Güncel

KPSS kalktı, öğretmen adayları endişeli: "Atamalarda ciddi bir yığılma olacak"

KPSS'nin kaldırılarak AGS sınavının getirilmesi belirsizliklere neden oluyor. Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Hukuk Sekreteri Umut Erkurt, “Büyük bir atama krizi var. Temel nedeni ise devlet bürokrasisinin, hükümetin devlet bütçesinden eğitimi tamamen sönümlendirmek olduğunu görüyoruz. KPSS’ye girip yüksek derece yapan arkadaşlarımız var. Mağdurların üstüne yeni mağdurlar eklenerek gelecek yıllarda ciddi bir yığılma bekliyoruz" dedi.

Büşra ÇETİNKAYA / EGEDESONSÖZ – Yıllardan beri öğretmen adaylarının KPSS ve mülakat mağduriyetleri devam ediyor. Yaşanan krizlerin ardına yeni bir kriz daha eklendi.

Resmi Gazete'de yayınlanan yönetmeliğe göre; 1 Eylül 2025 tarihi itibarıyla öğretmen atamalarında KPSS şartı aranmayacak. Bu tarihe kadar eski yönetmelik geçerli olacak. Daha sonra ise atamalarda Akademi Giriş Sınavı (AGS) dikkate alınacak.

Yeni yönetmelikle birlikte bugüne kadar KPSS’ye çalışmış adayların emeklerinin boşa gitmesi noktasında endişeler bulunuyor.

Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Hukuk Sekreteri Umut Erkurt, KPSS mağduru öğretmenler ve özel sektör öğretmenlerinin yaşadığı sorunlar hakkında Egedesonsöz’e açıklamalarda bulundu.

“BÜYÜK BİR KRİZ”

Erkurt, KPSS şartının kaldırılmasına dair şu açıklamayı yaptı:

“Büyük bir atama krizi var. Temel nedeni ise devlet bürokrasisinin, hükümetin devlet bütçesinden eğitimi tamamen sönümlendirmek olduğunu görüyoruz. Somut bir şekilde planlı bir politika olduğu ortada. Hem sağlıkta hem eğitimde özelleştirmeyi hakim kılmak için boy gösteriyorlar. Bütçede öğretmen maaşlarını, öğretmen atamasını, öğretmen çalışma planlamasını yük olarak görüp bunu özel sektöre kanalize ediyorlar. Hiçbir denetleme yapmadan, öğretmeni ucuz iş gücü yaparak köleleştiren, yüz binlercesini işsiz bırakan, asgari ücretin altında kolej, kurs ve rehabilitasyon merkezi gibi kurumlarda köle şartlarında çalışmaya zorluyorlar. Kamusal hizmet olan eğitimin ve öğretmenlik mesleğinin nereye getirildiğini görüyoruz.  İnşaatlarda çalışıp can veren arkadaşlarımız var, intihar eden arkadaşlarımız da var”

“YENİ MAĞDURLAR EKLENİNCE CİDDİ BİR YIĞILMA BEKLİYORUZ”

Erkurt yeni sistem tartışması ile atama sorununun geri plana atılmaya çalışıldığını söyleyerek “Burada bir dayatma olduğunu görüyoruz. Yeni bir eğitim politikası çiziliyor. Bu bağlamda da yeni bir atama modeli yerleştiriliyor. Bu modelde öğretmenlerin ne kadarı yerleştirilecek, alım ne kadar yapılacak bunlar unutturuluyor. Eğitim fakültesinden mezun olup öğretmenliği hak etmiş insanların birçoğu hasbelkader öğretmen olacak bir sisteme entegre edilmeye çalışılıyor. Şu an her şey belirsiz. Ne kadar atama yapılacağı belirsiz. KPSS’ye girip yüksek derece yapan arkadaşlarımız var. Onlar da sorguluyorlar, ciddi anlamda kaygılılar. Bugün mağdur olanların üstüne yeni mağdurlar eklenerek gelecek yıllarda ciddi bir yığılma bekliyoruz” dedi.

