İstikrar sürsün, soygun büyüsün

2007 Genel Seçimleri öncesi çok sayıda iş adamı-sanayici, 'aman istikrar sürsün' diye AKP'ye oy verdiler. O zaman anlatmaya çalışmıştık;
'Yapmayın, bu gidiş iyi gidiş değil. Sıcak para+baskılı kur+ ithalata dayalı ekonomi ülkeyi batıracak. Bu günkü iyilik sanaldır, dünyadaki nakit para fazlalığının yarattığı sahte bir cennettir' dedik, o zaman çoğunu inandıramamıştık. Şimdi de çok az sayıda olmalarına rağmen hala bazı iş adamları AKP'yi desteklemeye devam ediyorlar…
Geldiğimiz noktada Ocak-Nisan 2011, 4 aylık dış ticaret açığı 33.7 Milyar Dolar oldu. Bu sene sonunda, dış ticaret açığı 100 Milyar Doları, cari açık ise 72 Milyar Doları aşacak.
Nisan ayında, ihracatın ithalatı karşılama oranı %62.9 dan %56.8 e düştü. Halk diliyle söylersek; Türkiye 100 dolarlık mal alıyor, karşılığında 56,8 Dolarlık mal satıyor!..
AKP'ye göre, cari açığı iç talep yaratıyor!. Merkez Bankası ise
'İç talep, enflasyon için risk oluşturacak kadar yüksek değil' diyor!.
İç talebin yüksek olduğu otomotiv sektörü de ithalata dayanmaktadır. Gerek Türkiye'de satılan, gerekse ihraç edilen araçların üretiminde kullanılan girdilerin %70 i ithal girdilerdir.
AKP döneminde Türkiye, ithal ara malı ve hammaddeye dayalı bir üretim sürecine girdi. Türk Milletine 'istikrar' diye yutturulan bu süreç yalnızca cari açık yaratmıyor, aynı zamanda var olan işsizliği de arttırıyor. Halbuki ithal ettiğimiz ara mallarında üretebileceğimiz kadarını biz içerde üretsek, yatırım ve istihdam yaratmış olurduk.
AKP, bu yolu seçmeyip, ithalat yolunu seçtiği için, Türkiye'de kendi insanına istihdam yaratmıyor, ithalat yaptığı yabancı ülkelerde istihdam yaratma yolunu tercih ediyor. Görüldüğü gibi esas sorun her gün çığ gibi büyüyen işsizlik sorunudur… AKP bunu vatandaştan gizleyip, tekrar oyunu alabilmek için, bu günü değil 2023'ü işaret ediyor. Olmayan paralarla hayali kanallar açıyor, şehirlerimize deniz getiriyor, oyuncak yerli uçak ve yerli otomobil yapıyor, şimdiden delik deşik olmuş duble yollarla, bir yılda dökülen ve oturulamaz hale gelen TOKİ evleri ile halkı aldatmaya çalışıyor..
AKP, cari açığın abartıldığını ve cari açık karşılığında Türkiye'ye yatırım yapıldığını söylüyor. Gerçek ise, ithalat içinde yatırım mallarının payının %15 olduğu ve bunun %10 unun ise eskiyen yatırımların yenilenmesi için kullanıldığıdır.
Enflasyon da ciddi olarak yükselmeye başladı ve devam edecek. Halkın enflasyonu ise aldı başını gidiyor. 2005- 20011 Yılları arasında bazı temel maddelerdeki enflasyon oranlarını paylaşalım;
Peynir: % 265, Tüp gaz % 88, Mazot: %78, Ekmek: % 77, Yumurta %93, Koyun Eti:%233…..
Gelelim can alıcı soruya;
Gerçek bu iken, olmayan istikrarın sürmesini hangi tip işadamları ister ve AKP'ye oy vermeye devam ederler?...

*AKP'nin zengin ettiği işadamları, AKP'li Bakanlıkların ihalelerinde ve Belediyelerde 'şeytan işi' imar değişikliği yapabilen işadamları, T.C Devletine vergi vermeyip, 'Deniz Feneri, İHH' gibi dernekler aracılığıyla iş tutan işadamları, AKP'nin iktidardan gitmesi halinde, geri kalan ömürlerini cezaevlerindeki 'iş atölyelerinde' geçireceklerini bildikleri için 'İstikrar Sürsün-Soygun Büyüsün' diye AKP' ye oy verirler.
*Son 8-9 senede Türkiye'nin tanıdığı AKP Yandaşı zenginlere ve sayıları gittikçe artan Dolar Milyarderlerine iyice bakın.
Sistem şöyle işliyor; Devlet dış borcunu ödüyor, dış borç azalıyor. AKP 'Dış Borcu Azalttık' diye caka satıyor. Özel Sektör(AKP Yandaşları ) dış borç alıyor. Bunlara, parasının yüklüce bir kısmı yurt dışında olanlar ve uluslararası tefeciler de katılıyor. Dövizler Türk lirasına çevrilip, devlete borç olarak veriliyor. Özel Sektör dış borçlarından(AKP Yandaşları) bazıları devlet garantisi altında.
İşin Püf noktası ise; Özel sektör dışarıdan % 2,5 ile borçlandığı veya sıfır maliyetle dışarıdan getirdiği kendi parasını, devlete % 15- 18 faizle satıyor. Bir yıl sonra ise, bastırılmış kurdan dövizi ucuza alıp gidiyor. Bu şeytan dolabı ile yıllık avantaları %30-40 arasında oluyor. Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle ballı bir kazanç yoktur. Bu tip işadamları(!) 'İstikrar Sürsün, Soygun Büyüsün' diye AKP'ye oy verirler.
*Banka kredileriyle üretime devam etmek için çabalayan sanayiciler ise adeta canlarından bezmiş durumdadırlar. Çoğu, fabrikayı satsam da kurtulsam havasındalar. AKP'nin bilerek uyguladığı ithalat ekonomisi sonucunda, üretimi ve istihdamı sürdürmeye çalışan bu grup, asla AKP'ye oy vermeyecektir…
Ekonomik zorluklar, sıkıntılar zaman içinde aşılabilir. Kaybedilenlerin yerine yenileri konabilir. Fakat, Eşbaşkan-Başbakan Erdoğan tarafından azarlanan, hakarete uğrayan, haksız yere vergi cezalarına çarptırılan, devlet gücüyle tehdit edilen dürüst sanayici ve işadamlarının gönül yaralarının kapanması ise imkansızdır…
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Demokratik,Laik, Sosyal Hukuk nitelikleri çok ciddi tehdit altındadır. AKP bu seçimlerden istediği sonucu alırsa ABD-AKP-Feto tarafından hazırlanan ve Öcalan ile uzlaşılan yeni Anayasa devreye sokulacaktır. Bu, Türkiye'nin Üniter Yapısının, bütünlüğünün ve demokrasinin sonu, tek adam faşizminin resmen başlaması demektir. İşte o andan itibaren herkesin parası, malı, namusu İran'da olduğu gibi mollaların iki dudağı arasında olur.
İnanmayan AKP'nin internet sitesine girip Eşbaşkan Tayyip Bey'in son 1 aylık konuşmalarını bir daha okusun, Tayyip Bey'in kendi partisinden olmayanları ve toplumun her kesiminden insanları nasıl tehdit ettiğini bir daha görsün sonra da kararını kendisi versin…