En eski doğu medeniyetlerinin doğduğu Mezopotamya, 633-642 yılları arasında İslam toprakları arasına girdi. Emeviler ve Abbasiler döneminde en parlak devresini yaşadı. Irak, 637 yılında Müslümanlar tarafından fethedildi. Irak, Osmanlı Devletinin çöküşünün ardından Ortadoğu'da kurulmuş olan devletlerden biridir. Tarih içinde daha önce yaşamış bir Irak Devleti veya bir Irak halkı olmamıştır. Irak adı da, Osmanlı İmparatorluğu döneminde merkeze olan uzaklığından dolayı 'Irak' kelimesiyle isimlendirilmesinden gelmektedir.
1055 yılından itibaren Selçukluların hakimiyetine girmiştir. 1258 yılından itibaren Moğollar istila etmişler ve 200 yıl hüküm sürmüşlerdir.
Daha sonra Akkoyunluların ve Safevilerin egemenliği devam etmiş ve 1534 te Osmanlı tarafından ele geçirilmiştir.
1055 yılından itibaren Selçukluların hakimiyetine girmiştir. 1258 yılından itibaren Moğollar istila etmişler ve 200 yıl hüküm sürmüşlerdir.
Daha sonra Akkoyunluların ve Safevilerin egemenliği devam etmiş ve 1534 te Osmanlı tarafından ele geçirilmiştir.
Birinci Dünya Savaşı sırasında, İngilizlerin kışkırtmasıyla çıkan yerel isyanlar, Osmanlının bölgeden çekilmesine yol açmıştır.
1916 yılında Fransızlar ve İngilizler arasında Skyes-Picot anlaşması imzalandı.
Bu anlaşma Ortadoğu'nun bugün bile kaynayan bir kazan olmasının sebebidir. İngiliz Subay Mark Skyes ile Fransız Subay Georges Picot Kahire'de bir araya gelerek, masa başında Ortadoğu'yu iki ülke arasında paylaştırdılar!...
Cetvel çizgileriyle yeni devletler yaratıldı ve başlarına kendi uşakları getirildi.
Irak-Ürdün- Filistin İngilizlerin, Suriye ve Lübnan ise Fransızların manda yönetimlerine bırakıldı.
1916 yılında Fransızlar ve İngilizler arasında Skyes-Picot anlaşması imzalandı.
Bu anlaşma Ortadoğu'nun bugün bile kaynayan bir kazan olmasının sebebidir. İngiliz Subay Mark Skyes ile Fransız Subay Georges Picot Kahire'de bir araya gelerek, masa başında Ortadoğu'yu iki ülke arasında paylaştırdılar!...
Cetvel çizgileriyle yeni devletler yaratıldı ve başlarına kendi uşakları getirildi.
Irak-Ürdün- Filistin İngilizlerin, Suriye ve Lübnan ise Fransızların manda yönetimlerine bırakıldı.
Irak'ın tarihini kısaca hatırlattıktan sonra, gerek Osmanlı'nın bölgeden çıkarılması gerekse tüm Ortadoğu'nun hakimiyet altına alınmasında çok etkin bir rol oynayan bir kadından, 'Arabistanlı Lawrence'ı yetiştiren, Çöl Gülü isimli Gertrude Bell'den bahsetmek istiyorum.
Arabistanlı Lawrence'ın kim olduğunu biliriz, en azından dünyanın en meşhur casuslarından biri ve Birinci Dünya Savaşı yıllarındaki Arap isyanlarını başlatıp, Arap Yarımadasını bizden kopartan kişi olduğunu işitmiş, onu anlatan ve başrolünü Peter o'Toole'un oynadığı filmi de büyük olasılıkla görmüşüzdür.
