Geçen hafta boyunca bu şehirde gördüğüm, duyduğum, okuduğum o kadar çok mevzuya kızdım ki… Her 'kızgınlığımdan' bir yazı çıkardı… Sonra düşündüm, yazarken bir daha gerileceğim, geril geril nereye kadar?
Vazgeçtim beni kızdıran konuları ve memleketin salatalıklarını yazmaktan… Güzel bir insanı yazayım dedim bu hafta sonunda…
'Nasıl bir yağmursa, aydınlık gökyüzünden durmadan düşüyordu bizim şehre.' Bu satırlar son eseri 'İnsan Kendine De İyi Gelir' öykü kitabının yazarı Ahmet Büke'ye ait. Ahmet Büke'den daha önce de 'Osman Kibar'ın Seks Fuarı' yazısında söz etmiştim. Bu güzel insanı yazayım, ben de kendime iyi geleyim, benim de keyfim yerine gelsin dedim...
İlk öykülerinden bugüne, yeni biçim arayışları sunan, öykücülükte kendine özgü bir ses ve yapı kurmayı başaran bir kişi Ahmet Büke… Büke'nin öykülerinin çok sevildiğinin farkındayım. Büke'nin aldığı ödüllerine geçen hafta bir yenisi Rotary tarafından eklendi…
***
Siz hiç her gün gazetelere çıkan mahallenin yalnız, ama kocaman kalbi ve sihirli elleri olan insanlarını gördünüz mü? Onların kapitalizmin vahşi yanlarını maskelemeye yarayan bir başarı öyküleri yok… Dolayısı ile nereden bileceksiniz, nereden bileceğiz… Onlar bir şeyin 'başkanı' olmadığından gazetelere, kimselerin seyretmediği tv ekranlarına çıkamazlar. Onları buralara çıkartmazlar. Olsa olsa Ahmet Büke'nin kitaplarında karşımıza çıkarlar.
Ahmet Büke'nin yeni kitabı İnsan Kendine De İyi Gelir çıkalı epey oluyor. (Ekim 2015) Ama ben yeni okuyabildim… Kitabın üst başlığı ise Sosyal Ayrıntılar Ansiklopedisi…
Ve şimdi size bu ansiklopediden altı çizilmiş bir bölüm: 'İçinden diyorsun ki, yaşamalı mıyız? Evet, katırdikeni gibi tutunmamız lazım hayata. O bizi sırtından atmaya çalıştıkça, biz derisinin altına sızmalıyız. Bir sürü it, uğursuz, hayasız insan apışarasını açmış yellene yellene nefes alırken, biz teslim olamayız. Öleceksek bile, ölmemek için didinirken düşelim.'
***
Geçenlerde bir eleştirmen, 'Sait Faik, Bilge Karasu, Tomris Uyar gibi hiçbir zaman eskimeyen öykü serüvenini şimdi Ahmet Büke gibi -son öykü bükücüler- devam ettirmekte. Yepyeni ayrı tatlarla…' diye yazmıştı. Pek haklıydı doğrusu…
İnsan Kendine de İyi Gelir kitabında Ahmet Büke, 12 Eylül sürecinde anne ve babasını kaybetmiş, aile büyükleriyle yaşayan bir çocuğun gözünden, büyüme sancılarını, bir mahalleyi, siyasi olayların o mahalledeki yankılarını mizahi bir dille anlatıyor.
Ahmet Büke şöyle anlatıyor yazarken bulunduğu ruh halini: 'Darlanınca yazıyorum ben. Öf ulan, der insan gider annesinin dizine yatar, yumar gözlerini. Öyle bir uykuya dalma hissiyatı oluyor bende. Kendimi onarma ya da hayata direnme ihtiyacı hissedince oturup yazıyorum. Yani büyük acılar, yaratma sancıları çekmiyorum. Bir de sinema yapar gibi öykü yazmayı seviyorum ben. Görerek yazmak gibisi var mı bu hayatta!'
Okumak neye yarar?
Umut etmeye.
Peki yazmak neye yarıyor?
Umutsuzlukla baş etmeye.
Ellerine sağlık kardeşim…