İki krala iki ders ve ‘merhaba asker’

Bugün Pazar…

Bugün, Atatürk'ü yad etme…

Hayırla anma günü…

Üç anı…

Tarihe mal olmuş üç ders…

Ve üç ibretlik olay…

Başlıyoruz…

'Yurdumun toprağı temizdir…'

Tarih; 4 Eylül 1936…

Bir kralın genç cumhuriyet'e ilk gelişi…

İngiltere Kralı Edward, yatıyla İstanbul'da…

Motora biniyor, Dolmabahçe Sarayı'na yanaşıyor…

Atatürk rıhtımda kralı bekliyor…

Deniz dalgalı olduğu için kralı taşıyan motor, sürekli inip çıkıyor…

Büyük Britanya İmparatoru…

Rıhtıma çıkarkan bir an dengesini kaybediyor…

Kıyıdaki taşlara tutunarak düşmekten kurtuluyor...

Elinin tozlandığını fark ediyor…

O sırada Atatürk de yardım için elini uzatmış…

Kral, Gazi Mustafa Kemal'in elini tutmadan önce…

Mendilini çıkarıp, avucundaki tozu silmek istiyor…

Atatürk hemen devreye giriyor...

Kralı'ın elini tutup, bir hamlede rıhtıma çekiyor…

Ama bunu yaparken de şöyle diyor:

'Yurdumun toprağı temizdir, o elinizi kirletmez…'

Kral Edward, ne diyeceğini şaşırıyor…

Birlikte Dolmabahçe'ye yürümeye başlıyorlar…

***

'O zaman, size büyük geçmiş olsun…'

Tarih; 4 Ekim 1933…

Ulu Önder, Türkiye'yi ziyaret eden Yugoslavya Kralı Alexandre'yı… Dolmabahçe Sarayı'nda ağırlıyor…

Konuk kral, bir ara şöyle diyor:

'Ekselans, biz Türkler'i çok severiz… O kadar çok severiz ki, vaktiyle Cihan Harbi'nin sonunda dönemin İngiltere Başbakanı Lloyd George, Batı Anadolu'yu Yunanistan'a teklif etmeden evvel bize teklif etmişti… Fakat biz Yugoslavlar, Türkler'i çok sevdiğimiz için George'un bu önerisini kabul edip Anadolu seferine çıkmadık…'

Atatürk, Yugoslavya Kralı'nın gözlerinin içine bakıyor ve adeta Yunan ordularının başına gelenleri hatırlatırcasına şu cevabı veriyor:

'Haşmetmeap, evvela bize karşı olan sevginize teşekkür ederiz… Sonra size büyük geçmiş olsun…'

***

İlk kez 'Merhaba Asker'…

Yıl; 1909...

Beşinci kolordu kurmay başkanlığına katılan Yüzbaşı Mustafa Kemal, Selanik'te… O sırada 38'inci Merkez Alayı Kumandanı Albay Saadettin Bey tedavi için İstanbul'a gitmek üzere izin alıyor…

Herkes, Saadettin Bey'in, yerine kimi bırakacağını merak ediyor… Sonunda, Saadettin Bey'i Kolağası Mustafa Kemal'in temsil edeceği öğreniliyor… Herkes şaşırıyor… Çünkü Mustafa Kemal henüz kıdemli bir yüzbaşı… Kendinden daha üst rütbede olanlar var…

Büyük rütbeli subayların şaşkınlıkları çabuk geçiyor… Çünkü Mustafa Kemal, bütün subaylara kendini sevdirmiş… Kenti gezerken, halka karşı davranışlarına tanık olanlar, kendisine hayranlık duyuyorlar… Ancak, asıl merak edilen, O'nun böyle görevde ne yapacağı…

Alayın Mustafa Kemal tarafından teslim alındığı günü, aslında tarihimizin önemli bir dönüm noktası olarak kabul etmemiz gerekiyor…

Bakın neden?

O gün, Mustafa Kemal alayı selamlamaya beyaz bir atın üzerinde geliyor… Bütün gözler O'nda... Alay'ın önüne gelince selam durumuna geçiyor… Sonra hızla atından yere atlıyor… Askeri yürüyerek selamlıyor…

Herkes, 'Selamün aleyküm asker!' demesini bekliyor…

Ancak hiç beklenmeyen bi'şi oluyor…

Mustafa Kemal, 'Merhaba asker!' diyor…

Bu, ilk kez karşılaşılan bir durum… Askerler nasıl yanıt vereceklerine karar veremiyor… Birkaç saniyelik sessizliği İstanbullu askerler bozuyor:

'Merhaba Bey'im!'

Türk Ordusu, ilk kez bir kumandanından…

'Merhaba Asker…' selamını alıyor ve o an, tarihe geçiyor…

Sonsöz: 'Bilelim ki, milli benliğini bilmeyen milletler, başka milletlere yem olurlar! / Mustafa Kemal Atatürk…'