Üstad Kemal Sunal filmde çok önemli mesajlar vermekte ve gerek sahip olduğu süper diyaloglar ve gerekse ağalık sistemine karşı yapılan ironiler ile film,Türk sinemasının en iyi komedi filmleri arasındaki yerini almıştır.
Filmdeki unutamadığım diyalogların başında Kemal Sunal’’ın Faşo’’yu(Faşist bir ağa) tarif edişi gelir;
Kibar Feyzo’’ya sorarlar: ’“Faşo ne demek lan?’”
Feyzo’’dan cevap; ’“böyle i..e gibim, puşt gibim bir şeydir.’”
Özellikle bu filmi seyretmeyen gençlere tavsiyem, DVD sini alıp mutlaka seyretmeleridir. Faşizmi, Faşisti, Faşo’’nun ne olduğunu anlayıp tarif etmek isteseniz ve ciltlerle kitap okusanız, bu kadar güzel tarif edemezsiniz. Kemal Sunal’’ı, Atıf Yılmaz’’ı, Adile Naşit’’i rahmetle ve hayır’’la, Müjde Ar ve İlyas Salman’’ı saygıyla ve sevgiyle anıyoruz.
Şimdi izninizle bu kadar genel kültür desteğini yeterli bulup, esas konumuza dönelim;
Başbakan Erdoğan birkaç gündür ısrarla bazı kurumları ve kişileri tehdit ediyor.
Başbakan Erdoğan söylediği her şeyi bilerek söyler. Öyle aklına geleni söyleyen, sinirlenen, sinirlenince kasılıp kalakalan tiplerden değildir. Ayağını yere sağlam basar. Üstelik bu sözlerini hem iftardan önce söylüyor, hem de iftardan sonra söylüyor. Yani söylenen sözlerin, kan şekerinin düşmesi veya yükselmesi ile bir ilgisi yok.
Eski bir Sağlık Bakanı olarak söylenen sözlerin ’“sağlıkla’” ilgisi olmadığını belirttikten sonra, bu sözlerin ’“Demokrasi’” ile ne derece ilgili olduğunu, ’“Edep’” denilen kavrama ne derece yakıştığını, işi, rejimi dönüştürmek değil, kendisini seçen millete hizmet olan siyasetçi davranışına ne derece uyduğunu beraberce incelemeye alalım;
Dini eğitim alan Başbakan neler diyor?
* ’“Artık, İktidarla kedi-köpek gibi oynama devri bitti.’”
* ’“Bitaraf olan, bertaraf olur.’”
* ’“Biz bu iktidar zamanında çok para kazandık ama oyumuz CHP’’ye dediler. Bizim aynı delikten bir daha sokulmaya niyetimiz yok. Onlar da gerekli mesajı alması lazım. Şu anda bu mücadele içinde AK parti, Saadet, BBP, STK’’lar sonuna kadar gece gündüz koşmak durumundayız.RTE.’”
* ’“Bu gün sessiz kalanlar bilesiniz ki, yarın huzura geldiğinizde biz de sessiz kalırız.’”
Bu sözler; bırakın demokrasisi gelişmiş bir Avrupa ülkesini, ne bir Afrika ülkesinde, ne de Beşar Esad’’ın Suriye’’sinde halkın huzurunda, insanların yüzüne baka baka söylenmez. Bu sözler Hitler Almanya’’sında, Mussolini İtalya’’sında,General Franko’’nun İspanya’’sında, Pinochet’’in Şili’’sinde yani faşist diktatörlerin yönetimde olduğu yerlerde söylenir. Söylenmiştir de, fakat bu diktatörlerin hiçbiri yatağında ölmemiştir. Ya asılmıştır, ya sürüklenerek linç edilmiştir, ya intihar etmişlerdir, ya da cezaevlerinde yok olup gitmişlerdir.
