CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in İzmir programı oldukça yoğun geçti ve önümüzdeki yıllar için referans olacak mesajlar bırakılarak tamamlandı.
Kitabın ortasından girersek; Özel’in bu kadar yoğun gündem içerisinde İzmir’e 3 gün ayırmasının nedeni neydi?
İki noktada toplamak gerekirse;
-3 günlük programdan çıkan en önemli mesaj “erken seçim” çağrısıydı ve bu çağrıyı kendini en güçlü hissettiği yerden, “kale”den yapmayı tercih etti.
-Erken seçim çağrısı yaparken de “kale”de oluşan gedikleri kapatmak ve yapıyı yeniden kuvvetlendirmek istedi.
İktidar gerek körfez temizliği gerekse de belediye borçları sebebiyle uygulanan haciz işlemleri sebebiyle “kale”yi yani İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni oldukça zorluyor.
3 günlük çalıştayın hemen öncesinde maaş kesintileri sebebiyle sendika-belediye arasında yaşanan gerilimin sonucunda ortaya çıkan “3 gün grevi” de kalede açılan gediklerden birisi oldu. Çalıştayın hemen öncesinde yapılan ödemeler sonrası grevin noktalanması ve Özel’in “krizsiz” bir İzmir programı geçirmesi sağlandı. Özel’in sendikaya “ayar vermesi” altı çizilmesi gereken bir detaydı. Ulaştığımız sendika yetkililerinin verilen ayara "sessiz kalmayı tercih ettiklerini" de belirteyim.
Yine İzmir’in meclis temsiliyeti noktasında özeleştirel bir tutum sergileyen ve bir sonraki milletvekili listesinin “daha İzmirli olacağını” vaat eden Özel’in sözleri tarihe düşülecek birer not olurken yapılan özeleştiri örgütte de pozitif bir atmosfer oluşturdu.
Özgür Özel, kartlarını açık oynadı. Gerek belediyelerde gerekse de örgütsel yapıda oluşan açık gedikleri eleştiri-özeleştiri ile kapatmaya çalıştı. Çarşamba günü genel merkezde yapılacak olan İzmir zirvesi öncesinde ise belediye başkanlarına “gözler üzerinizde” mesajı verildi.
*
Yazının başlığına dönersek; Özgür Özel’in 3 gün içinde neredeyse katıldığı her programda dile getirdiği gibi İzmir, CHP’nin gerçekten de amiral gemisi mi?
İzmir, 2002 yılından itibaren yani AK Parti başa geldiği günden bugüne iktidar politikalarına muhalefet ediyor. Toplumsal tepkinin kendini ifade ettiği adres ise CHP oldu. İzmir, 2019 Yerel Seçimleri’ne kadarki evrede yaklaşık 15 yıllık süreçte CHP’nin adeta sığınağıydı. Kılıçdaroğlu, genel başkanlık döneminde İzmir milletvekili olmayı tercih etti. İzmir’den çıkan aktörler partinin politikalarının belirlenmesinde söz sahibi olurken Aziz Kocaoğlu ise fırtınalı denizde gemisini batırmayan kaptan oldu. Hatta Kocaoğlu döneminin sloganı olan “İşimiz, gücümüz İzmir” sloganı son yerel seçimde CHP’nin genel seçim sloganına dönüştürüldü. Yani İzmir siyaseti son dönemde ne kadar irtifa kaybetse de İzmir’in suretini hala partinin politikalarında bulabilmek mümkün…
2019 Seçimleri’nde edinilen büyük başarı ise geminin rotasını değiştirdi. 2024 Seçimleri’nde ise gemi artık demiri İstanbul’a attı. Partinin amiral kaptanının Erdoğan’ı 3 kez yenmeyi başaran İmamoğlu’nun İstanbul’u olduğu bir gerçeklik… Artık İmamoğlu ile poz vermek için yarışan, İmamoğlu’nun kapılarını aşındıran belediye başkanları ve kıblesini İstanbul'a döndüren gelecek ikbali derdinde olan İzmirli siyasetçilerimiz var.
Kısacası Özgür Özel’in İzmir için yaptığı “amiral gemisi” benzetmesi nostaljik bir sözden öte bir şey değil.
2019 sonrası kentin başına gelen amiral kaptanı denizde fırtına çıkardı ve gitti. Yeni amiral kaptanımız ise geminin tayfaları ile uğraşmaktan pek kafasını kaldıramadı. Kalenin surlarında oluşan gedikleri kapatmak da bu kadar yoğun gündemin arasında generale yani genel başkana kaldı. Kendi iç sorunlarını dahi çözmekte sorun yaşayan İzmir’in amiral gemisi olduğu sözü “tamamen motivasyonel”dir demek mümkündür.
Geminin tekrar geri dönmesi için ise İzmir’in etkili bir siyasi aktör çıkarması gerekiyor. Siyaseten irtifa kaybeden, iç sorunlara gömülen İzmir siyasetinin kendi kabuğunu kırıp kırmama yönünde nasıl bir irade ortaya çıkaracağını ise izleyip göreceğiz.