Aradan yedi gün geçti…
İYİ Parti'nin…
İstanbul İl Binası'nın camlarına isabet eden…
Tabanca kurşunlarının…
Bir türlü 'gerçek rotası'nı bulamadık!
Üstelik güpegündüz…
Saçımızı, başımızı yoluyoruz!
Nafile…
İçimizi ferahlatan iki ayrıntı var…
Birincisi…
Yaralanan veya hayatını kaybeden yok…
İkincisi…
Kurşunu sıkan belli; bir işyerinin gece bekçisi…
***
Her ne kadar…
Kenan Doğulu'nun unutulmaz şarkısında olduğu gibi…
Bu garip olay için…
İroni yapıp…
'Kurşun Adres Sormaz' desek de…
Gönüller rahatlamıyor…
Neden?
Geliyoruz oraya…
***
Aslına bakarsanız…
'Arkadaş bu nasıl bir polis ifadesi?' dememek için…
Kendimizi tutuyoruz…
***
Tabloya baktığınızda…
Olayın başrolünde bir gece bekçisi var…
Polisteki ifadesi ise 'very interesting'…
Akşamüstü çalışanlar o bekçiyi evinden arıyorlar ve…
Diyorlar ki:
'İki şahıs şantiye tellerini sökerek içeri girmeye çalışıyor…'
O gece bekçisi…
Polisi haberdar etmiyor…
Hatta…
İşyerinin sahiplerini de aramıyor ama başka bi'şi yapıyor…
Sofradan kalkıp işyerine gidiyor…
Yanına…
Bulundurma ruhsatlı tabancasını da alıyor…
'İki saat 20 dakika sonra…'
Şantiyeye vasıl oluyor…
Ve iddiaya göre…
Hırsızlar da paşa paşa o bekçiyi bekliyorlar(!)
Sözcü Gazetesi'nden…
Aytunç Erkin'in yazısına göre…
Bekçi…
Önce bağırarak hırsızları kaçırtmaya çalışıyor…
Para etmeyince…
Korkutmak için havaya iki-üç el ateş ediyor…
Hırsızlar hiç istiflerini bozmuyor…
(Silahtan korkmayan hırsızlar bunlar herhalde…)
Devamı…
Eski Türk filmlerinden farksız…
Sonra bekçi yere düşüyor ama…
Hırsızlar iddiaya göre…
İşlerine(!) devam ediyorlar…
Ne zamanki o bekçi üçüncü kez ateş edince…
Hırsızlar kaçıyorlar…
***
Hikaye bitmiyor…
Çünkü…
İYİ Parti binasının girişi, E5'in altında kaldığı için…
Ateş edilen yerden…
Bina girişinin isabet alma ihtimali…
Gerek fizik, gerek de geometri kurallarına göre imkansız…
İşte bu nedenle…
İYİ Parti Lideri Akşener şu yorumu yapıyor:
'Demek ki, o bekçi imkansızı başarmış oluyor!…'
***
Meral Akşener…
Partisi'nin grup toplantısında…
Elindeki mermi kovanını göstererek…
'Bizi bu kurşun mu vazgeçirecek?' diye sordu…
Ardından…
Günün esprisine imza attı:
'Bu bekçi kardeşimiz, bir aksiyon filmine özenmiş olacak, (mermiye falso vermiş) ve olağanüstü bir nişancılık sergileyerek, (yanlışlıkla) binamızı vurmuş... Hollywood filmlerine taş çıkartacak, bu fantastik açıklama…'
***
Bu olaydan 'siyasi' ne çıkar?
Karanlık bir hadise olduğu için hiçbir şey çıkmaz…
Rahatsızlık veren bu 'esrarengiz' olayın…
Gerçekten nasıl 'cereyan' ettiğini…
Bence…
Eğer o hırsızlar 'hayali' değilse; ancak onlar çözer!
Hayali olup-olmadığını da…
18 milyonluk İstanbul'un polisi çözecektir…
Çözemezse…
Sıkıntı başlar…
İçişleri Bakanı Soylu'nun…
'İYİ Parti İl Binası'na saldırı, bir provokasyondur… Olayı aydınlatmak için polisimiz tahkikat yapmaktadır…'
Sözleri, yeterli değildir…
Kaldı ki…
Sayın Bakan'ın o cümlesiyle zaten…
Olayın bir 'saldırı' olduğu apaçık ortadadır…
Yakın tarihi hatırlayın…
Dört yıl önce neredeyse bugünlerde…
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu…
Ankara'nın Çubuk İlçesi'ndeki şehit cenazesi töreninde…
Neredeyse linç ediyorlardı…
***
Bitiriyoruz…
Asıl cevap arayan soru şu:
Bu ülkede 'siyasetçiler' yeterince korunabiliyor mu?
Seçime…
Neredeyse bir ay kaldı…
Böylesi 'saldırılar' söz konusu olunca…
Devlet Baba'nın…
Çok daha duyarlı olması gerekmiyor mu?
Bir siyasi parti binasının kurşunlanması…
Ne denli 'ürkütücü' ise…
TBMM çatısı altında…
Ve dahi grup toplantısında 'kurşun göstermek' de…
Pek öyle 'sevimli bir eylem' değil…
Gece-gündüz 'karanlıkta yaşanları' azdırmayalım…
Adalet'e…
Güvenmek zorundayız!
Nokta…
Sonsöz: 'Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur… Düşmem dersin, düşersin… Şaşmam dersin şaşarsın… Öldüm der durur; yine de yaşarsın… / Hz. Mevlana…'