EGEDESONSÖZ - Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Murat Bakan kent ve Türkiye gündemi ile ilgili açıklamalarda bulundu.
CUMHURBAŞKANI İÇİN İDEAL İSİM KILIÇDAROĞLU
Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda kendilerinin adayının parti genel başkanları Kemal Kılıçdaroğlu olduğunu dile getiren Bakan, 6'lı Masa için ise, 'Partimizin mutfağında karar verilmez. 6'lı Masa ki bu artacak mı bilmiyoruz. Girmek isteyenler de var. Millet İttifakı içinde yer almak istiyoruz diye açık açık söylüyorlar. 2 siyasi parti bizim için sıkıntı yok diye açıklama yaptı bunlar için. Ancak aday masada belirlenecek. Parti mutfağımızda belirlenecek aday genel başkanımız olur tabii ki. Elbette herkes kendi genel başkanını ister. İktidar olmak zaten böyle mümkün. Biz genel başkanımızın olmasını istiyoruz tabii ki. Neden olması gerektiğini defalarca da anlattım. Genel Başkan tüm bu ittifak sürecinin mimarıdır. Biz; kavga etmeyen, uzlaşmayı tercih eden, toplumu bir arada tutan dinamikleri bilen ve bunun için çaba sarf eden, insanları etnik kimliğine göre ayırmayan, herkese eşit şekilde davranan, cumhuriyetin ilkelerine bağlı bir cumhurbaşkanı istiyoruz. Tüm bunlara sahip kişidir Kılıçdaroğlu. Tabii ki bunu bir dayatma şeklinde yapmayız. Çünkü genel başkanımız baştan 6'lı Masa'nın karar vereceğini söyledi' ifadelerini kullandı.
'ŞOVU CUMHUBAŞKANI YAPIYOR'
Türkiye'nin Otomobili Girişim Grubu (TOGG) hakkında CHP'li isimlerin eleştirilerine gösterilen tepkiler hakkında konuşan Bakan, 'Milli meselelerde milli duruş göstermek gerektirir. Araba üretiminde tabii ki milli görüşte oluruz. Ancak aracın motorunu siz üretmiyorsunuz, dizaynı, elektronik sistemini siz yapmıyorsunuz, sadece bunu bir araya getirmişsiniz. Bunu yapan da devlet değil özel şirketler. Ancak şovunu Cumhurbaşkanı yapıyor. Üretilsin, başarılı olsun, kendi motorunu üretsin. Genel başkanımız dedi zaten giderdim diye ancak bunu yapan özel şirket, davetiyeyi yapan bakanlık' dedi.
'MİLLETİMİZİN YARARINA İSE ALKIŞLARIZ'
'TOGG satın alır mısınız?' sorusuna yanıt veren Bakan, 'Ben aracın özelliklerine bakmadım. Araba değiştirme durumum olursa ihtiyaç duyarsam onu da alternatif olarak değerlendirilir. En azından üretim yeri itibari ile değerlendiririz. Bir önyargım yok yani. Biz ülkemizde üretilen her şeyi milletimizin yararına ise alkışlarız' diye konuştu.
TSK'YA İTİBAR ETMEMİZ GEREKİR
TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı'nın PKK'ya yönelik operasyonda kimyasal silah kullanıldığı yönündeki iddialar hakkında yorum yapan Bakan, 'Burada bir ayrışma yok. Parti sözcümüz de benim paylaşımıma paralel bir paylaşım yaptı. Ben beklemedim, beklememe de gerek yok. TSK'nın ilk Başkomutanı Mustafa Kemal Atatürk, bizim kurumumuz da Mustafa Kemal Atatürk. Devlet terör ile mücadele ediyor. Ayrımı iyi yapmak lazım. Meşru siyaseti desteklerken, devlete karşı eline silah alan, ülkeyi bölmeye çalışan askere polise silah sıkan kişilere de en şiddetli cevabı vereceksiniz. Bir tarafta PKK var, diğer yerde TSK var. Bu iddiayı PKK'nın yayın organı söylüyor. Diğer yandan TSK'da böyle bir silah kullanmadım diyor. Kime itibar etmeniz gerekir? Tabii ki TSK'ya itibar etmeniz gerekir. Çünkü arada psikolojik bir harp var ortada. PKK uluslararası bir psikolojik harp yönetmeye çalışıyor. Siz tabii ki bir defa askerimizin yanında duracaksınız. Ülkenizin meşru silahlı kuvvetinin yanında durmanız gerekir. 'PKK'nın yayın organına bakarak değerlendirme yaparız' da doğru değil. Bunu Fincancı için diyorum. Ben farklı televizyon kanallarına çıkarım düşüncemi belirtirim ancak PKK'nın yayın organına çıkmam. Oradaki görüntülere bakarak somut bir delil olmadan TSK kimyasal silah kullanıyor diyemezsin. Bunu doğru bulmuyorum. Fincancı'nın tutuklanması doğru mu? Hatasını ilk söyleyenlerden birisiyim ben. Milli meselelerde milli duruş göstermek gerekir. Biz bunu yaparız ancak diğer yandan hukuk çerçevesinden yargılanmasını isteriz. Tutuksuz yargılanabilir miydi bunu değerlendirmek gerekir. Hatalı olmuştur açıklama ancak tutuklama da sanki gereğinden fazla olmuş olabilir. Benim bilmediğim bilgi, belge var mı bilmiyorum. Tabii ki tutuklanmadan yargılanabilirdi. Terör örgütünü desteklemek amacıyla mı yaptı yoksa görüntülere bakarak fikrini mi söyledi bilmiyorum. Fincancı'nın hareket tarzı doğru değil. PKK'nın yayın organına çıkmamalıydı. Kara propagandaya alet olmamalıydı' dedi.
