Bütün dünyanın beklediği maçın kazananı belli oldu! Bütün dünyanın beklediği maçın kazananı belli oldu!

EGEDESONSÖZ - İzmir Spor Kulüpleri Birliği Vakfı (İZVAK) Başkanı Ali Erten, SONSÖZ TV'de Gazeteci yazar Muhittin Akbel'in programında önemli açıklamalarda bulundu.Futbol Federasyonu seçimlerinden Fair Play ödüllerine, İzmir kulüplerinin içinde bulundukları sıkıntılardan Milli Takıma kadar önemli değerlendirmelerde bulunan İzmirli spor adamı Erten, 'İzmir, profesyonel liglerde 10 takımla temsil ediliyor. Bu anlamda İstanbul'dan sonra ikinci kentiz ve İzmir, Federasyonda temsil edilmeyi fazlasıyla hak ediyor' dedi. Erten, Karşıyaka Stadı'nın yapımıyla ilgili sorumluluğu bir kuruma yüklemenin doğru olmayacağını, Büyükşehir, bakanlık ve kulübün el ele vererek stadın bir an önce tamamlanması gerektiğini ifade etti.

İZMİR TAKIMLARI GEÇEN YIL GENELDE BAŞARILIYDI
İzmir takımlarının geçtiğimiz sezon, Altay'ın küme düşmüş olması dışında başarılı olduğunu belirten İZVAK Başkanı Ali Erten, 'Altay'ın düşmesi dışında diğer takımlarımız çok başarılı oldu diyebilirim. Altay'ın küme düşmesine çok üzüldük ama Altay çok büyük bir camia. Çok çabuk toparlanacaktır. İki şampiyonumuz oldu geçen sezon. Göztepe Süper Lig'e çıktı, Tire FK Bölgesel Lig'den 3. Lig'e geldi. 5 takımımız play off oynadı. Maalesef Play Off'tan istediğimiz başarı gelmedi. Genelleyecek olursak, İzmir'in profesyonel futbol liglerinde 10 takımı var. İstanbul'dan sonra, profesyonel liglerde en çok takımı olan şehiriz İzmir olarak. Yeni sezon 9 Ağustos'ta başlayacak. Tüm takımlarımıza yeni sezonda başarılar diliyoruz. Gelecek açısından ümitliyim. Çoğunun denk bütçeyle, kurumsal disiplinle geldiklerini görüyorum. Önümüzdeki sezon en az üç takımımızdan şampiyonluk bekliyorum. Göztepe'yi de bu yıl Avrupa'da mücadele etme başarısını göstereceğini umuyorum. Tüm takımlarımıza önümüzdeki sezon başarılar diliyorum. İzmir takımlarını çok daha iyi yerlere görmek istiyoruz. İnşallah bu sene üç şampiyonluk yaşarız ve yaşayacağımıza yürekten inanıyorum' ifadelerini kullandı.

10 KULÜBÜMÜZDEN 8'İ ŞİRKETLEŞTİ
Şirketleşmenin artık şart olduğuna vurgu yapan Ali Erten, İzmir'in profesyonel liglerdeki 10 kulübünden 8'inin şirketleştiğini, Altay'ın şirketleşme girişimini başlattığını ve Karşıyaka'nın da bu süreci başlatacağını duyurdu. Erten, 'Şirketleşme, sportif başarıyı da getirecek şekilde bir algı var. Bu görüşe katılıyor musunuz=' sorusuna şu yanıtı verdi:

'Şirketleşmek, başarıyı getiren sihirli bir değnek değil. Şirketleşme kulüplerimizi ancak Ticaret Kanunu çerçevesinde kurumsal bir yapı haline getiriyor. Dolayısıyla mali disiplinin sağlanmasının yolunu açıyor. Sürdürebilir bir mali yapı yoksa bir kulüpte, oradaki başarılar günlüktür, geçicidir. Bu açıdan şirketleşme önemlidir. Şirketleşme olacak, sportif başarı gelecek diye bir şey yok. Türk futbolunun en büyük sorunu, mali disiplinsizliktir. Mali durumdan sorumlu olmayan bir yönetici durumu vardı. Spor Yasası ile bu yanlıştan dönüldü, şirketleşme ile doğrusu yapılması karara bağlandı. 10'da 8 şirketleşmiş olmamız büyük başarıdır. Türkiye ortalamasının üzerinde bir orandan bahsediyoruz. Altay da başaracaktır şirketleşmeyi. Karşıyaka Spor Kulübü de çok büyük, köklü bir camia. Ortak akıl bu kulübümüzde zaten var. KSK, sadece futbol odaklı bir kulüp değil. Basketbolu, yelkeni, tenisi ve daha pek çok branşı var. Oradaki ortak akıl, bu sorunu mutlaka çözecektir.'

