'Kestirmedi, çünkü!'

Bugün Pazar…

Kurban Bayramı'nın birinci günü…

Ve yine bugün…

Bu köşede Atatürk'ü anma ve…

Unutulmaz anılarına yer verme günü…

O zaman…

Girelim 'Zaman Tüneli'ne…

***

Laf aramızda; öyle abuk-sabuk görüşler var ki…

Biz yine de…

Kayıtlara girmiş gerçekleri dile getirelim…

Her zaman olduğu gibi…

Mustafa Kemal Paşa, Cumhuriyet'le birlikte…

Her dini bayramda…

Halkın ve çalışma arkadaşlarının bayramlarını kutlamak için…

Ramazan bayramlarında Büyük Millet Meclisi'nde…

Kurban bayramlarında ise Çankaya Köşkü'nde…

Tebrikleri kabul ederdi…

Atatürk, bu konulara çok hassastı…

***

Mesela…

1930 bayram tatilini İzmir'de geçirdi…

Tatil boyunca Naim Palas'ta kaldı…

Mustafa Kemal Paşa'yı görmek için halk otelin önüne toplanmıştı…

Gazi, balkona çıkınca halk 'Yaşa…' diye bağırıyordu…

O gün deyim yerinde ise…

İzmir'de ayak basmadık yer bırakmadı…

Karantina'da… Balçova'da… Kemeraltı'nda… Basmane'de…

Vatandaşlarla bayramlaştı…

Akşam saatlerinde otele geldiğinde…

Yol boyunca iki tarafta toplanan İzmirliler…

Gazi Paşa'yı, ara vermeden alkışlıyorlardı…

Kalabalık gece yarısına kadar otelin önünden ayrılmadı…

Atatürk, ertesi gün annesinin kabrini ziyaret etti…

***

İşte tam da burada…

Ulu Önder'le ilgili…

Önemli bir ayrıntıyı masaya yatıralım izninizle…

Atatürk, yaşamı boyunca…

Milli ve dini değerleri her şeyin üstünde tuttu…

O değerlerin yozlaştırılmasına…

Kişisel çıkar ve amaçlar için kullanılmasına asla izin vermedi…

Türk toplumunun bir kaynaşma, bütünleşme ve birlik olma…

Duygularını güçlendiren…

Dini bayramlara özel bir önem verdi…

Dine saygısı nedeniyle…

Dini bayram günlerini, resmi tatil günleri arasına koydurdu…

Halkın, kendi dinini daha iyi anlaması, tanıması için…

Kur'an'ın Türkçe'ye çevrilmesi…

Camilerin ve din adamlarının…

Bir devlet teşkilatı olan Diyanet İşleri Başkanlığı'nın…

Gözetimi altında bulundurulması için yoğun çaba gösterdi…

***

Ve…

Onca titizliğin gölgesinde…

Şu sözleri çok önemlidir:

'Din ve mezhep, herkesin vicdanına kalmış bir iştir... Hiç kimse, hiç kimseyi; ne bir din, ne de bir mezhep kabulüne icbar edebilir (zorlayabilir)... Din ve mezhep, hiç bir zaman politika aleti olarak kullanılamaz… Hafta sonu tatili dine aykırıdır, sözleriyle sizi kandıran ve karanlıkta bırakmaya çalışan kötü kişilere yüz vermeyin… Milletimizin içinde gerçek ve ciddi din bilginleri vardır… Milletimiz bu din bilginlerimizle övünmektedir… Onlar milletin inancına ve Müslümanların güvenine layıktırlar…'

***

…Ve, o günlerden çok önemli bir anı…

Gazi Mustafa Kemal Atatürk…

Kurban Bayramı'yla ilgili…

Dönemin Diyanet İşleri Başkanı Rıfat Börekçi'den ne istedi?

Kurban kesilirken ne yapardı?

İşte Hasan Rıza Soyak ve Ord. Prof. Aydın Sayılı'nın

Anılarından bir demet ile o soruların yanıtları...

Milli Mücadele'nin başından beri…

Atatürk'e birçok alanda yardımcı olan ve…

Cebindeki son parayı Kurtuluş Savaşı için harcayan…

Zamanın Ankara Müftüsü Rıfat Börekçi'ye…

Atatürk'ten öyle bir 'Kurban Bayramı' teklifi geldi ki…

Şaşırmamak elde değildi!

***

Gazi Paşa'nın…

Kurban Bayramı'yla ilgili o isteğini…

Ord. Prof. Aydın Sayılı anlatıyor:

'Atatürk, bir gün dönemin Diyanet İşleri Başkanı Rıfat Börekçi'ye…

Bayram'da kurban kesilmesi yerine…

Hayır kurumlarına bağış yapılması usulünün konması hakkında…

Ne düşündüğünü merak ediyor…

Gazi Paşa'nın arzusundan tasalanmış görünen Rıfat Börekçi…

Bir süre düşündükten sonra Atatürk'e şu yanıtı veriyor:

'Paşam, böyle bir şey yapacaksan, bunu ben öldükten sonra yap…'

Cevap, Atatürk'ü şaşırtıyor ve…

Dayanamıyor Gazi Paşa, soruyor:

'Önerimin ne sakıncası var Börekçi Hocam?'

Herkesin hürmetini kazanmış din adamının cevabı etkileyicidir:

'Bayramda kurbanın kanının akıtılması şeriatça şarttır…'

Bunun üzerin…

Gazi Paşa…

Rıfat Börekçi Hoca'nın sırtını okşayarak…

'Madem ki olmazmış, sen ölmeden de, sen öldükten sonra da yaptırmam; hiç üzülme…'

Sözleriyle, Börekçi Hoca'yı teselli ediyor…

Ne var ki…

Gün geliyor…

'Atatürk hiç kurban kesti mi?'

Diyenler ortaya çıkıyor…

Türk Milleti de…

Doğal olarak bu soruya şu karşılığı veriyor:

'O kendini zaten bu vatana kurban etti…'

Nokta...

Hamiş 1: Atatürk, kan görmeye dayanamazdı… Cephelerde düşmanla göğüs göğüse savaşmış bir asker olarak en ilginç özelliği, savaş meydanları dışında kan görünce fenalaşmasıydı… Gittiği yurt gezilerinde kendisi için kurban edilen hayvanlara bakamaz, böyle durumlarda sırtını döner ya da kesilmelerini engellerdi…'

Hamiş 2: Mehmet Rıfat Börekçi (29 Kasım 1860 - 5 Mart 1941), Türk din adamı ve siyasetçi… Ankara'nın yerlisi ve müftüsü sıfatıyla, Türk Kurtuluş Savaşı'na ve Mustafa Kemal Paşa'ya önemli destekte bulunan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ilk Diyanet İşleri Başkanı (1924-1941)…

Sonsöz: 'TBMM 23 Nisan 1920 yılında dualar, hatimler ve salavatlarla bir cuma günü açıldı. Bu şekilde açılmasını özellikle Atatürk istedi. Bu süreçte sonradan yolları ayrılacağı birçok isimden büyük destek gördü…'