İzmir kimin ya da neyin kalesi?

Geçen gün BBC Türkçe Servisinden Muhabir Özge Özdemir, İzmir ile ilgili bir seri röportaj yapmıştı. Bazı akademisyenler, gazeteciler, sokaktaki vatandaşlar ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adaylarından AKP-Hamza Dağ, CHP-Cemil Tuğay ve İYİ Parti-Ümit Özlale ile yaptığı görüşmelerden bir özet video oluşturmuş.

Bu video dünden beri 'İzmir CHP'nin Kalesi mi?' başlığı ile Youtube'ta yayına girmiş bulunuyor.

Benim ile yapılan röportajdan da bazı cümlelere yer verilen bu videoda, konuşmacıların genel kanaati, İzmir'in CHP'nin kalesi olmadığı yönünde. Son dört beş seçimdir CHP'nin bu şehirde uzak ara birinci parti olmasını, konuşmacıların çoğu CHP'ye olan ilgi ve teveccühten ziyade, Erdoğan ve AKP karşıtlığı olarak yorumlamaktalar.

Hepimizin bildiği gibi İzmir, Serbest Fırka'dan bu yana daha çok merkez sağa destek olmuş bir şehirdir. DP, AP'den sonra Yetmişli yılların ikinci yarsında Ecevit CHP'sinin yükselişi İzmir'e de yansımıştır. Ama ondan sonra da yine ANAP ve DYP burada hem genel hem yerel seçimlerde yarışı önde bitirmişlerdir. Abdullah Öcalan'ın Ecevit'in Başbakanlığı sırasında yakalanması ile birlikte seçmen duygusal tepki verip desteğini DSP'ye yöneltmiştir.

Ahmet Piriştina'nın İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olması da bu döneme denk düşer.

İzmir de çok değişti şüphesiz siyaset de. İzmir aldığı göçler ve çağımızın sosyal, ekonomik dönüşümleri sonucunda diğer bazı büyükşehirlerden farklı bir sosyo-demografik yapıya sahip olmuştur.

Ellili ve altmışlı yıllarda daha çok fiziki ve sosyal mesafesi uzak yerlerden göç alan İzmir son 25-30 yıldır daha çok komşu illerden ve İstanbul'dan daha çok nüfus almıştır. Dolayısıyla son dönem göçleri daha ziyade orta sınıf ve emekli göçüdür. Ayrıca kültürel mesafesi yakın illerden göç aldığı için de diğer bazı büyükşehirler gibi yoğun uyum sorunu yaşamamaktadır.

Bir de eskiden tarım ekonomisine sahip olan sahil ilçelerinde, artık turizm ekonomisi ön plandadır. Dolayısıyla Erdoğanizmin İslamcı hamleleri buralarda da tedirginliğe yol açmaktadır.

Yine metropolün oy deposu olan Körfez kenarı ilçelerdeki yeni orta sınıf ağırlığı da, bu şehirde endişeli modernleri oransal olarak öne çıkarmaktadır. Endişeli modern seçmen kitlesi sadece metropolün merkez semtlerinde değil kıyı bandındaki ilçelerle birlikte Erdoğan ve AKP karşıtı bir seçmen stokuna yol açmaktadır.

Kırsal bazı ilçelerde ise daha farklı bir yapı görülebilmektedir. Geleneksel sağ seçmen buralarda Erdoğan ve AKP'den merkez ve kıyı bölgelerindeki seçmenler kadar endişe duymamaktadırlar.

Aslında bu yapı sadece İzmir'e özgü de değil. Benzer özellikler taşıyan Aydın ve Muğla'da da CHP, bu endişelerin yükselişi ile büyük avantaj sağlamaktadır.

Bu videoda dikkatimi çeken açıklamalardan biri İzmir eski Büyükşehir Belediye Başkanlarından Yüksel Çakmur'un ifadeleri idi. Çakmur, İzmir'in çantada keklik görülmesinin iyi bir şey olmadığını söylüyor. Nasıl olsa kazanacağız diye hem iyi çalışılmıyor hem de kadrolarda nitelik kaygısı duyulmuyor diyor Çakmur. Yani İzmir'in CHP'nin kalesi gibi algılanması, bir avantaj değil dezavantaj diye haklı bir yorum yapıyor.

Buraya kadar söylediklerimizden hareketle, CHP'nin İzmir'de adaylardan bağımsız olarak başarı elde edeceğini ama bazı ilçelerde belki de Genel Merkeze bazı uyarılar çıkabileceğini iddia etmek mümkün.

Ancak bu, 1 Nisancılar ve küskünlerin beklediği düzeyde olmayacaktır. Çünkü İzmir seçmeninin sosyolojik analizi oyların çok büyük bölümünün otomatik olduğunu ortaya koymaktadır.