AKP İktidarının ’“Hocam’” dediği Genelkurmay Başkanı gördük.
Başbakan’’ın çalışma ofisinde baş başa görüştükleri ve ’“devlet görevi’” ile ilgili olduğunu söyledikleri konuları, kendisinden sonra göreve gelen meslektaşından gizleyen, takımı sahada maç kaybedince hüngür hüngür ağlayan Genelkurmay Başkanı gördük.
Tarikatların, "Külliye" açılışına utanmadan giden devletin Valisini gördük. AKP İl Başkanı gibi çalışan, buzdolabı- kömür dağıtan, açılım adı verilen saçmalıklar için, Sosyal Yardımlaşma Fonundan otobüs-yolluk-yeme içme parası veren Vali gördük.
Ben, tabii ki iktidarın Valisiyim diyebilen densiz Vali gördük.
Anayasa ve yasalardan önce, bağlı olduğu cemaat ve tarikattan aldığı emirleri uygulayan adalet ve emniyet görevlileri gördük.
Devletin Ordu Komutanları, gazetecileri, rektörleri, siyasetçileri apar topar gözaltına alınıp daha sorguları biter bitmez adam henüz adliyede iken söylediklerinin, cemaat gazetelerinde tefrika halinde yayınlandığını, fakat Deniz Feneri e.v nin Türkiye’’deki ayağı olan davanın ’“gizlilik’” kararıyla toplumdan kaçırıldığını gördük.
İlk defa bir Türkiye Başbakan’’ının Uluslararası basın tarafından, dünyanın 8 nci zengini ilan edildiğini gördük.
Yapılacak referandumda insanları ’“kanaat ve düşüncelerini’” açıklamaya zorlayıp, hem demokrasi ve insan haklarını ihlal eden, hem de kendi toplumunu karpuz gibi ikiye bölen Başbakan’’ı ilk kez gördük.
Başbakan’’ın emri ile; AKP iktidarına boğazından bağlı işadamlarının, yağcılık ve dalkavukluk rekoru kırarak, komik duruma düşmelerine rağmen, ’“evet’” kampanyasına katıldıklarını gördük.
Komik duruma düşen son kişi ise İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş. Önceki komik Ticaret Odası Başkanı İstanbul Ticaret Odası Başkanı Yalçıntaş’’tı. O kadar hızlı davrandı ki, AKP’’den önce ’“evet’” kampanyası başlattı.
Tüm İzmir ve çevresi Demirtaş’’ın hem kendisini, geçmişini, servetindeki inanılmaz yükselişi, fikri yapısını gayet iyi bilir. İşin realitesine bakarsanız, Demirtaş’’la AKP’’yi kırk sene aynı kazanda kaynatsanız yine birbirlerine yapışmazlar. Yapışmazlar yapışmasına da, eğer şirketlerinizin milyonlarca dolarlık davaları ve ÖTV incelemeniz varsa ve korkudan bacaklarınız titriyorsa size her istediklerini söyletirler!...
Demirtaş’’ın, 12 Eylül günü İzmir referandum sonuçları alındıktan sonra, bu demokrat şehrin ticaret erbabını hangi yüzle temsil edeceğini çok merak ediyorum.
Ayrıca, Hisarcıklıoğlu-Gökçek ve Çağlayan biraderlerin gayrimenkul ortağı ve evinde harçlık olarak bulundurduğu 2,5 Milyon Euro’’yu hala bulamayan fakat aramayan, kapkara saçlı, Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün’’ün dili nereye kaçtı?Bilen varsa lütfen arasın. Özledik be yakışıklı başkan!...
VİLLALAR BENİM!
Bildiğiniz gibi Başbakan ve çocuklarının oturduğu Villaların sahibi çıkmadı. Başbakan ’“benim değil’” dedi, yardımcısı, ’“tabii ki onun değil, o kiracıdır’” dedi. Bazı işgüzarlar ise, bu villalar Başbakan’’ın çocuklarının dediler ve tapu fotokopileri ortaya koydular ve küçücük çocuklara iftira attılar! Gerçeği daha fazla saklayamazdım. İşte açıklıyorum; Madem ki kimsenin değil, ’“O Villalar benimdir.’”
Gönlüm, civanım delikanlının ve ailesinin, orman arazisine kaçak olarak yapılmış 3 katlı bir evde oturmasına razı olmadı. Villaları onların emrine verdim, güle güle otursunlar. Hem ben Remzi Gür gibi değilim. Öyle çocukları yurtdışında bedava okuttum diye, Halis Toprak’’ın binasına üç otuz paraya el koymak için Başbakanın başının etini didikleyip durmam. Bedavadan otursunlar. Nasılsa seçimden sonra yurtdışında yaşayacaklar. O vakte kadar kira almasam ne olur?Sonrasında ise kiraya vermeyi düşünmüyorum. Halka açık ’“müze evi’” yapacağım. Kapısına, ’“Bir Zamanlar Bu Villalarda Türkiye’’nin En Güçlü Kişisi Yaşıyordu’” diye yazacağım. Giriş bedava mı?Yok Yahu, var mı öyle 25 kuruşa simit?Mangırı veren düdüğü çalar, yani evi gezer, tövbe tövbe zorla küfür ettireceksiniz bana yahu’…
HAYIR OYU VERMEK FARZ OLDU
Halkımız içinde fazla eğitim almamış fakat hayat tecrübesi mükemmel olan tipler vardır. Bunlara ’“Çarıklı Erkan-ı Harp’” derler. Siyaset hayatım boyunca bunlara çok rastladım ve onlardan epey bilgi edindim. Bayındır İlçesinin Zeytinova beldesinden böyle bir dostum var. Beni aradı, sohbet ettik. Ona referandumda ne oy vereceksin diye sordum?
Cevap şu; İlk önce kararsızdım, ama baktım PKK evet diyor, üstüne üstlük bir de Orhan Pamuk da evet diyecekmiş, bunlar Türk Milletinin hayrına bir laf demezler. Onlar evet diyorsa, ’“HAYIR’” demek bize farz oldu, dedi.
Siz ne dersiniz, acaba Türk Milleti, PKK ve Orhan Pamuk’’la aynı yönde oy kullanır mı?...