Metehan UD / EGEDESONSÖZ - İzmir'in Dikili ilçesi sınırlarında yer alan Çukuralan'da, Koza Altın İşletmeleri tarafından işletilen Çukuralan Altın Madeni ile ilgili yeni bir gelişme daha yaşandı.
‘Çukuralan Altın Madeni İşletmesi’nin üçüncü kapasite artışı için verilen ‘ÇED olumlu’ kararı İzmir Büyükşehir Belediyesi, İZSU, EGEÇEP ve yurttaşlar tarafından yargıya taşınmıştı.
İzmir 4. İdare Mahkemesi kapasite artışını iptal etmişti. Karar, Danıştay’a taşındı. Dosyayı inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi yerel mahkemenin kararında hukuka aykırılık buldu ve davayı reddetti.
Projenin Danıştay tarafından onanması üzerine EGEÇEP ve yurttaşlar kararı Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı. Av. Arif Ali Cangı, tarafından yapılan başvuruda Danıştay’ın kararının Anayasa’da güvence altına alınan adil yargılanma hakkı, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı ve sağlıklı çevrede yaşam hakkını ihlal ettiği vurgulandı. Başvuruda ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması ve maddi ve manevi tazminat talep edildi.
Başvurudan dosyasından kesitler:
- Dolayısıyla dava konusu idari işlemin açıkça çevreye zarar vereceği bilimsel olarak ortaya konmuş olmasına ve işlemin ciddi eksikler barındırmasına rağmen davanın reddine kesin olarak karar verilmesinin sonucu olarak başvurucuların hem adil yargılanma hakkı hem de kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı ihlal edilmiştir.
- Hukuk Devleti olmanın olmazsa olmaz koşulu, idarenin hukuka uygunluk denetiminin yapılmasıdır. Hukuka uygunluk denetiminin en etkili yolu da yargı denetimidir. Bu nedenle Anayasa'nın 125.maddesinde idarenin eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktırdüzenlemesi getirilmiştir. İdarenin işlem ve eylemlerinin yargısal denetimin yapılabilmesi için açılacak davaların zahmetsiz ve masrafsız olması gerekmektedir. Yarg ıyolunun çok zahmetli ve masraflı olması, yurttaşın yargı yoluna başvurmasına engel olacaktır. Bu olumsuzluk Türkiye'nin taraf olduğu AİHS'nin 6.maddesi ile Anayasa'nın 36. Maddesindeki hak arama özgürlüğünü ve adil yargılanma hakkını ortadan kaldırılması sonucunu doğuracaktır. Bu da idarenin hukuka aykırı işlem ve eylemlerinin yargı önüne götürülmesinde engel oluşturacaktır.
- Çevre Kanunu'nun 15/2.maddesine göre "Çevre ve insan sağlığı yönünden tehlike yaratan faaliyetler süre verilmeksizin durdurulur". Bu yasal düzenlemeye göre; bölgenin yaşamı için büyük tehdit oluşturduğu mahkeme kararı ile kanıtlanan maden işletmesinin kapatılması gerekirken, 2009/7 sayılı genelgeye dayanılarak yeniden ÇED sürecinin başlatılması, açıkça mahkeme kararının yok sayılması ve bölgede yaşayan insanların ve tüm canlıların sağlıklı çevrede yaşama hakkını yok sayılmasıdır.
- Başvuruya konu faaliyetin ne sonuçlar doğurduğu, şimdiye kadar yürütülen faaliyetler sonucu oluşan ekli görüntülerden de bellidir.Doğa delik deşik edilmiş, ormanlar yok edilmiş, işi biten yerdeki 'rehabilite" edilen alanlarda heyelanlar oluşmuş, kısacası bölge yaşanmaz hale gelmiş. Şimdi başvuruya konu işlem denetlenmediği için bu yıkım sürdürülmektedir. Kısacası Çukuralan'da sağlıklı çevrede yaşama hakkı ve hukuksal güvenlik ilkesi çukura gömülmek isteniyor. Buna izin verilmemelidir.
PROJE HAKKINDA
3'üncü kapasite artırımı projesi ile birlikte Çukuralan Altın Madeni İşletmesi’nin 192 hektarlık mevcut ÇED alanına yaklaşık 132 hektarlık yeni bir alan ilave edilecek ve ÇED alanı toplam 324 hektara çıkacak. 324 hektarlık ÇED sahasının 277 hektarlık kısmı orman sınırlarında kalırken 47 hektarlık kısmı ise tarım arazisi sahasında kalıyor. Proje kapsamında 4 bin 620 ağaç kesilecek.