KARŞIYAKA STADI İLE İLGİLİ HUKUKİ SÜREÇ TAMAMLANDI, ENGEL KALMADI
Karşıyaka Stadı'na, Göztepe ve Altay statlarından önce başlandığını ancak iki stat hizmete girdiği halde Karşıyaka Stadı'nın hala temel aşamasında kaldığını belirten Başkan Erten, bu konuyla ilgili şunları söyledi:

'Karşıyaka Stadı sorunu, en büyük yaralarımızdan biridir. İnşaatına ilk başlanan stat olmasına rağmen Göztepe ve Altay statlarının arkasında kaldı. Karşıyaka Stadı ile çok ciddi bir hukuki süreç yaşandı. Birinci ihalede 4, ikinci ihalede ise bir dava vardı. İZVAK açısından baktığımızda bu davaların tamamına müdahil olduk. Bu süreci sonuna kadar takip ettik ve başarıyla sonuçlandırdık. Hem yerel mahkemeler, hem de Danıştay nezdinde davaların tamamı bitti. Sonuç itibariyle yasal hiçbir engel yok, projesi de hazır. Bundan sonraki sürecin yönetimi, Karşıyaka Spor Kulübü yönetiminde olacaktır. Kulüpte bir kurul oluşturuldu, yetkin isimler var. Maliyetler çok arttı. Haliyle stadın yapımını bir tarafın üstlenmesiyle sorun halledilemeyebilir. Tek yürek, tek yumruk olmak lazım. Artık inşaat sürecinin başlatılması gerekiyor. Zaten başlanmış bir iş var orada. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, Karşıyaka Belediye Başkanıydı. Stadı İzmir Büyükşehir Belediyesi mi yapacak, bakanlık mı? Daha önce bazı görüşmeler oldu, taraflar görüşlerini beyan etti. Hukuki süreç Mart ayında sonuçlandı. Herkes ne kadar iyi niyetli olursa olsun, hukuk süreci devam ederken çekinceler yaşıyor. O stadın yapımı için herkesin el ele vermesi lazım. Bu işi tamamen bir tarafa yıkmak doğru olmaz. Büyükşehir, bakanlık, kulüp el ele vererek bu stadı yapmalıdır. Tekrar söylüyorum, maliyetler çok büyüdü. Dolayısıyla tek bir kurumun üstüne yıkmadan, işbirliğiyle bu stat işini sonuçlandırmak lazım.'

2030'A KADAR KULÜPLERİMİZE HEDEF BELİRLEDİK
2018 yılında tüm İzmir kulüplerine çok önemli bir hedefler gösterdiklerini hatırlatan Erten, tesisleşme konusunda adım adım ilerlediklerini dile getirdi:

'2018 yılında İZVAK'ın Danışma kurulu olarak bir toplantı yaptık ve 2030 yılına kadar neler yapmamız gerektiği konusunda bir master plan hazırladık. Danışma Kurulumuz da o zaman aldığımız kararları onayladı. 2030 yılına kadar kulüplerimizin dört ana unsur ve sonradan ilave edilen beşinci unsurun yerine getirilmesi gibi bir hedef koyduk. Birinci unsur; her kulübün kendine ait bir stadının olmasıydı. İkincisi; salon sporları için bir spor salonu olmalı, dedik. Üçüncüsü; profesyonel takımın kamp tesisleri olmalı, dedik. Dördüncüsü; altyapı geliştirme tesisleri olmalı, dedik. Beşincisi de olimpik branşlarla ilgili tesis ve yerleşkesi olmalı, dedik. Beşinci unsuru koyarken, İzmir'in çok sayıda olimpiyat şampiyonu olmasından yola çıktık. Bu beş unsurun neresindeyiz diye sık sık chek ediyoruz. Geçen yıl mesela Göztepe ve Karşıyaka'ya, altyapı tesisleri için arazi tahsisleri yapıldı. Beş unsurun tamamına sahip olan kulübümüz maalesef yok. En azından birkaçına sahip olan kulüplerimiz var. Önemli olan yola çıkmaktır, 2030'a kadar bu hedeflere umarım ulaşırız. Bir yola çıktık ve adım adım ilerliyoruz.'