AKP’’nin içinde kendilerini yıllardır tanıdığım, yaşı oldukça ilerlemiş, devlet adamı vasfını üzerinde taşıyan, beyefendi, demokrasiyi hazmetmiş çok değerli kişilere düşen önemli bir görev var. Lütfen bir araya geliniz ve kendisine nasihat ediniz. Kendisine, eski bakanı Murat Başesgioğlu’’nun son beyanatını okuyunuz.Bu hizmetinizi ülkenizden esirgemeyin. Hem ülkenize hizmet edeceksiniz, hem de Tayyip Bey’’e iyilik etmiş olacaksınız.
Tayyip Bey’’e deyiniz ki;
*Tayyip Bey, siz seçimle gelen ve seçimle gidecek, milletin hizmetine gönüllü olarak talip olmuş bir kişisiniz. Siz Padişah, Kral, Sultan değilsiniz. Size bunları söyleyenler sizin dostunuz değil, kendinize gelin.
* Size, Türk Milleti iktidar gücünü hizmet edesiniz diye verdi. Kabadayılık yapıp, insanları ve kurumları tehdit edesiniz diye vermedi. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Yargı kararı olmadan, sadece sizin emrinizle hareket edecek polisin, savcının elbisesini ertesi gün soyup, onları don gömlek sokağa bırakacak, haysiyet timsali yargıçlar var bu ülkede.
*Hiçbir iktidara, kim olursa olsun, bir Başbakan tarafından ’“kedi-köpek’” benzetmesi yapılamaz. Bu en azından, edep’’e, adamlığa, insanlığa, Müslümanlığa yakışmaz.
*İşadamları, dünyanın her yerinde kazanmak için çalışırlar. Bizim işadamlarımızda çalışırlar, ülkemizde yatırım yaparlar, istihdam yaratırlar, siz harcayasınız diye vergi verirler.
Eğer bir işadamı yanlış yoldan ve haksız olarak para kazanıyorsa mutlaka bir siyasetçi veya bir bürokrat ortağı vardır. TÜSİAD’’a yaptığınız hakareti eğer Tüsiad üyeleri dünya’’ya duyurursa rezil olursunuz. Ayrıca unutmayın ki, bir siyasetçi aniden zenginleşiyor ve servetinin hesabını veremiyorsa mutlaka rüşvet alıyor demektir. Rüşveti alan varsa, verenlerde vardır. Bunlar emekli, işçi, memur, köylü, esnaf değildir, değil mi?Ya kızarlar da, dünyanın diğer ülkelerindeki arkadaşlarının anlattıklarını gazetelerinde yazdırırlarsa?
* Son olarak, ’“Huzura geldiklerinde, biz de sessiz kalırız’” diye buyurmuşsunuz; Huzur, Padişahlıkta, Krallıkta ve Faşist Diktalarda olur. Demokratik rejimlerde, milletin size ’“geçici’” olarak verdiği yeri adı; ’“Makam’’dır’”. Eğer o makamı kendiniz veya partiniz için haksız yere kullanırsanız, o makamı veren millet onu çeker alır, poponuzun üstüne oturur kalırsınız. Şunu da asla unutmayın, bu dünya Sultan Süleyman’’a kalmadı size mi kalacak?Sap döner, keser döner; gün gelir, hesap döner. Demokrat olun, demokrat adamdı desinler, faşist olmayın Faşo adamdı demesinler’…
Not (1): Sevgili Bekir Coşkun’’a; Siz Habertürk’’te yazmaya başlayınca gazeteyi düzenli olarak almaya başlamıştım. Artık dayanamıyorum. Son olarak Jöle’’li genç beni tiksindirdi. Rahmetli Evren Bulut iyi ki bu günleri görmedi. Gazetenizin okurluğundan üzülerek ayrılıyorum. Dualarım ve iyi dileklerim sizinle ve değerli eşinizle. Sevgiler’…
Not (2): Yukarıda yazdıklarımı, Tayyip Bey’’in yüzüne söyleyecek, kendinden emin, cesur, vatansever bir işadamı var mı bilmiyorum. Varsa, nerede konuşacaksa ben yanındayım. Bilmediğim için bu yazıyı AKP’’nin akıllı, aksaçlılarına yazdım. Gelin internetin gücünü gösterelim. Beğendi iseniz bu yazıyı o kadar çok dağıtalım ki, okumayan AKP’’li kalmasın. Var mısınız?