İzmirli rektör 'dünya yıldızı'

Bazen…

Bu güzel ülkenin 'mutluluk' veren haberlerini…

Ya teğet geçtiği için unutuyoruz…

Ya da 'boşvermişler' kulübünün…

'Mazi kalbimde yaradır!'dedirten raflarında…

Tozlanmaya bırakıyoruz…

Oysa…

Türkiye'ye kıvanç veren…

Onurlandıran…

Taçlandıran…

Kalbimizin hızlı hızla çarpmasına neden olan…

Hatta…

Duygulandıran…

Gözlerimizi nemlendirmeye namzet nice haberlerimiz var…

Gel gör ki…

Laf aramızda…

Hayat öyle 'Hızlı ve sizi, bizi, hepimizi yoran' biçimde akıyor ki…

O gurur veren…

Uluslararası başarıları…

'Arkası Yarın' dedirten yerli diziler gibi…

Taaa fi tarihine bırakıyoruz…

***

Müjde…

Sessiz sedasız geldi…

Verdiği gurur…

Kalplerde 'Helal olsun fırtınası' estirdi…

Türkiye'nin…

İlk 'Yüksek Teknoloji Enstitüsü' rektörü Prof. Dr. Yusuf Baran

Dünya Bilimler Akademisi tarafından…

'Bilim Diplomasisi Ödülü' ile taçlandırıldı…

Dikkat!

Bu 'şeref ödülü'

Tüm dünyada sadece beş bilim adamına takdir edildi…

Onlardan biri de…

Prof. Dr. Yusuf Baran'dı…

Ve…

Bu ödül Türkiye'ye ilk kez geliyordu…

***

Şimdi, haklı olarak merak ediyorsunuz di'mi?

'Nedir bu Bilim Diplomasisi' diye…

Şunu baştan kabul edelim; bi'zahmet!

4,5 milyar yaşındaki 'kocamış' dünyamızın…

Güncel sosyal ve kültürel çeşitliliğini göz önüne aldığınızda…

Bunca farklı dil, din, kültür, ırk ve renkten insanı ve toplumu…

Aynı masada birleştirecek…

Tek araç 'Bilim'dir!

O zaman…

Ortak geleceğimiz ve barışa giden yol…

Bu nedenle 'Bilim Diplomasisi'nden geçiyor…

Ve o ödülün…

Sır gibi 'kıymeti' işte bu diplomasi kapısının arkasında…

***

Dünyada bu müthiş ödüle layık görülen…

Prof. Dr. Yusuf Baran'a soruyorum…

'Dünyada beş bilim insanından biri, ifadesi size neler yaşatıyor?'

İYTE'nin patronu Prof. Dr. Yusuf Baran

Şahane özetledi:

'Hayal ederim, çok çalışırım ve asla vazgeçmem… Katkı sunmaktan, fark yaratmaktan hiç vazgeçmedim… Şu an büyük gurur yaşıyorum…'

***

Prof. Dr. Yusuf Baran'a bu ödül nasıl geldi; kendisi anlatıyor?

'Bilim Diplomatı ve Bilim Büyükelçisi unvanları ile dünyanın farklı ülkelerinde konferanslar vererek ve toplantılar organize ederek ülkemizin gönüllü temsilciliğini yürüttüm… Ve tüm bu çalışmaları, Türkiye'nin uluslararası arenada hak ettiği bir şekilde tanınmasını sağlamak amacıyla büyük bir aşk ve motivasyonla gerçekleştirdim…'

***

Son soru…

Türkiye, bu ödülle neden 'gurur' duymalı?

Gözleri uzaklara dalıyor Prof. Dr. Yusuf Baran'ın ve diyor ki:

'Türk bilim dünyasının faaliyetlerini, çalışmalarını ve başarılarını dünyaya doğru ve etkili bir şekilde anlatmamız, dünya bilim literatürüne katkılarımızı uluslararası arenada daha görünür kılmamız gerekiyor... Bilim diplomasisi alanında çalışmalarıma başlarken bu bilinçle yola çıktım... Bu ödül aslında bize hak ettiğimiz görünürlüğü temsil ediyor... Bize, yaptığımız çalışmaların küresel arenada karşılık bulduğunu, takdir edildiğini söylüyor… Tabii ki bu ödülün bize başka ödül ve fırsatların kapısını aralayacağına da gönülden inanıyorum…'

***

Bitiriyoruz…

Bu 'dünya ödülü'nü…

Daha önce alan Türk bilim insanı ne yazık ki yok…

Bu, bir 'ilk'

Ancak…

Yürekten inanıyoruz ki…

Bu ödüle layık görülen son bilim insanı Prof. Dr. Yusuf Baran olmayacak!

Neden böyle bi'kanıya vardığımı merak ediyorsanız…

İzmir'in gururu İYTE'nin bugünkü patronu…

Prof. Dr. Yusuf Baran'a kulak verelim:

'Bir rektör ve bilim insanı olarak, yürüttüğümüz çalışmalarla ülkemize daha pek çok küresel prestijli ödüllerin geleceğine tüm kalbimle inanıyorum… Çünkü gençlerimize inancım tam…'

Nokta…

Hamiş 1: Dünya Bilimler Akademisi, 1983'te Birleşmiş Milletler tarafından kuruldu… Dünyanın en saygın akademisi olarak kabul ediliyor ve dört yılda bir tüm dünyadan sadece beş bilim insanına bu ödül veriliyor...

Hamiş 2: Bu köşenin okuyucuları unutmaz ama…

Yine de tatlı bir hatırlatma yapalım…

Tam bir yıl önce neredeyse bu günlerde İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü'nün…

'30. Yıl Bahan Şenliği'ni…

Gençlerin sevgilisi 'Manga' grubu adeta uçuruyordu…

Birden müzik durdu…

Ses, soluk kesilmişti…

Sahneye Rektör Prof. Dr. Yusuf Baran'ı çağırdılar zarif bir şekilde…

Herkes…

Manga'nın lideri Ferman Akgün'ün ne yapacağına kilitlenmişti…

…Ve, o emsalsiz 'Dursun Zaman' parçası başladı…

'Her sabah doğan güneş…

Bir sabah doğmaz oldu…

Elleri ellerimden…

Kayıp giden yıldız oldu…'

Tam o sırada mikrofon uzatıldı Rektör Hoca'ya…

Gerisi…

Anılardan süzülen bir rüya gibi…

Prof. Dr. Yusuf Baran'ın şahane sesinden geldi:

'Duysun seni…

Dönsün diyorsun da,

Oyun değil ki yaşamak…

Yok bir çaren, anla…

Sakın uyanma,

Yıllara inat…'

Ha'ni alkışlar?

Nokta…

Sonsöz: 'İlim ve özellikle sosyal bilimler dalındaki işlerde ben emir vermem… Bu alanda isterim ki, beni bilim adamları aydınlatsın… Onun için siz ilminize, irfanınıza (kültür) güveniyorsanız bana da; sosyal ilimlerin güzel (yapıcı) yönlerini gösteriniz ki, takip edeyim… / Gazi Mustafa Kemal Atatürk…)