İttifak dağıldı, liderler terazide...

Geçen seçimden çok farklı bir denklem ile sandığa gidiyoruz. Cumhur İttifakı önemli ölçüde kendini korumakla birlikte ağırlıklı olarak muhalefeti temsil eden Millet İttifakı partileri müstakil olarak seçime katılmaya karar verdi.

Özellikle İYİ Parti ve DEM'in kararı dengeleri etkileme kapasitesine sahip gözükmektedir. Bu iki parti, kendi tabanlarını diri tutmak için ve başka bir partiye payanda olmamak iddiası ile bu tercihi yaptıklarını ifade etmektedirler.

Genel seçim ile yerel seçimin dinamikleri farklı olur belli ölçüde. O seçim bölgesinde iddialı olmayan parti seçmenlerinin bir bölümü iddialı olan iki adaydan birine yönelir. Yani hem DEM'in hem İYİ Partinin genel seçimlerdeki oy oranına ulaşması olanaksızdır.

Seçimin kalbi İstanbul'da geçen seçim İYİ Parti ile HDP az farkla üçüncü ve dördüncü sırayı paylaştılar. 2019 yerel seçimlerinde ise bu iki parti de CHP adayı İmamoğlu'na destek açıklayıp, aday çıkarmamışlardı.

Bu seçimde İmamoğlu'nun bu anlamda bir parti ittifakı desteği yok. Ancak kolayca tahmin edilebileceği gibi, İmamoğlu'nu desteği artık CHP seçmeni ile sınırlı da değil. Buna rağmen İYİ Parti ve DEM'in iddialı adaylar çıkararak seçmeninin daha fazlasını tutma çabası İmamoğlu'nun işini çok zora sokmuş durumdadır.

İYİ Parti ve DEM'in bütün gayretlere rağmen seçmeninin tamamına yakınını tutma imkanı yoktur. Az önce de ifade ettiğimiz gibi bu partilerin seçmenlerinin bir bölümü, Erdoğan'ın iktidarına karşı oy kullanacaktır. Tabii ki, bazı bölgelerde de CHP'li aday kazanmasın diye ikinci tercihini Cumhur adayından yana kullananlar da olacaktır.

İYİ Parti ve DEM'den kopan seçmen, İmamoğlu'nun seçim kazanmasına yetmeyebilir. Dün akşam bir TV kanalında gazeteci Fikret Bila'nın, İmamoğlu'nun hizmetleri ve projeleri ile başka parti seçmenlerinden de oy alacağı şeklindeki yorumunu dinledim. İnanın esas mesele hizmet değil.

Hiç şüphesiz Büyükşehir Belediyesinin performansı da önemli ama seçmen sadece oyunu meşrulaştırmak için bunu ifade eder. Mesela sokak röportajlarında AKP ve MHP'li seçmen İmamoğlu'na oy vermeme gerekçesini ifade ederken, 'ne yaptı ki, iyi çalışmadı' gibi sözlerle bunu açıklarken, oy vermeyi düşünenlerin çoğunluğu ise, 'çok iyi çalıştı' gibi ifadelere 'daha öncekiler belediyeyi soydu' sözleri de ekleyebilmektedir.

Burada mesele kutuplaşma. Örneğin İzmir'deki sokak röportajında bir seçmen aynen şu ifadeleri kullanmıştı. 'Ben ne bileyim Cemil Tugay'ı, tanımam etmem. Ben Cumhuriyetçiyim. Ona göre oy vereceğim.' En önemli mesele bu. Yani seçmen kutuplaşması. Ama siyasi liderlik diye bir şey de var. İşte bu değişken, kutuplaşma ve bloklaşma dışında seçmen tercihlerini etkileyebilecek en önemli etkendir.

İmamoğlu, geçen seçimden çok daha zor bir sınava giriyor. Başkan olarak girmesine rağmen şartlar çok daha ağır. Kendi partisinden bile, kaybetmesini isteyen profesyoneller az değil. Onun için bu sadece seçim kazanma değil, liderliğini sürdürüp sürdürememe sınavı olacak.