Ama Gertrude Bell ismi bize yabancıdır. Arabistanlı Lawrence'yi yetiştiren ve Ortadoğu'daki Türk varlığının son bulması konusunda çok önemli roller oynayan, üstelik savaş sonrasında bazı Arap ülkelerinin sınırlarını bizzat çizen bu İngiliz istihbaratçısını sadece siyasi tarihte belli bir dönemin uzmanları bilirler.
Gertrude Bell, Oxford Üniversitesinde arkeoloji okudu ve Oxford'u şeref derecesiyle bitiren ilk kadın olarak üniversitenin tarihine geçti. O devirde iyi yetişmiş İngiliz arkeologlar, dilbilimciler ve eski Mısır uzmanlarının çoğunluğu İngiliz istihbarat servislerinde çalışırlardı. Gertrude Bell ile de temas kurdular ve o da İngiliz İstihbarat örgütü için çalışmaya başladı. Önce dünyayı görüp tanıması istendi ve iki defa dünya turu yaptı. Bu arada çok iyi bir dağcı oldu. İran'a giden arkeoloji heyetinde yer aldı. 1899 yılında Arapça öğrenmesi için Kudüs'e gönderildi ve mükemmel bir şekilde Arapça öğrendi(Vatikan, bu tarihten 200 yıl evvel Papaz Maurizio Garzoni'yi Kürtçe öğrenmesi için Diyarbakır'a göndermişti. Garzoni burada 16 yıl yaşadı ve bugün Kürdolojinin Babası olarak bilinir!..) Kudüs civarının arkeolojik haritasını çıkardı.
Gertrude Bell, 1.Dünya Savaşının başlamasıyla Kahire'ye, 'Arap Bürosuna' gönderildi. Bu büronun tek görevi vardı; Arapların Türklere karşı başlatılan isyanı genişletip, yönetmek.
Daha sonra Irak'a gönderildi ve Winston Churchill' desteğiyle Irak'taki İngiliz Yüksek Komisyonunun Ortadoğu Sekreteri oldu. 1921 de Kahire'de bir 'Ortadoğu Konferansı' topladı. Konferansta Arap Yarımadasının geleceği tayin edilip, 1916 da çizilen sınırlar kesin olarak belirlenecekti. Bell, 40 kişilik konferanstaki tek kadındı ve Irak'ın bu günkü sınırlarını işte bu toplantı sırasında kendi başına çizdi.
Daha sonra Irak'a gönderildi ve Winston Churchill' desteğiyle Irak'taki İngiliz Yüksek Komisyonunun Ortadoğu Sekreteri oldu. 1921 de Kahire'de bir 'Ortadoğu Konferansı' topladı. Konferansta Arap Yarımadasının geleceği tayin edilip, 1916 da çizilen sınırlar kesin olarak belirlenecekti. Bell, 40 kişilik konferanstaki tek kadındı ve Irak'ın bu günkü sınırlarını işte bu toplantı sırasında kendi başına çizdi.
Sırada, yeni kurulan bu memleketin başına kimin geçeceği meselesi vardı. Irak'ın ilk kralını Gertrude Bell tayin etti. Arap isyanını başlatan Şerif Hüseyin'in oğlu Faysal'ı kral olarak atadı. Böylelikle Faysal'ın mensup olduğu Haşimi ailesi Ortadoğu'da önemli bir konuma geldi. Bugün Ürdün tahtı da Haşimi ailesine aittir.
Irak'ın İngilizlerin himayesinde bir devlet olmasıyla, mesleğine döndü ve Bağdat'ta 1923 yılında bir müze kurmaya başladı. 3 yılda, Mezopotamya medeniyetinin en önemli eserlerinin toplandığı 'Bağdat Müzesini' kurdu ve yönetti. 'Çöl Gülü' olarak ünlenen Gertrude Bell 12 Haziran 1926 da fazla miktarda sakinleştirici içip, yattı, bir daha da kalkamadı.
Bunları özellikle genç arkadaşlarımı özet olarak da olsa bilgilendirmek ve ders çıkarmaları için yazdım.
