Kaf-Kaf isyanı

Mücadele ruhu, cesaret, özgürlük ve hoşgörünün ta kendisi…

Bir duruş, bir başkaldırıştır aslında KSK'lilik...

Kurtuluş ateşinin yakılıp zaferle sonlandırılan kentin takımıdır Karşıyaka.

Atatürk'ün iki kez ziyaret ettiği…

1912'den bu yana gönüllerde taht kuran takımdır Karşıyaka...

Geçen zaman içinde her kulüpte olduğu gibi KSK'de de yükselme, duraklama ve gerileme dönemleri oldu.

Bu inişli çıkışlı dönemler yönetim başarıları ile doğru orantılıdır.

İyi yönetilirsen iyi sonuçlar alırsın. Takım her zaman zirveye oynar.

Şampiyon olamasan da zirveye oynayan kulüpte herkes yönetici olmak ister.

Tribünler ise iddialı takımın maçlarını izlemek, yıldızları yakından görmek isteyen futbol seyircisi ile dolup taşar.

Zamanla bu seyirci taraftara dönüşür…

***

Adı üstünde; taraftar…

Kötü günde de kulübün yanında olana denir.

Tıpkı KSK'de olduğu gibi…

Yenilgiler kızdırsa, üzse de, bir sonraki maçta her zaman tribünler dolmuştur…

Uzun süreli küskünlük hiç olmamıştır Karşıyaka'da…

Çünkü 7'den 70'e herkesin yaşam biçimidir KSK'lilik…

Tek yürek haykırılır:

'Binlerce şehit dedemizle… Boyun eğmeyiz hiç kimseye… Ay yıldız var göğsümüzde, Karşıyakalı olunur, Karşıyakalı doğulur.'

***

Peki şimdi ne oldu da, Karşıyaka yönetimi taraftarları bölen bir açıklama yayınladı?

Daha önce Teknik Direktör Erman Güraçar'ın futbolcuları ateşe attığı açıklamadan ders çıkarmayan yönetim…

Şimdi, Karşıyaka Taraftarlar Derneği ile Çarşı Grubu'na 'Hiçbir menfaat beklemeden her zaman takımın ardında durdunuz' şeklinde teşekkür ederken…

KSK içindeki başka gruplarla hiçbir gruba bağlı olmayan yeşil-kırmızılı taraftarlar neden dışlandı?

Bu dışlanan taraftarlar, menfaat bekledikleri için mi futbolcular, teknik heyet ve yönetimi protesto ettiler?

***

Yazılmayan kuraldır.

Başarıyı herkes paylaşır, başarısızlığı ise hiç kimse…

Beş yıl önceyi hatırlayalım.

Asırlık çınarın adeta uçan kuşa borcu vardı.

Turgay Büyükkarcı yönetimi kimsenin cesaret edemediği dönemde KSK'nin başına geçti.

Elini değil adeta vücudunu taşın altına koydu.

Defalarca camiaya seslendi, KSK'lilik ruhunu hatırlattı, alacaklılarla pazarlık yaptı, iyi bir mali politika izleyerek kulübü nispeten düze çıkardı.

Altyapı ağırlıklı takımla kümede kalma başarılırken transfer yasakları da kaldırıldı.

Kongrede güven tazeledikten sonra yapılan takviyelerle yeni takım kuruldu.

Büyük umutlarla lige başlangıç yapıldı, ama…

Sonuç: Hüsran…

Bu sezon yine 13 yıldız takıma katıldı. Yıldız diyorum, futbolcular alınırken yönetim bu şekilde lanse etmişti.

Lig başladı, takım inişli çıkışlı grafik sergilemeye başladı.

Ancak taraftar hep görev başında, tribündeydi.

Ligin dibindeki 4 takımdan ikisine yenildi KSK….

İkisine de puan kaptırdı.

Taraftar yine takımını yalnız bırakmadı.

Ta ki Orduspor'a 2-0 boyun eğene kadar.

Bardağı taşıran son damlaydı Orduspor…

Yenilmek, Play-Off hedefinden uzaklaşmak değildi KSK'linin isyanı.

Yenilgiyi kabullenen, yeterli mücadeleyi ortaya koymayan, gamsız, vurdumduymaz oynanan futbol ve yapılan değişikliklerdi eleştiri konusu…

Hayaller, umutlar yıkılmıştı çünkü…

Kahrolmuşlardı.

Yani tribünlerin tabiriyle 'ruhsuz bir takıma' Karşıyakalı tahammül edemezdi, edemedi de…

***

Turgay Büyükkarcı'nın beş yıllık yönetiminin ilk üç yılı başarılı, iki yılı ise başarısızdı.

Daha bir yılı daha var.

Devam edecekse eğer…

Önce samimi olmalı.

'Şuralarda hatalar yaptık, ancak dersimizi aldık, bir daha olmayacak' demeli, camiayı birleştirmeli.

Tıpkı eskiden yaptığı gibi..

Kongre kararı alarak güçlenerek yola öyle devam etmeli ki, KSK hedefe ulaşabilsin…

Zira bir 5 yıl daha 3. Lig çekilmez.

SONSÖZ: Bir İzmirli olarak dileğim; 1980 yılında 80 bin kişiyi stada dolduran KSK-Göztepe rekabetini yeniden yaşamak… Ataları gibi yenilgiyi, esareti kabullenmeyen büyük Karşıyaka'nın Süper Lig'de zirveye oynadığını görmektir.