“52 GÜN SÜREN EĞİTİM NÖBETİMİZ BAKANLIĞI SIKIŞTIRDI”
Öte yandan özel sektör öğretmenlerinin uzun süredir mücadele ettiği taban maaş hakkındaki gelişmeleri aktaran Erkurt, “Taban maaş kampanyamız, bugüne kadar ulaştığı en yüksek noktaya ulaştı. Bunu kanunla somut hale getirme aşamasına gelindi. 52 günlük eğitim nöbetimizde taban maaş kampanyamızı öne çıkardık. Özel öğretim kurumlarında çalışan öğretmenler için taban maaşın ne kadar önemli olduğu anlaşıldı. Meclisteki eğitim komisyonundan da aldığımız sözler üzerine, iktidar partisinden en az sayıda milletvekili olan partilere kadar herkes bu sorunun ne kadar yakıcı bir sorun olduğunu anladı. Eski Bakan Mahmut Özer de bir söz verdi. Bizim sendikamızın da dahil olduğu, patronların da diğer tarafta olduğu bir masada bu konunun konuşulacağı üzerine söz vermişti. Bekliyoruz.

Bu eğitim nöbetinin bakanlığı ciddi anlamda sıkıştırdı. Bakanlık önünde çeşitli eylemler gerçekleştirdik, şiddet de gördük, gözaltılar da yaşadık” ” ifadelerini kullandı.

“MAAŞI ASGARİ ÜCRETİN İKİ KATINA ÇIKARDILAR AMA YETERLİ DEĞİL”

Erkurt, sözlerine şöyle devam etti:

“Biz patronlardan söz aldık, öğretmeni asgari ücret sınırında çalıştırmama sözü. Bu sene bu sözün tutulmasına tutulmamasına bakacağız denildi. Yüzeysel ve bizi tatmin etmeyen bu açıklamalar bakanlıkta ne noktaya gelindiğini de gösteriyor. Öğretmenlik meslek kanunu hazırlayan milletvekilleri ile de görüşmemiz hızlandı. Yönetmelikte mutlaka taban maaşın belirgin kılınmasını gerekli görüyorlar. Yakın zamanda toplantılar yapılacağını söylüyorlar. Meclisi ve bakanlığı sürekli zorluyoruz. Kazanmadan bırakmayacağımız en temel kampanyamızdır bu. Bakanlığın bu sözleri üzerine asgari ücretin üzerinde ücretleri vermek durumunda kaldı ama bunlar da yeterli ücretler değil. Asgari ücret 17 bin TL iken bu yıl birçok kurumda 30-35 bin TL maaşları gördük. Taşrada, emek sömürüsünü kendine bayrak edinmiş kurumların dışında en azından kurumsal olduğunu iddia eden özel okullarda bu maaşların asgari ücretin iki katına yaklaştığını gördük bundan dolayı bir rahatlama yaşandı. Yine de yeterli değil. Kamudaki öğretmenler 15 artı 15 (15 saat maaşının karşılığı kalan 15 de ek dersin karşılığı) toplamda en fazla 30 saat derse girebiliyorken özel sektörde öğretmenler 20 artı 20 çalışıyor. Bunu da patron öğretmenle anlaşırken fix ücret olarak anlaşıyor. 20 saate kadar anlaşılan ücret 35 bin TL ise kalan süre için de ek ders ücreti verilmesi lazım. O ek ders ücretlerini bir şekilde bordroya ekleyerek sanki maaşın parçasıymış gibi gösteriyorlar ve o parayı kesinlikle ödemiyorlar. Bu 40 saatin üzerine etütler, birebir dersler yazıyorlar. Bu da eğitimdeki kalitesizliği, niteliksizliği ön plana çıkarıyor.”