Kimse kendi bacağından asılan koyun değil!

Başlık, çok kullanılan bir atasözünün…

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer tarafından seslendirilen…

Derinlikli 'farklı' hali…

Ya da…

O ünlü atasözünün 'kontra' hali…

Belki de daha sevimlisi ve daha anlamlısı…

Altı adet sihirli kelime ve büyük olasılıkla…

İlk kez seslendiriliyor:

'Kimse kendi bacağından asılan koyun değil!'

Peki…

Biz bu atasözünü nasıl biliriz?

Şöyle, biliriz:

'Her koyun kendi bacağından asılır!'

(Herkes kendi davranışından ve işlediği suçtan sorumludur!)

İyi de…

İzmir'in Reisi, neden bu atasözüne…

Dokunma ihtiyacı duydu ve şu hale getirdi:

'Kimse kendi bacağından asılan koyun değil!'

***

Döneceğiz, kaldığımız yere ama…

Önce…

Hepimizin bildiği, kullandığı…

'Her koyun kendi bacağından asılır!' atasözünün dünü ve bugünü…

Önce geçmişten miras açık hali ve özgün hikayesi…

***

Masallardaki gibi…

Develer tellal, pireler berber iken…

Memleketin birinde…

İyi huylu, kalbi temiz bir hükümdar ile…

Kötülükten başka bi'şi düşünmeyen bir oğlu varmış…

Velet, herkese fenalık yapmaktan keyif alırmış…

Hükümdar baba, 'Yapma oğlum, cezasını çekersin!' dese de…

Can yakmayı seven oğlu hep şunu söylermiş:

'Cezasını çekersem çekeyim… Nasıl olsa her koyun kendi bacağından asılır; öyle değil mi?'

Hükümdar baba, bu cevaba çok kızmış; adamlarına emir vermiş:

'Hemen bir koyun kesilecek ve oğlumun penceresinin önüne tek bacağından asılacak…'

Emir yerine getirilir ama…

Koyun bacağından asılı durduğu yerde kokmaya başlar…

Koktukça hükümdarın oğlu rahatsız olur…

Emir babasından geldiği için koyunu pencerenin önünden kaldıramaz!

Sonunda babasına gider, 'Bu koku beni öldürecek!' der…

Hükümdar baba…

Şu sözlerle oğluna adeta ders verir:

'Gördün mü? Her koyun kendi bacağından asılır ama dört mahalleye de zararı dokunur…'

***

Doğrudur ve çok kullanılır:

'Her koyun kendi bacağından asılır!'

Yani…

'Herkes kendi davranışından ve işlediği suçtan sorumludur!'

Bu kural, asla değişmez…

***

O zaman…

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer…

Yüzyılların içinden süzülüp gelen o atasözünü…

Neden?

'Kimse kendi bacağından asılan koyun değil!' şeklinde…

Modifiye etme ihtiyacını hissetti?

***

Hikayesi çok güzel, bi'o kadar da anlamlı…

Başkan Tunç Soyer…

Birkaç gündür…

Küçük Menderes'in bereketli topraklarında mesai harcıyor…

Torbalı ve Tire'de…

Büyükşehir'in yatırımlarını yerinde inceliyor…

Dolaştığı yerlerde…

Ege Bölgesi'nin tükettiği kışlık sebzelerin yüzde 75'i yetişiyor…

O topraklar…

Adeta bereket durağı; 'bire üç veriyor' nazar değmesin…

Başkan Soyer'e göre…

Dünya'nın Korona Belası ile harman olduğu…

İşsizliğin rekor seviyelere uçtuğu…

Mutluluğun, mutsuzlukla yer değiştirdiği…

Bugünkü acıklı sürecin tedavisi…

İzmirli'nin birbirine sahip çıkmasıyla mümkün olabilirdi…

Ancaaaak…

Hayat merdiveninin basamaklarını tırmanırken…

Şu 'acı reçete'yi asla unutmamamız gerekiyordu:

'Kimse kendi bacağından asılan koyun olamaz… Çünkü, hepimiz birbirimize ihtiyaçlıyız… Huzurlu olmamız, birbirimize bağlı olmaktan geçiyor… (Komşusu açken tok yatan bizden değildir…) sözü çok doğru ama bütün mesele sadece bundan ibaret değil… Eğer gerçekten komşunuz aç yatıyorsa ve sizin vicdanen yatamamanız ancak bir yere kadar… Çünkü, belki öbür gün siz de yatağa aç girebilirsiniz…'

***

Hiç kuşku yok ki…

Her 'kötülük' sahibine aittir…

Aynı şekilde…

Her 'günah' onu yüklenenindir…

Oysa…

Siz, biz, hepimiz…

'İyilikler hepimizin olsun…' temennisinde bulunurken…

Her an başımıza gelebilecek…

Kötülükleri ortadan kaldırmak için el ele vermemiz gerekiyor…

***

Başkan Soyer, meramını anlatırken…

İlk kez…

İyi bilinen ve çok kullanılan bir atasözünü ters/yüz etmiş…

'Kimse kendi bacağından asılan koyun değil!' cümlesine…

'Bir başarı varsa, hepimizin çabasıyla!' anlamını yüklüyor…

Ve tam da o sırada…

Torbalılı üretici Fatma Sezer, ailesiyle birlikte…

Tunç Soyer'e, karşıdan şöyle sesleniyor:

'Başkanım, hatırlıyor musunuz? Bana dört koyun vermiştiniz; şimdi artık bir sürüm var!'

Nokta…

Sonsöz: 'Her zorluğun sonunda doğan bir ışık vardır… Eğer elleriniz diken yaralarıyla kan revan içinde kaldıysa güle dokunmanıza çok az kalmış demektir… / Hz. Mevlana…'