Örnek vermek gerekirse;
*Büyük Devletler kendi insanları içinden en iyi yetişmiş uzmanlarla çalışırlar, planlarını tarihten dersler çıkararak, çağı çok iyi okuyarak, geleceği iyi tahmin eden uzman danışmanlarla ve devletin hafızası olan bürokratlarıyla tasarlarlar.
-Kendini Şeyhülislam ilan eden, 3 kadınla aynı anda, aynı evde yaşayan tipleri kendinize danışman olarak alırsanız,
-Bölücü-Kürtçü partinin Genel Başkan Yardımcısını danışman alıp, beyninizin kıvrımlarını ona açarsanız,
-Laikleri şişe dizeceğim diyen kişiyi kendinize danışman, devlete de Genel Müdür yaparsanız, başınız dertten, burnunuz da b.ktan kurtulmaz.
*Büyük Devletler kendi insanları içinden en iyi yetişmiş uzmanlarla çalışırlar, planlarını tarihten dersler çıkararak, çağı çok iyi okuyarak, geleceği iyi tahmin eden uzman danışmanlarla ve devletin hafızası olan bürokratlarıyla tasarlarlar.
-Kendini Şeyhülislam ilan eden, 3 kadınla aynı anda, aynı evde yaşayan tipleri kendinize danışman olarak alırsanız,
-Bölücü-Kürtçü partinin Genel Başkan Yardımcısını danışman alıp, beyninizin kıvrımlarını ona açarsanız,
-Laikleri şişe dizeceğim diyen kişiyi kendinize danışman, devlete de Genel Müdür yaparsanız, başınız dertten, burnunuz da b.ktan kurtulmaz.
*Kendi ülkenizi ve özgürlüğünüzü siz kan akıtarak, can vererek kazanacak ve kendi devletinizi, milletinizle birlikte kuracaksınız. (Atatürk)
-Devletiniz size, emperyalist bir güç tarafından verilir ve siz mandacılığı kabul ederseniz, bir gün başka bir emperyalist güç gelir, sizin baraka devletinizi kafanıza yıkar.(Irak)
-İktidar için, taht için kendini emperyalist devletlere bir kez kullandıran yöneticileri, daha sonra her önüne gelen kullanır.
-Devletiniz size, emperyalist bir güç tarafından verilir ve siz mandacılığı kabul ederseniz, bir gün başka bir emperyalist güç gelir, sizin baraka devletinizi kafanıza yıkar.(Irak)
-İktidar için, taht için kendini emperyalist devletlere bir kez kullandıran yöneticileri, daha sonra her önüne gelen kullanır.
*Emperyalizm, gözü doymayan bir canavardır. Çalacak kimse kalmasa da, birbirlerinden çalarlar.
-Gertrude Bell, yıllarca Irak'taki arkeolojik eserleri topladı, büyük bir kısmını İngiltere'ye gönderdi. Kalanlarla Bağdat Müzesini kurdu. 2003 yılında ABD geldi, Irak'ın en önemli arkeolojik eserleri yağma edildi..
-Gertrude Bell, yıllarca Irak'taki arkeolojik eserleri topladı, büyük bir kısmını İngiltere'ye gönderdi. Kalanlarla Bağdat Müzesini kurdu. 2003 yılında ABD geldi, Irak'ın en önemli arkeolojik eserleri yağma edildi..
Tarih boyunca tüm devletlerin gözü, bizim coğrafyamızın üzerinde olmuştur. Eski Ahit'ten bu yana, bizim coğrafyamıza olan ilgi devam etmektedir. Bu coğrafyada son Türk Devletinin yaşaması, varlığını devam ettirebilmesi için, Milli hassasiyetleri yüksek olan hükümetler gereklidir. Rüzgara göre günlük kararlar veren, söylediğinin tam tersini bir hafta sonra iddia eden hükümetlerle işimiz çok zor olacaktır…