İzmir gereğini yapar!

Savaştan çıkan ve yedi düvele karşı mücadele eden Türkiye henüz yeni kurulmuştu. Genç Cumhuriyetin ilk yıllarıydı. Rodos'ta gemi ve denizcilik malzemeleri satarak küçük yaşlarda iş hayatına atılan Durmuş Yaşar daha sonra yerleştiği İzmir'de 1927 yılında Şeritçiler Çarşısı'nda boyayı da dahil ederek çalışmalarını sürdürdü. Ve orada 'Durmuş Yaşar Müessesi'ni' açtı. Esnaflık ve girişimcilik ruhuyla harmanlanmış büyüme atağı 1940'lı yıllarda Türkiye'nin ilk boya ürünleri 'Yaşarin' markasını doğurdu. Ve böylece, bugün beşi Türkiye'nin ilk 500 büyüğü arasında yer alan 20 şirketi,18 fabrikası ve üretim tesisi, 7 bin 400 kişiye sağladığı iş imkanı, bini aşkın bayi ağı ve 200 bin satış noktası ile Türkiye'nin lider ekonomik aktörlerinden birisi olan Yaşar Holding'in temelleri atılmıştı.

Durmuş Yaşar'ın bu arada yanında yetişen oğlu Selçuk da iş hayatına atılmış, zaman su gibi akıp geçmişti. Takvim yaprakları 1950'leri gösterdiğinde Durmuş Yaşar ve Oğulları'na atfen bugün hepimizin bildiği 'DYO' markası doğdu. 60'lı yıllara gelindiğinde başta boya alanındaki çalışmalar yabancı ortaklıklar ve markalarla yapılan ittifaklarla büyüdü, gelişti. Şirket, daha sonra diğer alanlarda da yatırım yaparak atılımını sürdürdü. Sırasıyla, İlk Mikronize Maden Tesisi – 1965, İlk Matbaa Mürekkepleri Üretimi – 1968, İlk Özel Sektör Bira Fabrikası Türk Tuborg – 1968, 1100 Yataklı İlk Turizm Tesisi Çeşme Altın Yunus – 1974, İlk Özel Sektör Süt Fabrikası Pınar Süt – 1975, İlk Özel Sektör Kompoze Gübre Fabrikası Ege Gübre – 1978, İlk Özel Sektör Kağıt Fabrikası Viking Kağıt – 1982, İlk Kaynak Suyu Şişelemesi Pınar Su – 1984, İlk Kültür Balığı Tesisi Pınar Deniz – 1985, İlk Özel Sektör Entegre Et Tesisi Pınar Et – 1985 gibi markalarla hep ilkleri yaptı. Babası Durmuş Yaşar'dan bayrağı devralan ve şirketi çok daha ilerilere taşıyan Selçuk Yaşar sadece para kazanmakla kalmadı İzmir'de binlerce kişiye istihdam yaratan şirketler kurdu. Vergi rekortmenleri arasında yer aldı. Türkiye'nin saygın özel üniversitelerinden birisi olan Yaşar Üniversitesi ise halen eğitimini sürdürüyor. Yine yenilenebilir enerji konusunda Türkiye'nin ilklerinden Desa Enerji'nin Pınarbaşı tesislerinde doğalgazdan elektrik, elektrikten de buhar ve kızgın su üretiliyor.

Bugün gelinen noktada İzmir'de doğan ve İzmirlilik ruhuyla hareket ettiğinden hiç şüphe duyulmayan Yaşar Holding tartışmaların odak noktası haline geldi. Peki neden? Bu şirket niçin tartışılıyor? Yıllarca baba Selçuk Yaşar'ın dışladığı, şirketlerin yönetiminde söz hakkı vermediği, adeta çalışan personel vasfında bulunan bugünün Yönetim Kurulu Başkanı Selim Yaşar'ın açıklamaları yüzünden… Yaşar'ın referandum sonuçlarına göre en yüksek 'Hayır' oyunun çıktığı Karşıyaka'dan desteğini çekeceğini ima etmesi, yıllardır baba Yaşar'ın Karşıyaka Spor Kulübü'ne verdiği emekleri bir çırpıda sileceğini işaret etmesi bardağı taşırdı. Kısa sürede Türkiye gündemine oturan açıklamalar ve üzerine gelen düzeltme girişimleri sonuç vermedi. Akşam saatlerinde başlayan kampanya 'boykota' dönüştü, ürünlere karşı tavır alınmasına neden oldu. Kimisi buzdolabındaki sütü attı, kimisi sofrasındaki yoğurdu çöpe döktü.

Aslında şirketi, yapıyı, aileyi ve kurumsal ilişkileri bilenler şunu da çok iyi bilirler. Selim Yaşar'ın grupta söz hakkı sadece evrak üzerindedir. Bu hak kısa süre içinde ne kadar paya sahip olmuştur bilinmez ama şirketi arka planda Yaşar'ın kızı İdil Yiğitbaşı yönetir. Profesyonel ellerce idare edilen şirketin bu noktalara gelmesinde İdil hanımdan önce bayrağı taşıyan Feyhan Yaşar'ın (Kalpaklıoğlu) emeği de büyüktür. İşte bu yüzden Yaşar Grubu ve ürünlerine karşı başlatılan kampanya karşısında şirket açıklama yapmak zorunda kaldı. Ve 'Görüşler şahsidir, Selim Yaşar'ı bağlar' dedi. Düşünün, siz şirketin yönetim kurulu başkanı ve en tepe noktasındasınız şirket 'yönetim kurulu başkanının sözlerinden sorumlu değiliz' diyor. Üstüne, Selim Yaşar açıklamalarına, değerlendirmelerine devam ediyor. Kısaca çevir kazı yanmasın! Selim Yaşar, 2004-2009 yılları arasında Karşıyaka'dan AK Parti İzmir Büyükşehir Belediyesi meclis üyeliği görevinde bulunarak ulaştığı siyasi yaşamının en üst kariyerine nokta koyarak evine döndükten sonra, yerel seçimlerde 'ikametgahının bulunduğu' Güzelbahçe'den meclis üyesi adayı olmuş fakat seçilememişti. Bu arada referandumda hayır oyunun yüksek çıktığı yerler Yaşar'ın mantığına ve bakış açısına göre cezalandırılacaksa sadece Karşıyaka değil İzmir'in tüm ilçeleri cezalandırılmalıdır. Hükümet, İzmir'e verdiği sözleri gözden geçirmelidir. Körfez Tüp Geçişi Projesi durdurulmalı, Karşıyaka ve Göztepe Stat ihaleleri iptal edilmeli, Çandarlı Limanı-Otoyolu, Kemalpaşa Lojistik Köyü, İstanbul-İzmir Otoyolu, şehir hastanesi, yatırımlar askıya alınmalıdır. Yapımı devam eden35 proje olduğu yerde bırakılmalıdır! Yediği nane ortaya çıkınca hükümeti kastederek 'baskı var, dayanılmaz, sponsorluk iptal edilebilir' diyerek aba altından sopa gösteren bir kişinin tavırlarını kimse yemez. Hele ki İzmirli, Karşıyakalı hiç yemez. Selim Bey'e önerim ekmeğini yediği, kendisine atasından itibaren kucak açan İzmir'e ve İzmirlilere daha fazla hakaret etmemesi. Derhal ayrıntılı açıklamayla özür dilemesidir. Yoksa İzmirli gereğini yapar!