Kemal Bey’e ‘nedir bu kumpas?’ diye bir savcı sormalı!

Kumpas nedir?

Birisini zor duruma düşürmek için hazırlanan gizli düzendir!

En açık haliyle…

'Tuzak hazırlamaktır!'

***

Rant sağlamak nedir?

Türk Dil Kurumu'nun tarifi şöyle:

'Bir mal ya da paradan emek verilmeden sağlanan gelir…'

***

İkisinin de tutar yanı yok…

Bu yolla geçinenlerden hiç hayır gelmez…

***

Bu ülkenin Ana Muhalefet Lideri Kemal Kılıçdaroğlu

CHP'nin bir numaralı koltuğunda…

10'uncu yılını tamamladığı şu günlerde…

Türkiye nüfusunun neredeyse yüzde 60'nın yaşadığı kentleri

CHP'nin kazanmasının verdiği rahatlıkla…

Müthiş bir açıklama yaptı:

'Belediye başkanlarımızın elini kolunu bağlayarak çalışamaz duruma getirmek istiyorlar… Yargı aracılığıyla belediyelerimize kumpas kuruyorlar; amaçları rantı almak…'

Etkilenen var mı?

Yeteri kadar değil!

Başka ne dedi?

'Toplumun talepleri karşılanamıyor!' dedi…

Etkilendi mi, millet?

O da zayıf…

Peki, baba bir cümle bulalım:

Asıl şu iddia çok önemli…

Çünkü, buna kimse cevap veremedi, beş gündür…

CHP Lideri Kılıçdaroğlu…

Üstüne basa basa bu kez şöyle dedi:

'Hükümet iki açıdan sıkıştırıyor… Gerçekten belediye başkanlarının elini kolunu bağlamak istiyor ama belediye başkanlarımız bunu kavgasız dövüşsüz aşıyorlar… İkincisi ise savcılar aracılığıyla belediye başkanlarının üzerine gitmeye çalışıyorlar; baskı kuruyorlar… Yargıyı maşa olarak kullanarak CHP'li belediyeler üzerinde baskı kurmak istiyorlar… Belediye başkanlarımıza kumpas kuruyorlar… Yargı aracılığıyla kuruyorlar bu kumpası… Biz bunun da farkındayız…'

***

Hassas ve unutulamaz cümle şu:

'Yargıyı maşa olarak kullanarak CHP'li belediyeler üzerinde baskı kurmak istiyorlar…'

İyi de…

Bu sözler bir 'ihbar' değil mi?

Eğer ihbar ise…

Neden bir Cumhuriyet Savcısı 'kamu adına' harekete geçmiyor?

Olup / olmadık yerde seslendirdiğimiz…

Hepimizin dudaklarındaki 'yemin' gibi şu söz artık bayatlamadı mı?

'Tüyü bitmemiş yetimin hakkını kimseye yedirmeyiz!'

Kim bunlar, nasıl yiyorlar?

Yerken mi bölüşüyorlar?

***

Türkiye'de…

Mesleğinin adının önüne…

'Cumhuriyet' kelimesinin gelip oturduğu başka koltuk yok!

Bu millet, sadece ve sadece…

Savcılara 'Cim Savcısı / Cumhuriyet Savcısı' der…

Neden bu sıfat 'resmi' sıfattır…

Hikayesi şahanedir:

Hukuk İnkılabı gerçekleşirken…

Dönemin Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt…

Yerleştirir 'Cumhuriyet' kelimesini savcının önüne…

Tepkiler gelir…

Atatürk doğrudan Bozkurt'a sorar…

Aldığı cevap şöyledir:

'Devletin her kademesinde olanlar yanlış yapabilirler... Hukuk dışına çıkabilirler… Onlara millet, devlet ve ikisini de kucaklayan cumhuriyet adına hesap soracak olan savcılardır… Onun içindir ki, sadece savcılar için (Cumhuriyet Savcısı) denilmelidir…'

Bi'daha itiraz eden olmadı!

***

Devlet Baba, Hak, Hukuk ve Adalet'i tesis etmek için…

Kime / kimlere güvenir?

Özenle yetiştirdiği, gözü gibi baktığı Cumhuriyet Savcıları'na…

Ve tabii ki, yargıçlarına…

***

O zaman neden sormuyorlar CHP Lideri'ne?

'Belediye başkanlarınızın elini kolunu bağlayarak çalışamaz duruma getirenler kimler? Bunlarla ilgili kanıtlarınız var mı?'

Yoksa…

Kılıçdaroğlu'nun söyledikleri…

'İhbar kabul edilmeyecek' kadar eften/püften mi?

Hepsinden önemlisi…

CHP Lideri, açık açık diyor ki:

'Yargıyı kullanarak belediyelere kumpas kuruyorlar!'

Bu dehşet verici bir iddiadır…

Yargı'nın üstünde…

Nokta kadar bile leke olamaz / olmamalıdır!

***

Peki, Kılıçdaroğlu'nun şu iddiasına ne demeli?

zellikle rantın büyük olduğu İzmir'de belediye başkanlarımıza kumpas kurma girişimlerinin de olduğunu biliyoruz… Bunun dışında kumpas kurulduğunu da biliyoruz... Özellikle İstanbul'da rantı tümüyle tüketen rantiye sınıfı; İzmir'e, İzmir'in sahillerine göz dikmiş durumda... Oradaki rantı kullanmak istiyor... Belediyeler de buna izin vermeyince hükümet aracılığıyla belediyelere yargı üzerinden baskı kurulmak isteniyor…'

Neden bir Cumhuriyet Savcısı…

'N'oluyor Sayın Genel Başkan? İzmir'in sahillerine göz diken İstanbul'dan gelme rantiyeciler kim?' diye sormuyor?

Bi'sebebi olmalı…

Nokta…

Sonsöz: 'Merhamette güneş gibi ol; cömertlikte akarsu gibi ol; tevazuda toprak gibi ol; ayıpları, kusurları örtmekte gece gibi ol… / Hz. Mevlana…'