetleyecek olursak, orada bir yaşam alanı oluşturulamadı hala. Toplanma alanımızda yok.'
5 BİN DEPREMZEDE KİRA YARDIMI ALMAYA BAŞLAYACAK
Haydar Özkan, kentsel dönüşüm kredisinden faydalanan, bu nedenle kira desteğinden yararlanamayan yaklaşık 5 bin depremzedenin, Dünya Bankası kredisinden yararlanmaya başladıktan sonra kira yardımı alabileceği müjdesini verdi. Özkan, orta ve hafif hasarlı konutların sahiplerine yardım eli uzatan kimse olmadığını iddia etti:
'Söyleyeceklerim yanlış anlaşılabilir. Orta hasarlı ve hafif hasarlı binalarımız yıkıldı. Ama hiç kimseden karşılık göremediler. Ne kredilerden yararlanabildiler, ne rezerv alandan ev sahibi olabildiler. Orta ve hafif hasarlı konut sahipleriyle hiç kimse ilgilenmedi, devlet bile ilgilenmedi. Depremzedelerle kim ilgileniyor ki? Onlarla sadece, kimsenin hesaba katmak istemediği İZDEDA ilgileniyor. İZDEDA, sanki bir devlet kurumu gibi. Vatandaş da öyle görüyor. Ne kadar acıdır ki vatandaşın gidip derdini anlatabileceği bir merci yok. Bir afet birimi kurulsun istedik. Devletin bir bakanlığı var, AFAD var, DASK var, bir de belediye ayağı var. Bu dört ayak, beni ilgilendiriyor sadece. Ben dördüne de gitmek zorunda kalıyorum. Biz diyoruz ki, bu dört ayağı bir yerde toplayın, vatandaş bir yere gitsin, orada her şeyi halletsin! Aynı sıkıntıyı Güneydoğu'daki depremzedeler de yaşıyorlar.'
DEPREMZEDENİN SORUNLARINI BÜYÜKŞEHİR MECLİSİ'NDE ANLATMAK İSTERDİM
İş insanlarının, deprem şehitlerinin aileleri için yaptırdığı konutların teslimatının yapıldığını, insanların orada oturmaya başladığını belirten Haydar Özkan, 'Yurttaşlarımız evlerine kavuştular, tapularını aldılar. İş insanlarımıza, bu büyük desteklerinden dolayı teşekkür ediyorum' dedi. Özkan, depremzedelerin sorunlarını daha gür bir sesle duyurmak için Büyükşehir Meclis üyesi olmak istediğini ancak Bayraklı Belediye Meclisi üyesi olarak seçildiğini hatırlatarak şu değerlendirmelerde bulundu:
'Cemil başkanımız, Ege Şehir Planlama aracılığıyla bizi destekliyor. Depremzedelerimizin dertlerini anlatabiliyor muyum? Bayraklı Meclisi'nde anlatabiliyorum, burada bir sıkıntı yok ama orası Bayraklı Belediye Meclisi! Sorunlarımızı Büyükşehir Meclisi'nde anlatmak isterdim. O da olmadı. Sebeplerini de bilmiyorum. Ben siyasete girince, İZDEDA'nın görünürlüğü, etkinliği demek ki azalmış.Büyükşehir Meclisi'nde olsaydım, bugün, 30 Ekim günü herkes depremi konuşuyor olacaktı. Depremin yıldönümünde, iki anma töreni dışında depremi konuşan kimseyi gördünüz mü? Gören yok! Sosyal medyada bile depremden söz eden yok. Cemil başkanla seçim öncesi konuşmuştuk, dertlerimizi anlatmıştık. Seçimden sonra kendisiyle direkt görüşemedik ama Bayraklı Belediye Başkanımız İrfan Önal ile isteklerimizi kendilerine iletiyoruz.'