IMF ile Anlaş-MA

2008- Başbakan: ’“Kriz teğet geçti. IMF’’ye ümüğümüzü sıktırmayız.’”
2009- Başbakan: ’“Kriz teğet geçti dedim, etkilemedi demedim.’”’¶
2009- Dokuz Aylık Makro Ekonomik Göstergeler: Büyüme Hızı % -8,4, işsizlik %13,4, bütçe açığı 43 milyar TL. Yılsonu itibariyle tahmini bütçe açığı 63 milyar TL.
31 Aralık 2009-Basın: Akaryakıt, Sigara, Emlak, Motorlu Taşıtlar, Köprü, Otoyol ücretlerine zam!
2008 son çeyrekten bugüne 6 kez gündeme gelen IMF ile anlaşma tekrar sahnede.
29 Aralık 2009- Devlet Bakanı Babacan: ’“Eğer IMF ile anlaşma yaparsak, bu anlaşma Türkiye'nin mecbur kalıp da bir bakıma acil ihtiyacı sebebiyle yapılmış bir anlaşma olmayacak. Türkiye'yi krizden çıkarma, içine düştüğü zor durumdan kurtarma programı olmayacak. Anlaşma olursa demek olmama ihtimalini de içeriyor. Onlar üç yıl demişti, biz iki yıl üzerinde gidiyoruz. Çünkü 2011 sonuna geldiğinde, bir daha bir o günkü şartlara bakmakta fayda görüyoruz.’”
31 Aralık 2009-Basın: ’“Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, dün yapılan AKP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısında uzun süreden bu yana devam eden IMF görüşmeleriyle ilgili sona gelindiğini açıkladığı belirtildi.’”
???????
Sizin de kafanız karışmadı mı? 2009’’da, krizin etkisini tüm şiddetiyle gösterdiği günlerde IMF ile uzlaşamayan hükümet neden şimdi anlaşmayı gündeme getiriyor?2010 yılı için dünya ve Türkiye’’de hemen her kesimde hakim olan iyimser beklentilere rağmen neden şimdi?Herkes, ’“Krizde dip seviyeler görüldü, az ya da çok artık büyüme süreci başlayacak’” derken nerden çıktı bu anlaşma?
Başta akaryakıt, sigara olmak üzere hemen her şeye gelen zamlar IMF ile anlaşma öncesi son rötuşlar olabilir mi?2010 yılında vergi gelirlerinde %18 artış hedefinin bir anlamı var mı?Hükümet, zamları IMF ile anlaşma öncesi yaparak; ’“IMF değil ancak biz sıkarız ümüğünüzü’”’’mü diyor?Bu zamlar size IMF’’nin kemer sıkma politikalarını hatırlatmıyor mu?
Kriz yağmurunun en şiddetli olduğu günlerde şemsiye istemeyen hükümet neden az da olsa güneşli havalarda şemsiye arayışına giriyor?Zaten olan oldu. İliklerimize kadar ıslanmadık mı?Madem anlaşacaktınız neden krizin en şiddetli günlerinde yapmadınız bunu. Belki o zaman kriz gerçekten teğet geçerdi.
Yoksa bizden saklanan bir şeyler mi var?Daha kötüsü mü geliyor?
Hiç zannetmiyorum. 2010 yılında ekonominin 2009’’a göre daha iyi olacağını düşünüyorum.
IMF ile anlaşmanın birkaç nedeni olabilir;
-Babacan’’ın dediği gibi kaynağın bir kısmı Merkez Bankası rezervlerine aktarılıp kalanı ile de iç borçlar ödenebilir. Çünkü hazine 2010 yılında 149.6 Milyar TL anapara ve 50.7 Milyar TL faiz olmak üzere toplam 200.3 Milyar TL tutarında borç servisi gerçekleştirecek. Ayrıca düşük faizler nedeniyle kurdaki yükselişin önüne geçmek için Merkez Bankası rezervlerinin güçlendirilmesi gerekebilir.
-2009 yılında reel sektörü riskli bulan bankalar daha düşük gelir getirse de hazine fonlarına yöneldiler. Bu nedenle piyasalarda ciddi finansman sıkıntıları oluştu. IMF kredisi ile hükümet 2010 yılında iç piyasadan daha az borçlanarak bankaların piyasayı fonlamalarını sağlayacak. Bu nedenle 2009 yılında frene basan bankalar 2010 yılında kredilerde %15 seviyesinde artış bekliyor.
-Ekonomiyi, üzerinde Demokles’’in kılıcı gibi sallanan politik riskler, siyasi çatışmalara karşı güçlendirmek. Dikkat ederseniz son günlerde iş dünyası politik risklerin ekonomiyi tehdit ettiğine ilişkin açıklamalar yapıyor. IMF anlaşması söz konusu kaygıların önüne geçerek sıcak paranın gelmesine ve yatırımların artmasına neden olabilir.
-Son olarak 2010 yılında ülkenin erken seçime gideceği konuşuluyor. Bu nedenle IMF anlaşması erken seçim yatırımı olabilir. Çünkü halkımız ne yazık ki cebi ısındığında her şeyi unutacaktır...