İhkakı hak

Kanun nizam tanımadan hakkını zor kullanarak elde etmek demektir…

'İhkakı hak'da hukuk yoktur.

Kanun yoktur.

Nizam yoktur.

Sadece kaba kuvvet vardır.

Yasada bunun istisnası var mı?

Var…

'Meşru müdafaa' hali…

Yasa 'kendisinin veya başkasının canına veya ırzına vaki tecavüzü kuvvetle def'edene ceza verilmez' diyor.

Elbette bunun da pek çok şartları var… Ama konumuz bu değil.

Gelelim ülkemize…

Ne zaman olursa olsun açalım televizyonları haberler ardı arkası kesilmeyen bu kötü örneklerle dolu…

Gazete sayfaları hakeza öyle…

Öylesine yoğun ve aynı zamanda en yakınlara karşı işleniyor…

Eşine.

Çocuklarına.

Anne babasına.

Akrabalarına ve komşularına...

Bunca yıl avukatlık yaptım… Sadece kendi takip ettiğim davaları değil duruşmaları beklerken meslektaşlarımın da davalarını dinlemek imkanı buldum…

Şimdilerdeki kadar yoğun 'ihkakı hak' durumlarına tanık olmadım.

Neden acaba?

Ünlü bir düşünür diyor ki:

'Bir yönetimin üç ana görevi vardır…'

Toplumun iaşesini temin etmek…

Toplumun güvenliğini sağlamak.

Ve kendisi güvenilir olmak...'

Ve ekliyor:

'İlk ikisini yerine getirse bile kendisi güvenilir değilse ayakta durması mümkün değildir…'

Bu vesile ile çok önemli bir noktaya daha temas etmek isterim.

'Cumhuriyet' unvanı sadece savcılara verilmiştir.

Cumhuriyet Savcısı… Hatta eski tabirle 'Cumhuriyet Muddeimumisi'

Mesela 'Cumhuriyet doktoru, mühendisi, öğretmeni v.s' yoktur.

Elbette bu meslek sahipleri de Cumhuriyet'in evlatlarıdır…

Ama unvan olarak sadece 'Savcılar' kullanabilir…

Zamanın Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt, 'Ağrı dağında bir çobanın koyununu bir kurt kapsa bunun sorumlusu Cumhuriyet Muddeimumileridir' demiştir…

Bu sebeple :

Ekonomi Devleti yok…

Kültür Devleti yok.

Sağlık Devleti yok.

İllaki ve kesinlikle Hukuk Devleti

Ancak o zaman 'İhkakı Hak' son bulur…