Büşra ÇETİNKAYA / EGEDESONSÖZ - Çiftçi sayısında yaşanan azalma, tarım üretimini derinden etkiliyor.
Yüksek maliyetler nedeniyle üretimi devam ettirmekte zorlanan küçük üreticiler, yerel yönetimlerin desteği ile ayakta kalıyor. Öte yandan devlet desteğinin küçük üreticileri kapsamaması ve iklim değişikliğine yönelik çözümlerin üretilmemesi çiftçiyi üretimden uzaklaştırıyor.
Payamlı Kooperatifi Başkanı Uğur Kahya, küçük üreticinin yaşadığı zorlukları Egedesonsöz’e anlattı.

BELEDİYE DESTEK OLMASA KÖYDE ÜRETİCİ SAYISI 5'E DÜŞERDİ
Kahya açıklamasında şunları söyledi:
“İklim değişikliğinden dolayı ürün kaybı yaşıyoruz. Küçük çiftçilere hiçbir destek yok. Yerel yönetimler dışında devlet desteği yok. Şu anda Güzelbahçe Belediyesi bize destek vermemiş olsa 30 kişiysek bu köye çiftçilik yapan 5 kişi kalırdı. Bardacık festivalinde incir çıkartamayız o destek olmasa. Devam etme şansı destek olmadan imkansız. Gübre 1500 TL olmuş, bordo bulamacı atacağız zeytinlere o da 10 kilosu 2 bin TL olmuş, 250 kilo suya gidiyor. Bir çiftçi bağkuru 8-9 bin TL olmuş. Çiftçilikte bağkurunu ödeyebilen yok köyde. Belediyeye girmek, altın madeninde ya da fabrikada çalışmak insanlara daha mantıklı geliyor. Şu anda bir asgari ücretlinin kazandığı parayı kazanamıyoruz. Daha önce 2-3 asgari ücreti kazanabiliyorduk.”
“KENDİ ARAZİME BAKAMIYORUM, BELEDİYENİN ARAZİSİNE NE YAPAYIM?”
Güzelbahçe Belediyesi’nin Ağustos ayında belediyeye ait tarım arazilerini vatandaşların kullanımına açacağı duyurusu hakkında konuşan Kahya, “Başkanımız sürekli belediyeye ait arazileri vereyim diyor. Ben kendi arazime bakamıyorum, belediyenin arazisini ne yapayım? Alın araziyi diyor ama alamadık hiçbirimiz, yapamayız çünkü. Belediyenin desteği Bardacık Festivali ile oluyor, incir alımı, üzüm alımı, kış ayında bordo bulamacı, gübre, kükürt desteği oluyor. 250 çuval neredeyse gübre getirecekler. 350 çuval kükürt getirecekler. Bedelsiz olarak köylüye getiriyorlar yeter ki üretime devam etsinler diye. Devlet destek veriyor ama biz küçük çiftçiler faydalanamıyoruz. Hayvancılıkta en az 15 küçükbaş hayvan desteği var. Benim o kadar hayvanı koyacak damım yok. Bana bir tane lazım onu da vermiyor. Küçük çiftçiler her zaman ezilmek zorunda kalıyor” dedi.
“TARIM KREDİ’YE DÜŞTÜN MÜ BİL Kİ TEFECİYE DÜŞTÜN”
Kahya, Tarım Kredi Kooperatifleri ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunarak şunları söyledi:
“Tarım kredi kooperatiflerine düştüğün zaman bil ki tefecinin eline düştün. Belini doğrultamazsın. Tarım Kredi Kooperatifi kadar denetimsiz bir yer yok. Biz 3-5 koyunumuz için yem alıyoruz. Dışarıda da aynı para orada da aynı para. Toprak Mahsülleri Ofisi 8 liradan alsa Tarım Kredi’de hatta 12 TL. Veresiye aldın mı ödeyemezsin, ocağına incir ağacı diker. Deterjan satar, kömür satar. Çiftçinin lazım olduğu bir şey satmaz. Bir alışveriş yapmaya git, işin içinden çıkamazsın. Unun öğütülmüşünü alıyoruz hayvanlara. İzmir Tepecik’te fabrikası var, çuvalı 250 TL, yaz aylarında 200 TL idi. Kooperatif 300 TL’ye satıyor. En fazla 50 TL koy üstüne. Şahsın elindeki ticarethaneden daha zararı var çiftçiye. Tarım Kredi’den veresiye alışveriş yaptım. Neredeyse ödeyemeyecektim. Neyin ne olduğu belli değil. Onun faizi, bunun faizi… Onların eline düştün mü elinde bağ kalmaz, kökünü kuruturlar. Elindeki tapuyu alırlar.”
“20 SENEDİR YATIR-ÇEK YAPIYORUM”
Borçlanmadan üretim yapamadıklarını belirten Kahya, “Ziraat Bankası’ndan kullandığımız bir kredi var. Bende 30 dönüm arazi var. 20 sene önce bir kredi çektim. 20 senedir yatır-çek yapıyorum. Kredi kartı gibi. Elini verdin kolunu kaptırdın. İklim değişikliği maalesef üreticiyi fena vurdu. Çiftçi bu sebepten zaten zor zamanlar geçiriyor. Tarım politikalarında ise buna dair bir yönlendirme de yok” ifadelerini kullandı.
“BAKTIM OLMUYOR, 1-2 SENEYE BEN DE BIRAKACAĞIM”
Kahya, çözüm önerilerini şöyle sıraladı:
“Köyümden örnek vereyim… Çiftçiliğin yoğun olduğu yerlerde 3-5 artezyen kurdurup, sulama suyu elde etmemiz lazım. Bizim arazimiz engebeli… Araziyi işlememiz için mini kepçe çalıştırmamız lazım. 2 bin TL… Mazot pahalı… Destek lazım. Arazilerimizi kademe şeklinde işlememiz lazım. Domuzlar da başa bela, önümüzü alamıyoruz. Benim 30 ton üzüm çıkarmam lazım geçen sene 5 ton üzüm kestik. İklim değişikliği ürünlerimizi vuruyor, çözüm yok. Ben de 1-2 sene daha kendimi zorlayacağım. Baktım olmuyor ben de bir fabrikada işe gireceğim. Genç çiftçiler olarak, 55 yaşın altında 3-5 kişi kaldık. Diğerleri bağları sattı, bağlarını işlemedi bozuldu, eli kolu tutan 55 üstü az insan kaldı onlar da yapabildiğini yapıyor. Belediye desteği de olmasa biz de çoktan bırakmış olacaktık. Devletin ürünümüzü alacağından garantiyi almamız lazım. Kafam rahat, ürünümü satabileceğimi bileyim. Kurbanlık çıkarıyorsun, satamıyorsun. 15 hayvanı bedava versen alamam, koyacak yerim yok. Küçük üreticiye yönelik destekler olmalı.”