'YARIN BU KURUMLARI BİZ YÖNETECEĞİZ'
'Asker ve polisleri sadece Cumhur İttifakı savunuyor' yönünde bir algı oluşturulmak istendiğini ancak bunun gerçek dışı olduğunu kaydeden Bakan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'yu hedef aldı. Bakan açıklamasında 'TSK içinde eleştirilecek şeyler var. Biz TSK'yı da jandarmayı da, polisi de koruyarak kurumsal kimliğini eleştiririm. Adam gelmiş İçişleri Bakanı olmuş ve sistemi yozlaştırmış. Emniyet Müdürü olan kişi emniyet mensubu değil. Basın Yayın iletişim Başkanı bir Emniyet Müdürü olması gerekirken A Haber muhabirini getirip Daire Başkanı yapmış, polisleri ikiye bölmüş. Eski polis yeni polis diye. Bunu eleştiriyoruz. Aslında burada polisin hakkını Cumhur İttifakı değil biz savunmuş oluyoruz. Sözleşmeli uzman çavuş, uzman jandarma bunlar bir aileyse hepsi öz evlat ve herkesin mutlu olacağı çözüm üretmemiz lazım diyoruz. TSK'nın içine cemaat ve tarikat sokmayın diyoruz. Neden? Çünkü emir komutayı etkiler diyoruz. TSK'yı biz savunuyoruz. İç ve dış güvenliğin özlüğünü işin özünde biz savunuyoruz. Cumhur İttifakı burada vatan millet Sakarya'sında. Asker, polis şehit olduğunda onun üstünden siyaset yapar konumda. Aslında onların derdi ile dertlenen, sorunlarını çözen bir anlayışta değil. Bunu Süleyman Soylu için de Hulusi Akar için de söylüyorum. Polis intihar ediyor onun umurunda değil. Onun için istatistikten ibaret. Polisin niye intihar ettiğin düşünmüyor. Cumhur İttifakı bununla ilgilenir, Millet İttifakı ilgilenmez düşüncesi doğru değil. Hakikatten ilgilenen bir biziz. Emniyet mensupları içinde kamuoyu araştırması yapın, Murat Bakan diye sorun, bir de Süleyman Soylu diye sorun. Bakalım kimi daha çok seviyorlar? Ben karşılaştırmıyorum bile. Yolda bile yürüyemiyorum. Sadece benimle ilgili değil Millet İttifakı'ndan kendi sorunları ile ilgilenen İYİ Partili CHP'li kim varsa bize yönelik sempatileri çok daha yüksek. Çünkü yılmışlar, Süleyman Soylu'dan, Mehmet Erşoy'dan da İsmail Çataklı'dan da, bakanlardan, bakan yardımcılarından da, emniyet müdürlerinden… Yani hepsinden. Çünkü derdi ile dertlenmediğini düşünüyor, polis kendini sahipsiz hissediyor. Askerler de aynı. Bu bakış açısı ile siz görevinizi yapacaksınız gerekirse öleceksiniz ancak sesiniz çıkmayacak düşüncesi. Bunu Soylu ile kendimi kıyaslamak için söylemedim. Ben polisin bana olan sevgisini görüyorum. Ben bir sol bakış açısı ile yapmam gerekeni yapıyorum. Bu çocuklar bu ülkenin yoksul ailelerinin çocukları. Bu ülkede yalısı olanların, köşkü olanların, TOKİ'nin lüks rezidansların da oturanların ailelerinin çocukları şehit olmuyor. Çünkü onlar asker polis de olmuyor. Bu çocuklarımızın hakkına hukukun sahip çıkmak bizim görevimiz. Yarın bu kurumları biz yöneteceğiz. Milli Savunma Bakanı, İçişleri Bakanı CHP'li olacak. İktidar olduğumuzda bu kurumları yöneteceğiz. Dolayısıyla onların sorunları için adım atmamız lazım' diye konuştu.
'SERTLEŞMENİN KENT SİYASETİNE BİR KATKISI YOK'
İzmir'deki siyasetin sertleşmesi hakkında konuşan Bakan, yapılanların milletvekili olma düşüncesi ile yapıldığını belirtirken, 'Sertleşmenin kent siyasetine bir katkısı olmadığını söylüyorum. Ne kent siyasetine ne kentteki siyasetçiye katkısı olur. Biz muhalefet ediyoruz ancak biz muhalefet etmek için muhalefet etmiyoruz. Çeşme Projesi için Bakan toplantı yaptı, ben gittim. Bakan'ın TBMM'ye gelmesi lazımdı ancak yapmadı, bakanlığa çağırdı. Ben gittim. Mecliste toplantı yaptı, biz misafir olarak ona da gittik ve itirazlarımızı söyledik. Çözüm olmayınca muhalefet yaptık. Ancak burada o yok. Tam istemezükçü anlayış, ne yapsa İzmir Büyükşehir Belediyesi tukaka, ne yapsa kötü, hangi mecliste nasıl bir tartışma yaratırım, nereden medyaya çıkarım… Kentin gelişimine katkıda bulunan değil, tamamen kutuplaşmadan merkezi yönetimin, Cumhurbaşkanı'nın yaptığı gibi kutuplaşmadan nasıl öne çıkarız ve milletvekili oluruz düşüncesi var. Gerek yok böyle şeylere. Bunlar belki sizi vekil yapar da ancak kente ülkeye hayrı olmaz. Ülkeye yapacak hayrınız olmasını istiyorsanız kentin sorunlarını nasıl çözeriz diye bakmanız lazım. Ancak AK Parti maalesef bu bakış açısını kaybetmiş. Gerginliği artıralım ve bunun üzerinden siyaset yapalım diye bakıyorlar' dedi.