Konvoy’…

Geç kalmış bir ’‘merhaba’’ olduğu aşikar’… Sevgili Egedesonsöz okurlarıyla biz 6 aydır gözlerden uzak, haber satırlarında buluşuyorduk. Sonra bir gün kentten bir konvoy geçti, herkes gördükleri yaşanmamış olsun istedi. İzmir’’imize çirkin etiketler yapıştı. Beni bu satırlara itti.’¶
Size geç kalmış merhabam, ’‘taşlı’’ ve İzmirli hafta üzerine içimde kalanlar’… Sakın yanlış anlamayın, ’“Kardeşim bunlardan niye kimse söz etmiyor?’”, ’“Bakın bunları bir tek ben düşündüm/gördüm/yazdım’” burnu büyüklüğü değil, sadece içimde kalanlar’…
TAŞLI PAZAR VE AHMET TÜRK ÜZERİNE...
İzmir-DTP konvoyu-protestolar üçgeninde yaşananlar malumunuz. Benim midemde beslediğim sancı ise sadece DTP lideri Ahmet Türk üzerine’…
Hemen hitap ediyorum, direkt giriyorum.
Sayın Ahmet Türk, sen en çok bize kötülük ediyorsun. Kürt halkının adı ne olursa olsun bir takım demokratik ve sosyal düzenlemelerle belli haklara kavuşması gerektiğine inananlara’… Bu topraklarda gerçekten barış isteyen ve yitip giden gencecik hayatlara içi yanıp suçu namlunun ucunda değil silahın satıldığı masalarda arayanlara’…
Sen bize haksızlık ediyorsun. Zaten yaşamı boyunca en haz etmediği hükümet tarafından atılmış bir hamleyi savunma sancısıyla boğuşurken ağzımıza kanlı bir bayrak dayıyorsun, söyleyecek söz bırakmıyorsun’…
Afgan kızın acılı ve masmavi gözlerinden de büyülü bir fotoğraf vardı bu ülkede’… Gencecik çocuklarını toprağa vermiş iki ana ’‘barış’’ diye sarılıyordu. Acı eline bayrak/kalem alanın değil, onların’… O analar bağrına taş basıp bu ülkenin tüm sancılarını silecek fotoğrafı verirken, sen sulh yemeğine İmralı kıyafetiyle gelecek cüreti nereden buluyorsun?En çok da o fotoğrafı kirletiyorsun’…
Ve kucağıma en büyük soru işaretini bırakıyorsun. Madem açılımın demokratik olmayacaktı ve haritan ’‘adadan’’ çizilecekti niye dağa çıkmak yerine demokrasinin kılıcı seçimleri eline alıp meclise giriyorsun?DTP’’ye en çok da barış için EVET damgası vuranlara ayıp etmiyor musun?
'TARAFLI' İZMİR SNIPERCILARI ÜZERİNE
Çok basit’… Algılamamanız imkansız’… Yaşananların İzmir’’le tek alakası İzmir’’de yaşanmış olması’… O kadar basit ki siz kesin altınızda buzağı arıyorsunuz!
Evet bizim diyarımızda da insanların üzerine araba süren, kışkırtılmaya ve kışkırtılınca sizin bence çok da terbiyesizce deyiminizle recm girişimine kalkışmaya müsait insanlarımız var. Siz ne sanıyordunuz, bir koca kent akşamları Kordon’’da toplanıp elimizde rakı Atamız’’a ağlıyoruz mu sanıyordunuz?Buna en çok O gülerdi zaten’… O biliyor ki mozaiklerimizi bozup-ayrıştırmadan, tozu alarak yürüyoruz biz O’’nun yolunda yılmadan’…
Hakikaten çok basit’… Çekemiyorsunuz ve üzerimize beyaz bir şeyler giymemizi bekliyorsunuz siz de yılmadan’… Giyelim ve elinize fazlasıyla bulaşmış çamurlardan serpiştirin! 30 ya da 40 binsiniz fazla değil. Nişan aldığınız noktalara da bir bakın’… TSK, tüm laik düzen savunucuları ve İzmir’…
Bir de böyle ’‘karanlık’’ başınıza çağdaş şapkalar takmalar yok mu?Helin Avşar’’la post modern röportaj taklitleri, kült mizanpaj denemeleri, modern Güzin, pardon Sivilay Ablalar’…

Sorun sorun, biz lafımızı esirgemeden kentlere, halklara ve ülkülere sataşırız’… Atar, iziyle yaşarız halleri’…
Diyecektim ama demiyorum, çok şey söyleyecektim de arkamı dönüp gidiyorum’… E nasılsa az kaldı, kendi çamurunuzla boğulacaksınız!
BOĞAZ'IN İZMİR SAVUNUCULARI ÜZERİNE...
Yaşananların kentimde sevilen tarafı’… İzmir üzerine sataşma/kirletmeye ramak bırakmadan en ufak bir eleştiride bile çekilen kalemler, ağabeylerim/ablalarım’…
En güzel deri koltuklarınızın üzerinde, dizüstü bilgisayarlarınızın karşısında siz bu kenti, basını kan ağlayan bu kent sizi ne kadar özlüyor bilmem ama ben size de gıcığım!
Sakın ha gıcığım sözünü anladığınız gibi anlamayın. Bu çok net bir kızgınım/kırgınım dışında kalma durumu’… Altında yatansa terk edilmişliklerinizi hunharca savunmanız.
Yaaa bir nefes alın! Daha dün gittiniz daha güzel yaşamlar için bu topraklardan. Ben de yaptım. 2 yıl İstanbul zehirli elmasından tattım. Ama hemen sıkıldım ki ben başka topraklarda İzmir’’i anlatmaktan/savunmaktan’…
Yoksa siz de merakla bekliyor olmayasınız, biz beyaz bir şeyler giyelim de, birileri de kirletsin de, atınız ve kılıcınızla belirin de, kenti kurtarın da, sahte kahramanlar olun da diye’…
Dedim ya gıcığım ama sevgisiz değil size karşı’… O nedenle küçük adamdan bir küçük tavsiye’… Karşıyaka tribünlerinden bir alıntı’…
Soğuk bir İzmir akşamı, İtalyan derbilerini andıran sis ve atlı polisler’… Bir kupa maçı’… Şöyle yazıyordu Atatürk kapalısının önünde Galatasaray tribünlerine karşı: ANLAYAMAZSINIZ’…
Ben o geceden beri enginarıma, börülceme, rakıma, çipurama, Kordon’’uma, boyozuma, rahatlığıma, aydınlığıma, kızı-deniz denizi kız fotoğrafıma sataşana ANLAYAMAZSINIZ deyip geçiyorum.
Siz de öyle yapın. Çeşme’’deki yazlığınızda, Çiçek Pasajı’’ndaki buluşmalarda hiç kendinizi yormayın. Yoruldukça ve yoğurdukça biz de fazlasıyla sıkılıyoruz çünkü sizden.
ANLAYAMAZSINIZ deyin ve geçin çünkü anlasalardı bir ülke İzmir olurdu.