İ.Melih'in Ankara procesi

Son zamanlarda Ankara'yı ziyaret edenler, İ.Melih Gökçek'in üstün yaratıcılığıyla ortaya çıkan, yeni Ankara amblemini görünce, Türkiye Cumhuriyet'inin başkentine mi, yoksa Disneyland'a mı geldiklerine şaşırıyorlar.
Her yerde, 2 metre boyunda, silikondan imal edilmiş 'Seymen' kılığına sokulmuş kedi mankenleri…
Bu sakillik karşısında insanın aklına bir tek şey geliyor. Bu kişi, ya sıfırın altında bir entelektüel estetik anlayışına sahip, ya da her şeyini borçlu olduğu Ankara'dan nefret ediyor…
Hiçbir şey bulamadıysanız, Hitit Güneşinden evvel Ankara'nın amblemi olan, o çok sade 'Ankara Kalesi' siluetli ambleme dönseydiniz ya… Gerçi o amblem 'Burcuna göz diken dik başlar insin' diyen 'Güzel Ankara' marşını, dolayısıyla da, genç Türkiye Cumhuriyeti'nin o parlak yıllarını anımsatır ve bu İ.Melih Gökçek gibileri son derece rahatsız ederdi !... Bu yüzden, badem bıyıklılar tarafından Seymen kıyafeti giydirilmiş kedi şaklabanlığı tercih edilmiş…
Tabii ki bu olay İ.Melih Gökçek'in ilk harikası değil. Gazi Üniversitesinin karşısına diktiği, ilkokul müsamerelerine yakışır kale maketini bir görseniz, kahkahadan kırılırsınız…
Yerel seçimler öncesi de, Ankara'ya beş-altı giriş yapacağını, bunların birine 8 metre boyunda eşeğe ters binmiş Nasreddin Hoca, ötekine yine 8 metre boyunda Semazen heykeli dikeceğini, Ankara Kalesinin karşısına da, devasa boyutta bir uçak maketi konduracağını söylemişti…
Halkın ihtiyaçlarını dört, dörtlük karşılayacak(!) bu uçuk projeler, iyi ki seçim palavrasıydı da, Ankara dört tarafını ucubelerin sarmasından kurtuldu…
Şimdi de, Genel Seçim vaadi olarak Eşbaşkan Erdoğan'ın Ankara için açıkladığı çılgınlıkla açıklanabilecek projeleri görünce, insanın aklına bu projelerinde İ.Melih Gökçek'in yüksek dehasının ürünü olduğu geliyor.
Başkent'e Ortadoğu'nun en büyük hayvanat bahçesini yapıyorlar, 45 bin kişilik stadyum ve alt yapısı bugün bile yetersiz olan kente, 500 bin kişilik bir uydu kent ekliyorlar. Yeme de yanında yat!...
Bütün bunları geçtim de, AKP'nin Ankara'yı Selçuklu Kenti diye lanse etmesini hazmetmek mümkün değil. Eşbaşkan ve ekibi Ankara'ya Selçuklu Mimarisi tarzında bir Adalet Sarayı yapacaklar ve Kızılay'daki iğrenç yapıların yüzünü de Selçuklu Mimarisi şekline sokacaklarmış… O hani havaalanı yolu üstünde yapımına izin verilen, 'arabesk' bile olmayan, rengarenk mozaikli, Arap taklidi apartmanlara benzetecekler, sonra da, Selçuklu Mimarisi diye Ankaralılara yutturacaklar…
Tamam da Ankara hiçbir zaman, Kayseri-Sivas gibi önemli bir Selçuklu kenti olmamıştır ki. Ankara'da elle tutulan iki Selçuklu eseri vardır. Bunlar, Roma dönemi eserlerinden alınan, mermer sütun gibi devşirme malzeme ile yapılan kaleiçindeki Alaeddin Camii ile Ankara taşından yapılan Akköprü'dür.
Zaten Ankara, çok kısa bir süre Selçuklu egemenliğinde kalmış(105 YIL) sonra Osmanlı egemenliğine girinceye kadar sürekli el değiştirmiş; bu süreçte şehirde idare, 'Ahi' örgütünün elinde kalmış, adeta bir 'ticaret cumhuriyeti' olmuştur. O dönemden de, Ahi Evren ve Aslanhane Camii ve Eymebey Hamamı dışında fazla bir eser kalmamıştır.
1920 yılında Ankara, dört-beş mahalleden oluşan, 30 bin nüfuslu, küçük, ticari hareketliliği de bitmiş köhne bir şehir idi.
Ankara, yıldızı Cumhuriyetle parlamış ve yoktan var edilmiş bir şehirdir. Ankara'nın Başkent ilan edildiği yılların mimari ekolü Art-Deco'nun en güzel örneklerine sahiptir. Bugün bir mezbele görünümündeki Kızılay'da bir zamanlar, devrine göre çok modern ve şık görünümlü Art-Deco apartmanlar yer almaktaydı.Eğer Ankara için bir şeyler yapılacaksa, doğrusu tekrar Art-Deco'ya dönmek olmalıdır.
Bugün, Newyork. Chicago, Los Angeles gibi şehirler, 'art-deco revival' yani, art-deco'yu tekrar hayata geçirme projeleri uyguluyorlar.
Ama bizim 'badem'ler'; Cumhuriyeti, modernliği, estetiği ve Atatürk'ü hatırlatacak bir sanat anlayışı isterler mi? Ne dersiniz? Yoksa böyle bir sanat anlayışına sadece tükürürler mi?...
Not: Ömrünü Türkiye'nin hizmetine adamış, Türk istihbaratının görünmez kahramanlarından bir dostum, emekliliğini Ege'nin şirin, küçük bir deniz kıyısı beldesinde geçiriyor.Bana dediğine göre Türkiye'de siyasetle, belediyecilikle, cemiyet ve cemaatçilikle uğraşan 5-6 kişiyi silkelesen, Türkiye'nin iç borç problemi kalmazmış. Seçimden sonra AKP iktidardan düşünce bu isimleri bana bildirecek.
Bu kişilerden birini ben tahmin ediyorum. Siz biliyor musunuz?
Bu notu niçin mi bu yazının altına ekledim. Çok fesatsınız çok. Haydi iyi pazarlar…