Kayınbiraderi nasıl öldü?

Bugün Pazar…

'Atatürk'ü asla unutmayalım, unutturmayalım…' diyerek…

Bir kez daha…

'Zaman Tüneli'nin içinden süzülüp, yanı başınıza gelelim…

***

Gazi Mustafa Kemal…

İzmirli Latife Hanım'la, 1923-1925 arasında…

Tam '1000 gün' evli kaldı…

Latife Hanım'ın beş kardeşi vardı…

En büyükleri de o'ydu…

Diğerlerini…

Şöyle sıralayabiliriz:

İsmail Bey… Ömer Bey… Vecihe Hanım… Rukiye Hanım… Münci Bey…

Atatürk hepsini tanıma / sevme fırsatı buldu…

Birini, diğerinden ayırmadı…

Ne var ki, küçük kayınbiraderi ile yaptığı bir sohbet…

Hiç unutulmadı; hatta iz bıraktı…

***

Tarih; 1932 / Ocak ayının ortaları…

Ulu Önder Atatürk…

O gün Çocuk Esirgeme Kurumu'nun balosuna katılacaktı…

O baloya…

Ata'nın biricik kayınbiraderi…

Gencecik hukuk öğrencisi Münci Uşakizade de katılmıştı…

Münci, Atatürk'ün boşandığı eşi Latif Hanım'ın…

En küçük erkek kardeşiydi…

1910 doğumluydu…

Gazi ile Latife Hanım evlendiğinde…

Henüz 13 yaşında ya var ya yoktu…

O sırada 22 yaşını süren genç adam…

Atatürk'ün salona girdiğini görünce…

Kararlı adımlarla…

Şükrü Kaya'nın yanına gitti, kulağına eğilip bir şeyler söyledi…

Bunun üzerine Şükrü Kaya biraz çekinerek de olsa…

Münci'yi, Gazi Paşa'ya takdim etti…

Atatürk, ilk önce anlamadı veya işitmedi…

Sonra birden yüzü aydınlandı:

'Ne o? Münci mi? Sen Münci misin?' diyerek, eski kayınbiraderine döndü; yanındakilere şöyle dedi:

'Biliyor musunuz, ben bunu 10 sene evvel kucağımda hoplatırdım…'

Belli ki, küçük kayınbiraderini vaktiyle pek sevmiş; fakat Latife Hanım'dan ayrıldıktan sonra hiç görmemiş…

***

Gazi Paşa, bir eli Münci'nin omzunda…

'Şimdi kaç yaşındasın? Hangi mektebi okudun? Ne tahsil ediyorsun?' gibi sorular soruyor; ilgisi, memnuniyeti giderek artıyordu…

Ve ilgisinin nişanesi olarak şu soruyu sordu:

'Eh, daha sonra ne olmak istiyorsun?'

Münci, önce önüne baktı, sonra başını kaldırarak şu cevabı verdi:

'Reisicumhur olmak istiyorum, efendim…'

Gazi Paşa hayretle irkildi…

Buz gibi bir sessizlik ortalığı kapladı…

Herkes birbirine korku ve endişeyle bakıyor ve…

Kimilerine göre…

Atatürk'ün bu küstah (!) çocuğa…

Ne şekilde haddini bildireceğini merakla bekliyordu…

Gazi, şöyle etrafına göz gezdirdi…

Münci'yi yukarıdan aşağı süzdü ve…

Ani bir ifade değişikliği ile gülümseyerek şöyle dedi:

'Reisicumhur mu olmak istiyorsun? Tebrik ederim seni…'

…Ve, ardından sözlerini sürdürdü:

'İnsanın hedefi çok uzakta olmalı ki, hiç olmazsa yarı yola varabilsin! Bu yalnız fertler için değil, milletler için de böyledir…

Bir millet, emellerinin yükseldiği nispette yükselir…'

Gazi Paşa'nın sesi heyecanlanmış, yüzü hafifçe kızarmıştı…

Bir adım ileri attı…

Salondaki herkese hitap eder gibi, sesini daha da yükselterek şunları ekledi:

'Bugün milletçe hedefimiz en mütemeddin (medeni) milletlerin seviyesine ulaşmak, hatta bu seviyeyi aşmaktır…

Bu asla imkansız değildir…

Türk'ün zekası, Türk'ün Ata'dan özellikleri buna müsaittir…

Yeter ki, Türk Milleti hedefini iyi seçsin ve hedefe varmaya azmetsin…'

Gazi Paşa bunları söyledi ve etrafındaki konukların arasından süzülerek ilerledi…

***

Bu olayın kahramanı Münci Uşakizade

Her ne kadar 22 yaşında böylesi bir şerefe eriştiyse de…

Kaderin garip cilvesi…

Gazi Mustafa Kemal'in tarif ettiği yarı yola bile varamadı…

Zekası ve kültürü ile herkesi hayran bırakan bu genç…

Aynı yılın sonbaharında…

23'üncü yaşına bile giremeden…

Bir kaza kurşununa kurban gitti!

***

Latife Hanım'ın küçük kardeşi Münci Bey'in yaşamı…

Çok trajik bir şekilde son buldu…

İstanbul'daki 'Tokatlayan Oteli'nde…

(Bugünkü Büyük Tarabya Oteli)

Silahla vurulmuş halde ölü bulundu…

Emniyet intihar olduğunu açıkladı…

İzmirli ünlü aile kesinlikle inanmadı…

Olayın aydınlanması için…

Latife Hanım'ın babası…

Uşakizade Muammer Bey…

Atatürk'ten yardım istedi ama sonuç alınamadı…

Nokta…

Hamiş: 'Münci': Kurtarıcı, önder ve kurtaran anlamına geliyor… Ne garip değil mi; genç kayınbiraderin adı ile akıbeti?

Sonsöz: 'Hayatın trajedisi ölüm değil, biz yaşarken içimizde ölmesine izin verdiğimiz şeylerdir… / Norman Cousins / Amerikalı Gazeteci, Yazar…'