İncelikler yüzünden

Hassas kalplerin en büyük tehlikesidir incelik’…
Vücudun orta yerinde, kırılgan anları, görünmez incecik damarlarla kalbe bağlar.’¶
Hassas kalplerin hiç yaşamaması gereken bu yüzyılda, incelik her daim bunu hatırlatan
bir stop lambasıdır. Kırmızı yandığında, yanlış bir yere, olmadık ve belki de
hiç olmayacak bir zamanda dokunduğun tehlikesini haber verir.
Kırmızı yanmışsa ve kadın bu ’“olmayacaklık durumu’”nun
henüz ayırtına varamamışsa işte o noktada, incelikli bir erkek
sevdiği kadını bile bile acıtamaz...

Sevdiği kadın hala kendisinin olduğu için acıtacağı da kendisidir...

Öyle inanır...
Ama kadın onun için değerli değilse, işler değişir.
Kadın ilgiyi savuşturmada profesyonel, erkek ise acımasızdır.
* * * * *
Bazı kadınların da ne yaparsanız yapın, dünyalarına giremezsiniz.
Hani ne yaparsanız yapın, bakışlarını yakalayamadığınız kadınlar vardır.
Yaşamlarına sızamazsınız’…

Siz bunu denerken size izin vermezler ama onlar için değerliyseniz sizi kırmazlar da.
Yaşamlarında sevgili olarak var olmalarına izin vermeyecekleri erkeği önce
arkadaş, dost, kardeş olarak kalmaya ikna etmek için çabalarlar.
Ve hoş, düzgün, alımlı ve hassas bir kadınsa aynaya yansıyan, erkeğe
’“stop lambaları’”nı yakan; erkek bunu görmezden gelse bile, kadın
bunu nezaketle, incelikle defalarca anlatır ve bazen neredeyse
her gün, hayatın her alanında usulca tekrarlar.
Sonuçta erkek anlar.
Arenadan çekilir. Kadın yoluna gider.
Arkasında ona olan sevgisine şimdi bir de saygısı
eklenmiş olan erkeğin hayran bakışlarını bırakarak.
Erkek, böyle anlar için antrenmanlı değildir.
Her köşe başında rastlamaya alıştığı gofret kadınları canı isterse ustalıkla savuşturur belki ama kabalığı hak etmediğini bildiği kadını reddetmek konusunda eli ayağına dolaşır.
Bir kadını reddedebilmek konusunda her gün ama her gün usta manevralar yapmak zorunda kalmamıştır ve bu yüzden incelikle reddetmeyi bilemez.
Bir kadını reddetmek, eline yüzüne bulaştırılması muhtemel, incelikli
bir iştir ve işte sırf bu yüzden her babayiğidin harcı değildir. Bu uğurda,
ne adamlar her şeyi eline yüzüne bulaştırmış, kabalaşmış ve sonunda ’“hayat dışı’” bırakılmışlardır. Çünkü, lambalar açık açık durmasını, haddini ve yerini bilmesini gerektiğini söylerken, kadın haddini aşmış, kırmızıyı görememiş ve girilmeze girmiştir.
Bir daha geri dönüşü olmayan virajlar o anda geçilir...
Söz erkeğin ağzından çıkar, kadının ince damarlarından
geçer ve kalbine ulaşır.
Silah patlar.
Oysa bir kadın sevdiği ama aşık olamayacağını
bildiği bir erkeği reddederken kırmaya kıyamaz.
Aslında hayat basittir.
Karmaşık olan bu yüzyılda hala
hassas bir kalbe sahip olmanızdır.
Dedim ya, hassas kalplerin büyük tehlikesidir incelik.
Sahi, nasıl bitiyordu şarkı?
"Siz yine de incelikli davranın
Benim kadar değilse de..."