İZMİR, YÖNETİMDE YER ALMAYI FAZLASIYLA HAK EDİYOR
Futbol Federasyonu Başkanlığı seçimlerine de değinen İZVAK Başkanı Ali Erten, İzmir'in profesyonel liglerde 10 takımla temsil ediyor olmasından dolayı Federasyonun yönetim kurulunda en az bir kişiyle temsil edilmesi gerektiğini, kurullarda İzmirlilerin de yer almasını istediklerini söyledi:

'Futbol Federasyonu başkan adaylarından Servet Yardımcı ve İsmail Uyanık, çekildiklerini açıkladılar. Mehmet Büyükekşi ve İbrahim Hacıosmanoğlu'nun adaylıkları söz konusu. Federasyon yönetiminde İzmir'den bir temsilcinin olmasını, İzmir kulüplerinin menfaati açısından önemsiyoruz. Son dönemde Talat Papatya arkadaşımız yönetimde görev aldı. Tüm başkan adaylarını İzmir'e davet ettik, görüşme randevuları oluşturduk. Servet Yardımcı ve İsmail Uyanık ile yaptığımız programlar iptal edildi, çekilmelerinden dolayı. Mehmet Büyükekşi ile kulüp temsilcilerimizle bir araya gelip görüşme yapacağız ve taleplerimizi ileteceğiz. İzmir kulüplerine kapı açacak tüm adaylara kapımız da yüreğimiz de açık. Biz istiyoruz ki, yönetimde bir arkadaşımız mutlaka olsun, kurullarda İzmirli arkadaşlara daha çok yer verilsin. Çünkü İzmir, İstanbul'dan sonra profesyonel liglerde en çok takımı olan bir kenttir. Böyle bir talepte bulunmaya da hakkımız olduğunu düşünüyorum. Bu konuda lobi çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İzmir kulüpleri olarak, kulüplerimizin başkanları, yöneticileri olarak, birlikte hareket edebiliyoruz. İzmir'in böyle bir kültürü var. Bu yapı, Türkiye'de örneği olmayan bir yapı. Fair Play kurulu başkanlığı görevinde bulundum son bir yıldır. Önceki yıl kurulda üyeydim, bir yıldır da başkanım. Fair Play kurulu her ne kadar Federasyon tarafından atanıyor olsa da aldığı kararlar bakımından bağımsız bir kurul. Çok değerli isimlerden oluşan bir kurulumuz var. Prensip olarak, yönetimler değiştiğinde, gelenek gereği, nezaket gereği görev bırakılır, yeni yönetim yeni kurulları oluşturur. Biz de görevi bıraktık. Yeni yönetim bize görev verir mi, bilemiyorum. Takdir yeni yönetimindir.'

FAİR PLAY ÖDÜLÜ VERİLEN KİŞİNİN KÖTÜ DAVRANIŞ SERGİLEMEYECEĞİNİN GARANTİSİ YOK
Fair Play Sosyal Sorumluluk Kurulu Başkanlığı görevinde de bulunan Ali Erten, 2022'de yılın en centilmen yöneticisi ödülünü alan Ankaragücü eski Başkanı Faruk Koca'nın, İzmirli hakem Halil Umut Meler'i yumruklaması olayını hatırlatmamız üzerine şu değerlendirmelerde bulundu:

'Fair Play, futbolun marka değerini artıran bir unsurdur. Sadece futbol olarak bakmayalım, hayatımızın her alanında Fair Play gerekir. Her türlü kazanma baskısı altında, doğrudan yana olma tavrıdır, Fair Play… Bir insanın hayat boyu izlediği bir çizgiye verilen ödül değil bu. Bir davranışa, örnek bir başarıya verilen ödüldür. Ödülden sonra da o çizgisini sürdürmesi beklenir, o kişiden. Ankaragücü başkanı, yaşadığımız o üzücü olaydan 1,5 yıl önce o ödülü almış. Hiç kimse, ödül alan birinin, ödülü aldıktan sonra nasıl bir davranış sergileyeceğini bilemez, kötü bir davranış sergilemeyeceğinin de garantisini veremez. Biz de kurul olarak garanti veremiyoruz tabii ki. Olimpiyat kurulları da Fair Play ödülü verir ancak o ödülün gereklerine uymayan davranışı sergilediğinde o ödül geri alınır. Fair Play'in bizdeki anayasasında böyle bir kural olmadığı için o ödülü geri alamadık. Yönetmeliği değiştirme, ödülü geri alma maddesini koyma anlamında girişimlerimiz oldu. Söz konusu değişiklik yapıldıktan sonra biz de böyle durumlarda ödülü geri alabiliriz. Faruk Bey'in pişman olduğunu düşünüyorum. Biz bir Fair Play ödülü verirken, geriye doğru pek çok veriden yararlanarak, ince eleyip sık dokuyarak veriyoruz. O yumruğu gördüğümde çok üzüldüm, tüm kurul arkadaşlarım da çok üzüldü. O olay, dünya spor medyasında birinci haber oldu. Biz neden böyle bir kötü haberle dünya gündeminde olalım ki. Hiç kimsenin anlam veremediği çok tuhaf bir olay yaşandı o yumruklama olayıyla. O olaydan sonra İzmirli hakem arkadaşımız Halil Umut Meler'i, kulüp başkanlarımızla birlikte ziyaret ettik. Bizi evinde ağırladı. Halil Hoca, Türk futbolu için çok değerli biri. Gönlünü aldık.'

2024 MAYIS'INDA EN CENTİLMEN TAKIM VE TEKNİK DİREKTÖR ÇIKMADI
2024 yılı Mayıs ayı Fair Play değerlendirmelerinde 'En centilmen teknik direktör' ve 'En centilmen takım' ödüllerinin yer almaması, 2024 yılı genelinde 'yönetici' kategorisinde ödül verilmemesi ile ilgili olarak Ali Erten, şu açıklamalarda bulundu:

'Ayın en centilmen teknik direktörü, ayın en centilmen takımı yok. Bu kategorilerde bir öneri gelmediyse, o ay içerisinde centilmen takım yok, centilmen teknik direktör yok, diye okumamak lazım bunu. Bizim belli kriterlerimiz var. Öneri getirilirken, ayırt edici bir davranışın olması lazım. Futbolun en hararetli ayı mayıs ayı. Dikkat çekici bir durum yoksa, mutlaka olsun diye çabamız olamaz. Verilen ödülün gerekçelerini uzun uzadıya yazıyoruz ve yayınlanıyor. Neden ödül verildiğini anlatmak zorundayız. Ay bazında en centilmen yönetici ödülü verildi ama yıl bazında olmaması da doğaldır. Gelecek sene uygun kriterlere sahip yönetici çıkarsa pekala ödül verilir.'

MİLLİ TAKIMIMIZ BAŞARILI OLMUŞTUR
Milli Takımımızın Avrupa Şampiyonası'ndaki performansını değerlendiren Ali Erten, Merih Demiral'a verilen cezayı da yorumladı:

'Hollanda maçında Arda'nın topu direkten dışarı çıkmayıp gol olsaydı, Türkiye'de bugün farklı bir şey konuşuyor olacaktık. Çok genç bir takımımız var, forvetimizin yaş ortalaması 20 civarı. Bence başarılı bir takımımız var. Takdir edilmesi gerekiyor. Sahadaki çocuklarımızın içselleştirerek oynadıklarını, tüm davranışlarıyla hakkıyla temsil ettiler. Avrupa Şampiyonasında çeyrek finalden döndük, sırada Dünya Şampiyonası var. Bu takım orada başarılı olur. Bu çocukları kolayca harcamayalım, onlara sahip çıkalım. Hocanın performansı şöyle olmalıydı, böyle olmalıydı, tartışmalarına son vermek lazım. Merih, bu takımın stoperi ve o maçta iki gol atmış. Bu, futbol hayatında hem Merih için hem de o mevkide oynayan oyuncular için çok ekstrem bir olay. Dolayısıyla Merih'in sevincinin ne seviyede olduğunu tahmin edebiliriz. O sevincini göstermek için, maçtan sonra yaptığı bir hareket çok tartışıldı. Bu hareketin bir siyasal temsil anlamında yapıldığını kanıtlayan hiçbir şey yok. İçinden gelen bir şeyi yaptı futbolcumuz. Kaldı ki Bozkurt işareti, binlerce yıldır Türklerin simgesidir. Olayın bir sevinç gösterisinden çıkarılıp siyasal bir noktaya taşınması son derece yanlıştı. Dolayısıyla da büyük bir haksızlık yapıldı o iki maçlık cezayla.'